Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi ziyaret gerçekleştireceği Fildişi Sahili’ne hareketi öncesi Atatürk Havalimanı’nda açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tahliyesine ilişkin, şöyle konuştu:
“Bana göre medyanın sınırsız özgürlüğü olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde de medyaya sınırsız özgürlük yoktur. Bu haberlerde, bu ülkenin Başbakanına, Cumhurbaşkanına bugünkü göreviyle, her türlü saldırı vardır. Yani basın mensubu, yazılı-görsel kalkacak, Cumhurbaşkanına, Başbakana istediği gibi saldıracak istediği gibi onunla ilgili iftira oyunlarının içerisine girecek ve biz buna seyirci kalacağız. Böyle bir şey söz konusu olamaz.”
“Karara sadece sessiz kalırım”
Dündar ile Gül’e ilişkin beraat değil tahliye kararı verildiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Anayasa Mahkemesi bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Ben Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar. Ama onu kabul etmek durumunda değilim, bunu çok açık net söyleyeyim ve verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum. Niye? Çünkü ortada bir gerçek var. Bakın bu bir beraat kararı değildir. Bu bir tahliye kararıdır. Aslında onlarla ilgili kararı veren mahkeme kararında direnebilirdi. Eğer kararında direnmiş olsaydı bu bireysel başvuru veya Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar boşa çıkacak veyahutta şu anda tahliye edilmiş olan bu kişiler AİHM’e gideceklerdi.”
“Yasal düzenlemelerle önlerini açtık”
Erdoğan, 13-14 yıllık AK Parti iktidarlarında, medyanın fikir ve düşünce özgürlüğü noktasında en ideal noktaya ulaştığını bildirdi.
AK Parti iktidarları dönemlerinin, basın mensuplarının sürekli cezaevlerine doldurulduğu dönemler olmadığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Eğer yazılı ve görsel medya bu konuda samimi ise açsınlar bütün o künyelere baksınlar. Yüzlerce basın mensubunun cezaevlerine tıkıldığı dönemler bizden önceki dönemlerdir. Ve bizden önceki dönemlerde cezaevlerindeki bu yüzlerce insan acaba oralarda hangi suçlardan dolayı yatıyorlardı. Ve bizim iktidarımızda bunlar cezaevlerinden çıkmışlardır. Biz önlerini açtık. Biz yaptığımız yasal düzenlemelerle önlerini açtık.”
“Bu bir casusluktur”
Erdoğan, şahsen ifade ve düşünce özgürlüğünün sonuna kadar yanında olduğunu vurgulayarak, “Ama ifade ve düşünce özgürlüğü maskesi altında, evet, bu ülkenin adına veya bu ülkeye saldırı hakkının da kimseye tanınmasına taraftar değilim. Çünkü bu bir casusluktur” dedi.
“Komisyonunun çalışması sıkıntıya uğramış vaziyette”
Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, “Eğer bir referandum yapılacaksa 330 reye ihtiyaç var. Eğer bu 330 sağlanabilirse ancak hangi konuda referanduma gidilmek isteniyorsa o konuda referanduma gidilebilir” diye konuştu.
Referandum konusunun siyasi partiler tarafından verileceğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“330’u sağlamak için gayret gösteren siyasi partiler, ha burada yeni anayasayla ilgili mi bir referandum yapacaklar veyahutta başkanlık sistemiyle ilgili mi bir referandum yapacaklar veyahutta içinde başkanlık sisteminin de olduğu bir yeni anayasayla ilgili mi bir referandum yapacaklar, onun kararını bunun müteşebbisleri verecektir. Yani birinci derecede hükümetin böyle bir gayreti olduğunu biliyoruz. Böyle bir gayretin içinde olacaktır. Ama şu anda gördüğümüz kadarıyla yeni anayasa çalışmasıyla ilgili veyahutta anayasa mutabakat komisyonunun çalışması adeta şu anda bir sıkıntıya uğramış vaziyette. Sayın Meclis Başkanımızın dört siyasi partiye tekrar bir mektubu oldu. Bu mektuptan ne gibi bir netice çıkar, bunu da göreceğiz.”