Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 7 ve Ülke Tv ortak yayınında, Mehmet Acet’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’nin İdlib kentinde rejimin kimyasal silah saldırısına ilişkin, sürekli olarak kimyasal silahlardan bahsetmenin yanlış olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Çünkü bana göre kimyasal silahlarla konvansiyonel silahlar arasında hiçbir fark yok. ‘Niye?’ derseniz, neticesi ölüm olan, neticesi öldürmek olan bütün bu silahlar aynıdır. Kimyasal silah gayri insanidir. Konvansiyonel silah insani değil, o çok açık, net vurur, bitirir. ‘Biz şu tarihte kimyasal silahlarla ilgili böyle bir karar alalım, bundan dolayı buna karşı tavır belirlememiz gerekir’ diyorsanız beni o çok ilgilendirmiyor. Ben şu anda konvansiyonel silahlarla burada o zamanlar 200 bin civarında insan öldürülmüştü. Kimyasal silahlarla ne kadar insan öldürüldü? 3-5 bin insan öldürüldü. 3-5 bin insanı mı konuşacağız yoksa 200 bin insanı mı konuşacağız. Şimdi buyurun bu ölüm sayısı belki de 1 milyona yaklaştı. Bu 1 milyona yaklaşan ölüm sayısı kimyasal silahlarla değil, ağırlıklı konvansiyonel silahlarla. Varil bombalarıyla, gökten yağdırdıkları bombalarla Suriye halkını öldürüyorlar. Bunu görmek zorundayız.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump’ın son açıklamalarının yer aldığı haberi okuyarak, şöyle devam etti:
“Suriye’deki kimyasal saldırıya karşı sorumluluğum var. Dün yapılanlar benim için kabul edilemez.’ ifadesini kullandı. ‘Ürdün Kralı 2. Abdullah’la düzenlediği ortak basın toplantısında söz konusu saldırıya da değinen Trump’, burası önemli, ‘böylelikle benim için birçok çizgi aşıldı.’ dedi. ‘Trump Suriye Devlet Başkanı Başer Esad’a yönelik tutumunun değiştiğini de belirterek, kadın çocuk ve bebeklere yönelik salı günkü saldırının üzücü ve korkunç olduğunu ifade etti. Trump Esed rejiminin insanlığa yönelik bu iğrenç eylemlerine göz yumulamayacağını söyledi.’ Teşekkür ederim ama lafta kalmasın. Eğer bu hakikaten icraat ortaya konulursa, biz de Türkiye olarak, bize ne düşüyorsa, biz bunu yapmaya hazırız. Biz bundan asla çekinmeyiz, kim olursa olsun çekinmeyiz. Biz Amerika başta olmak üzere, tüm koalisyon güçleri bir araya gelelim. Ben Sayın Putin’le de konuştum ama Sayın Putin hala ‘bu işin arkasında Esed var mı yok mu?’ Bunu hala iki gündür, üç gündür anlamıyorsa bu bizim için de üzücüdür. Bunları süratle bizim aşmamız lazım, kararımızı vermemiz lazım. Dost kimdir, düşman kimdir, bölgedeki virüs kimdir, bunu artık lütfen öğrenelim, ona göre de artık adımımızı atalım.”
“Bu cinayetler devam edecek”
Konuyu ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a da ilettiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ben geçenlerde ABD Dışişleri Bakanı geldiğinde de kendisine söyledim. ‘Siz henüz Suriye’de yoksunuz’ dedim. ‘Rusya Suriye’de var. Ha siz şöyle Suriye’de varsınız, PYD’ye, YPG’ye silah, mühimmat bu tür yardımları yapmakla varsınız. Eğer bu böyle devam edecek olursa bilesiniz ki, buradaki bu cinayetler, bu terör esintileri devam edecek.’ Çünkü şöyle bir zihniyet var. Önce ABD’nin bunu değiştirmesi lazım. Yani ‘bir terör örgütünü, biz başka bir terör örgütüyle yok edelim, elimizde sıcaktan soğuğa değmesin.’ Bu olmaz.”
“Beraber yapalım ama Münbiç’i gerçek sahiplerine verelim”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Edoğan, Fırat Kalkanı Operasyonuna ilişkin “Sürprizlerimiz var” şeklindeki ifadesinin sorulması üzerine, “Trump ‘Ben ne yapacağımı söylemem’ dedi. Şimdi bizim ‘sürprizlerimiz var’ derken Trump’ın söylediğinin bir başka söylem şeklidir. Bir yerde bir harekat yapıyorsanız, bunun yol izini, izlendikten sonra görürsünüz.” dedi.
Ortadaki iki önemli hedefin Münbiç ve Rakka olduğunu vurgulayan Erdoğan, Cerablus’a girilerek DEAŞ’ın silindiğini, ancak kimsenin beklemediği anda silahlı kuvvetlerle Rai’ye de girildiğini anlattı.
Erdoğan, yine Dabık’a da girildiğini ifade ederek, buranın da önemli olduğunu, adeta DEAŞ’ın kutsalı olduğunu aktardı.
