Bir derginin Mart sayısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kadınlar Günü’ne özel makalesi de yer aldı. İşte o makale:
“YENİ TÜRKİYE’NİN KADINLARI”
Dünya tarihinde 19. yüzyıl, çok büyük değişimlerin, çok önemli dönüşümlerin gerçekleştiği, geleneksel değerlerin ve yapıların çözüldüğü zaafa uğradığı bir dönem oldu. Sanayi devrimi, insan fıtratını zorlayan yeni bir çalışma düzenini beraberinde getirdi.
Erkeklerle birlikte kadınların da etkilendiği bu süreçte, geleneksel aile yapısı ciddi tahribata maruz kaldı. Aradan geçen uzun zamana rağmen, söz konusu süreçte kadınların yaşadıkları olumsuzlukların halen tam manasıyla telafi edilemediğini görüyoruz. Bu açıdan Mart ayı, dünyada kadınların yaşadıkları zorlukların enine boyuna tartışılmasına vesile olması bakımından önemlidir. Kadınlarla ilgili meseleler açısından, ülkemizin sicilinin iyi olduğunu söylemek, maalesef henüz mümkün değildir. Bilhassa kadına yönelik şiddet konusu, kanayan bir yaramız olmaya devam ediyor.
Üzerinde hassasiyetle durduğumuz bu sorunun çözümü için geçtiğimiz 12 yıl boyunca önemli adımlar attık. “Kadınlara karşı ayrımcılık, ırkçılıktan beterdir” anlayışıyla kadınların sorunlarının çözümüne yönelik Anayasa değişiklikleri yaptık, pek çok yasal düzenleme gerçekleştirdik. Kadınlara hayatın her alanında “pozitif ayrımcılık” uygulayarak, geçmişteki kayıpları telafi etme çabası içinde olduk. Kızlarımızın, başörtüsü nedeniyle üniversite kapılarından geri çevrildiği dönemleri geride bırakıp, ülkemizin 81 ilindeki üniversitelerde ve orta öğretim kurumlarında diledikleri eğitimi görebildikleri günlere ulaştık. Başlattığımız kampanyalarla, kız çocuklarımızın eğitimleri konusunda toplumsal hassasiyet oluşturduk. Milletin oylarıyla Meclis’te temsil görevi üstlenen kadın milletvekillerimizin başörtülü olarak yasama faaliyetlerine katılabilmelerine temin ederek, kadınlarımızın seçme ve seçilme haklarını tam manasıyla kullanabilmelerini sağladık.
VAHŞETE KURBAN GİDEN ÖZGECAN
Çalışma hayatında kadınlarımızın haklarını koruyacak çok önemli düzenlemeler yaptık. Türkiye büyüdükçe, geliştikçe, kalkındıkça yeni imkanlarla birlikte yeni sorunlar da ortaya çıkıyor. En son Mersin’de gencecik bir kızımızın başına gelen vahşet, hepimizin, tüm Türkiye’nin yüreğini dağladı. Özgecan kızımızın başına gelen elim hadise, kamuoyunda bu tür olaylar konusundaki duyarlılığı artırdı. Bu vahşetin sorumlularının hak ettikleri cezayı alacaklarına inanıyorum. Özgecan kızımızın acılı babasının gösterdiği olgunluğu, erdemi bu topraklarda siyaset yapanların da paylaşmasını temenni ediyorum.
Türkiye kadına yönelik şiddet ile mücadele konusunda, İstanbul Sözleşmesi’ne çekincesiz imza koyan ve parlamentosundan geçiren ilk ülke oldu. Uluslararası sözleşmenin uyum yasası, pek çok Avrupa ülkesinde “ekonomik krizler” bahane edilerek çıkarılamazken, 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi” yasası 2012 yılında Meclisimizde kabul edildi. Şiddeti önlemeye, kadınlarımızı korumaya yönelik yasal düzenlemeler yapılması elbette önemlidir. Ancak daha da önemlisi, bu hususta köklü bir kültür oluşturabilmektir.
Bizler, cennetin anaların ayakları altında olduğuna inanan, kendisine yapılmasını istemediğini bir başkasına da yapmamayı tavsiye eden bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bu anlayışa sahip çıktığımız, bu değerleri fiiliyata geçirdiğimiz sürece, kadınlarımız hayatın her alanında hakları olan o müstesna yeri alacaklardır. Yeni Türkiye’de temel haklar ve yükümlülükler açısından erkek ile kadın arasında herhangi bir farklılığa ya da ayrımcılığa yer olmayacaktır. Kadınlarımızın adalet ve eşdeğerlik ilkeleri doğrultusunda, ailelerine ve ülkelerine katkı sağlayacakları, sorumluluk üstlenecekleri, başarılarıyla herkesin takdirini toplayacakları Yeni Türkiye’de, kadınıyla erkeğiyle hiç kimse ayrımcı muamelelere maruz kalmayacaktır. Yeni Türkiye’nin inşasında kadınlarımızın da aktif rol üstleneceklerine, ülkemizin 2023 hedeflerini yakalamasında pay sahibi olacaklarına inanıyorum.
Recep Tayyip Erdoğan-Cumhurbaşkanı”.