Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Acil İcra Komitesi Toplantısı’nda konuştu.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bir hakikatin altını çizmekte fayda görüyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı, üye sayısı bakımından BM’den sonra en büyüktür. İsrail yönetiminin aralıksız tacizlerine maruz kalan Kudüs’ün hakkını korumak teşkilatın birinci vazifesidir. Filistin’in hak ve hukukunu savunmak bizler için vazgeçilmezdir. Trump’ın Golan Tepeleri’yle ilgili talihsiz açıklaması bölgeyi yeni bir krizin, gerilimin eşiğine getirmiştir. Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz, veremeyiz. Bu hassas süreçte doğrudan bizi ilgilendiren hususlarda daha aktif olmamız gerekiyor.
“SESİMİZİ YÜKSELTMEDİKÇE BATILI HÜKÜMETLER KONFORUNU BOZMAYACAK”
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın her zamankinden çok inisiyatif alması gereken dönemden geçiyoruz. Yeni Zelanda’daki saldırı ne ilk ne de son saldırıdır. Gün geçmiyor ki bir ibadethaneye yapılan saldırı haberini almayalım. Saldrırıların faillerinden hiçbiri İslam düşmanı ve terör suçlamasıyla hakim karşısına çıkarılmadı. Sorunları halının altına süpürerek çözemeyiz. Sosyal hastalıkları yok sayarak tedavi edemeyiz. Biz görmezden geldikçe, sorunlar katlanacaktır, büyüyecektir. Biz sesimizi yükseltmedikçe batılı hükümetler konforlarını bozmayacaktır. Saldırılar daha da pervasızlaşacak, ırkçı fanatikler daha da azgınlaşacaktır. 1940’larda Avrupa’da olduğu gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bunun için sıkıntıları cesaretle ifade etmeli, hep birlikte üzerine gitmeli, yüzleşmeli, çözüm yollarını beraberce aramalıyız. Tavrımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız.
“KARŞIMIZDA AÇIKÇA BİR İSLAM DÜŞMANLIĞI VAR”
6,5 milyon vatandaşı dünyanın ayrı devletinde yaşayan bir ülke olarak yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığının kendi meselemiz görüyoruz. Şu anda karşımızda açıkça bir İslam düşmanlığı vardır. Tıpkı DEAŞ gibi, PKK gibi Neonazi örgütleri de terör yapılanması olarak ele alınmalıdır. Bugün uluslararası toplum DEAŞ eylemleri sonrası nasıl tepki veriyorsa aynı tepkiyi Neonazi saldırıları sonrası göstermelidir. Batılı basın yayın organları kendilerini çok ciddi bir özeleştiriye tabi tutmak zorundadır. Nefret suçlarını önemsizleştirmenin hiç kimseye faydası yoktur. Neonazi terörünü daha fazla görmezden gelmenin maliyeti çok ağır olacaktır. Şahsımı hedef almak, batı dünyasında nefret objesi haline getirmek kimseye fayda sağlamaz. 40 yıldır manşetlerle çarpışıyoruz. Bugün de yarın da hakkı söyleyecek, hakikati haykıracağız.
“YENİ ZELANDA MAKAMLARINA VE HALKINA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Yeni Zelanda makamlarına ve halkına teşekkürü bir borç biliyorum. Başbakan başta olmak üzere Yeni Zelanda hükümetine kararlı duruş ve hassasiyet için teşekkür etmek istiyorum. Sergilenen empati ve Müslümanlarla dayanışma tüm dünya liderlerine örnek olmalıdır. Caninin adını anmalıyız ama vahşi terör eyleminin unutulup gitmesine müsaade etmemeliyiz. Tüm bağlantılarını ortaya çıkararak çok güçlü bir mesaj vermeliyiz.
“GÜÇLÜ BİR MEKANİZMAYA İHTİYAÇ VAR”
10 yıllık eylem planında İslam düşmanlığı konusuna yer vermiştik. Maalesef olması gereken düzeyde bir çaba sergilenmiyor. Güçlü bir mekanizmaya ihtiyaç var. İslam düşmanlığını BM ve AB gibi platformlara taşıyarak paydaşlarımızın sayısını artırmalıyız. İslam dünyasının ortak geleceğini tehdit eden meselelerde kısa vadeli çıkarlar orta ve uzun vadeli menfaatlerin önüne geçmemelidir. Her türlü katkı vermeye hazırız.”