Sonrasında hedefin El Bab olduğunu, onlar için önemli merkez olan buranın uğraştırdığını dile getiren Erdoğan, “Orada Özgür Suriye Ordusu’yla birlikte El Bab halledildi. Şimdi güneydoğuya doğru, Münbiç’e yönelmemiz gerekiyor, hedef bu. Şimdi bakıyoruz ki bazıları orada bayrak dalgalandırma gayreti içinde. Zaten Sayın Obama’yla bu işi çözemedik biz. Çünkü Obama maalesef orada PYD’yi ve YPG’yi korumak gayreti içerisinde oldu, bunlara silah yardımı yaptı, çok ciddi silah yardımı yaptı. Kim ne derse desin, elimizde belgeleri var. Biz şimdi bunları Trump yönetimine de söyledik, yani ‘bizi ikna edemezsiniz’ dedik. ‘Elimizde bu belgeler var. Siz PYD terör örgütüne, YPG terör örgütüne bu silahları verdiniz ve onlara bu silah yardımını yaparken bunlardan aynı zamanda DEAŞ da istifade etti.’ Şimdi aynı tuzağa yeniden düşmek istemiyoruz. Eğer insani yardım adı altında bir şeyler yapacaksanız gelin bunu beraber yapalım. Rusya da bayrak dalgalandırmak istiyor. Tamam, beraber yapalım ama Münbiç’i gerçek sahiplerine verelim. Münbiç’in gerçek sahibi kim? Araplar, orada Kürt yok.” şeklinde konuştu.
ABD’nin vereceği sözü tutacağına dair bir işaret olup olmadığına ilişkin soruya Erdoğan, “Bakalım. ‘Ben sizlerden aldığım bu bilgileri kendim için çok faydalı buldum’ dedi Dışişleri Bakanı. ‘Bunları başkanla konuşacağım’ dedi. Önümüzde, savunma bakanımızın da bir Amerika seyahati olacak. Bunları daha yakın temasla inşallah görüşmeye devam edeceğiz. Seçim de olsa biz Suriye’yi bir kenara koyamayız. Çünkü Suriye bizim için bir defa tehdit oluşturan bir yer.” ifadesini kullandı.
“Esed 911 kilometrelik sınırda tehdit oluşturuyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların kendisine PYD terör örgütünün Gaziantep, Şanlıurfa ve Kilis’e de girip girmeyeceğini sorduğunu dile getiren Erdoğan, “Benim vatandaşım diyor. Kılıçdaroğlu bunu anlamaz. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun böyle bir derdi yok. O istediği zaman çağırırlar onu gider Esed’e, onlarla dertleşir, sohbet eder. Biz Esed’i kenara attık. Niye? O zaman böyle değildi ama şimdi artık bizim indimizde devlet terörünü estiren Esed var ve bu bizim için de 911 kilometrelik sınırda tehdit oluşturuyor.” dedi.
Erdoğan, sınırda güvenlik duvarlarının örülmeye başlandığını, bununla her geçen gün giriş çıkışların kontrol altına alınacağını, milli güvenliğin en ideal şekilde tesis edileceğini belirterek, 350 kilometrelik Irak sınırı da dahil olmak üzere nerede gerekiyorsa bu güvenlik duvarlarını yapılacağını kaydetti.
“Türkiye’yi 4 temel üzerinde yükseltme hedefiyle yola çıktık”
Türkiye’yi 4 temel direk üzerinde yükseltme hedefiyle yola çıktıklarına anlatan Erdoğan, “Eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Bu 4 temel direk üzerinde yükselen Türkiye’nin, ardından ulaşım, enerji, gıda, tarım, bunlarla da bu işi yaygınlaştırmalıyız. Ve bu alanda biz ilk adımı attık. Eğitimde bunu başardık. Sağlıkta yaptığımız dev reformla bunu başardık. SSK, Emekli Sandığı, her bakanlığın kendine ait hastaneleri. Hepsini bunların birleştirdik. Yönetmek başka bir şey.” diye konuştu.
“Kılıçdaroğlu kesin ihraç istemiyle partisinden uzaklaştırmalı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt’un açıklamalarıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Bir defa bu adam, gerçekten dört dörtlük cahil bir adam. Hiç mi hiç ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Bir defa bu ülkede ‘Evet’ diyeni sen Yunan’a benzetemezsin. Biz bununla ilgili davayı açıyoruz zaten, belki de arkadaşlar açtılar. Bu, böyle peşi bırakılacak bir şey değil. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapması gereken, bunu kesin ihraç istemiyle partisinden uzaklaştırmasıdır. İkide bir, zırt pırt, afedersin kalkıp, işte ‘Partimiz bizim, Atatürk’ün partisidir, şöyledir, böyledir.’ Sen Atatürk’ün partisinde nasıl bu ülkeyi bölme gayreti içerisinde olan insanları topluyorsun ya? Seni Samsun’a sokmazlar. Bu adamı Samsun’a sokmazlar. Sen böyle bir yolculuğa çıkacaksın, Samsun’a geleceksin, benim o Samsunlu kardeşlerim seni Samsun’a sokmaz, seni Amasya’ya sokmaz. Seni kalkıp da oralardan Sakarya’ya… Sakarya’ya giremezsin bile. İzmir’den dökecekmiş, neyi döküyorsun ya?”