Bakan Soylu, Trabzon 15 Temmuz Şehitleri Anadolu Lisesi tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında 15 Temmuz şehitlerini anmak için düzenlenen programda yaptığı konuşmada, birilerinin memleketi, güzel türküleri, güzel akan ırmakları kıskandığını belirterek, “Memleketimizi kıskandılar, birbirine el veren, birbirinden kuvvet alan, birbirine kardeşlik yapan insanlarımızı kıskandılar. Memleketimizi kıskandılar, ay ile yıldızı yan yana getirip kırmızıyla beyazı birbirine yakıştıran bayrağımızı kıskandılar. Memleketimizi kıskandılar, sabahleyin okuluna gidip çocuklarını kendi evladı gibi görüp ders anlatan öğretmenlerimizi kıskandılar. Bir taraftan zenginleşen bir taraftan büyüyen Ağrı Dağı gibi güçlü ve Kaçkarlar gibi cesur olan memleketimizi kıskandılar. Yarına umutla bakan evlatlarımızın geleceğe ait o güzel gözlerini kıskandılar.” diye konuştu.
Cumhuriyetin ilan edildiği günden beri ezanı, bayrağı ile özgürlüğünü kimseye bırakmamak için milli iradeye sahip çıkan memleketin güzel evlatlarının kıskanıldığına işaret eden Soylu, “Memleketimi kıskandılar hem de nasıl kıskandılar ve memleketime, insanıma, hürriyetimize, istiklalimize, bayrağımıza kıymaya çalıştılar ama bu millet onlara müsaade etmedi, izin vermedi. O günden itibaren millet için sadece bir tek şey söylüyoruz, Allah milletimizden razı olsun.” ifadesini kullandı.
Soylu, programın acı ama aynı zamanda bir milletin kahramanlık destanını, onu yazanları ve yaşayanları unutturmamak adına önemli olduğunu dile getirerek, bunda emeği geçenleri kutladı.
Etkinliğin özellikle Cumhuriyet Bayramı’na denk gelmesinin kendilerini özellikle memnun ettiğini, hadiseye çok farklı bir anlam kattığını belirten Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
“15 Temmuz hadisesinin üzerinden üç aylık bir zaman geçti ve zaman boyunca hem sınırlarımız içinde hem sınırlarımızın dışında ortaya koymak zorunda kaldığımız mücadele, aslında 15 Temmuz gecesi Türkiye’nin nasıl bir uçurumun kenarından döndüğünün çok açık bir biçimde bize özetidir ve bunu anlatmaktadır. Darbe girişiminin hemen arkasından PKK’nın, DEAŞ’ın FETÖ’ye ve onun ihanet eylemine sahip çıkarcasına gerçekleştirdiği eylemler aslında karşımızdaki cephenin kimliğini de açıkça deşifre etmiştir. Burada belkide Türkiye’nin ilk kez duyacağı bir gerçeği ifade etmek istiyorum. Elimizde PKK’nın önemli düzeydeki yöneticilerinden birisi var ve 14 Temmuz gecesi telsizlerden gelen mesajda, yaklaşık bir ay hiçbir eylem yapmayacaklarının kendilerine talimat verildiğini söylüyor. Ta ki 15 Temmuz’dan üç gün sonra yeni bir talimat gelene kadar.”
“ZULÜM ALTINDAKİ BÜTÜN MÜSLÜMAN DÜNYASI AĞLAYACAKTI”
Soylu, Türkiye’nin nasıl bir süreçle, hangi maşalarla ve oyunlarla karşı karşıya kaldığını herkesin bildiğine dikkati çekerek, şöyle dedi:
“Evlatlarımız biraz önce bunu yaşayarak, hissederek bizimle paylaştılar. Onlar biliyor, 79 milyon insanımız biliyor. Aslında bizi bir şekilde farklı anlatmaya çalışanlar ve tanımlamaya çalışanlar meseleyi çok daha iyi biliyorlar. Bu millet 15 Temmuz gecesi öyle şeytani bir planla karşı karşıya kalmıştır ki eğer tutsaydı 27 Mayıs’a da 12 Eylül’e de rahmet okutacaktı. Sadece Türkiye değil, Filistin, Musul, Kerkük de ağlayacaktı. Zulüm altındaki bütün Müslüman dünyası ağlayacaktı. Dini bizden olan, dini bizden olmayan dünyanın öteki tarafına sevgi ve kardeşlik elini verdiğimiz bütün insanlık ağlayacaktı. Peki kim gülecekti? ‘Üçüncü havalimanını yapma’ diyenler. ‘Marmaray’ı, Yavuz Selim Köprüsü’nü yapma’ diyenler. ‘Bu ülkede 2023 için 500 milyar dolar ihracat hedefini unut ve bunu bir daha aklına getirme’ diyenler güleceklerdi. ‘Güneyine sırtını dön’ diyenler güleceklerdi. ‘Kendi sınırının dışından ülkene haince eylem planlarına ses çıkarma. Orada kurulacak devlet ve özgürlüğüne, orada kurulacak devletlerle sözde senin bağımsızlığına saldıranlara ses çıkarma’ diyenler güleceklerdi. ‘Bu tezgaha gözünü kapat’ diyenler güleceklerdi. Milyonlarca Suriyeliyi yerinden, yurdundan sürüp, Akdeniz’in kıyılarına çocuk cesetlerini vurduranlar güleceklerdi.”
Bakan Soylu, 15 Temmuz gecesi 14 yılın bütün kazanımlarının kaybedilebileceğini belirterek, şunları dile getirdi:
“Cumhuriyetin bütün bize emanetlerini bir işgalle ortadan kaldıracaklardı. Bütün ekonomik parametrelerimiz, küresel faiz baronlarının eline teslim edilecekti. Hakimiyet milletin elinden alınıp, ruhunu şeytana satmış bir maşaya teslim edilecekti. Sığındığı ülkenin makamları onu ne zaman, nereye ve nasıl teslim ederler ve ne hüküm verirler onu hep beraber göreceğiz ama millet kendi vicdanında o psikopatı müebbet lanete mahkum etmiştir. Bu, dünya üzerinde benim bildiğim en büyük cezadır. Çünkü idam edilseniz bile eğer millet vicdanında mahkum edilmişseniz ve millet vicdanında bir noktaya gelmişseniz artık işiniz bitmiş demektir. Tıpkı Menderes gibi kahramanlığınız, efsaneniz tescillenir ama bu millete ihanet içinde olursanız, bu millete ihanet yaparsanız yaşadığınız süre boyunca ve öldükten sonra da milletin o nefreti ve laneti üzerinizden, geride bıraktığınız isminizden asla silinmez. Bu dünyada da ahirette de yüzünüz gülmez.”