Ekonomistler, petrol fiyatlarındaki sert düşüşün Türkiye’nin ihracatını da olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor.
Küresel piyasada petrol fiyatlarındaki düşüş, petrol zengini ülkelerde alım gücünü azaltırken Türkiye’nin bu ülkelere ihracatını nasıl etkileyeceği konusunu gündeme getirdi.
Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) verilerine göre, Rusya, Irak, Suudi Arabistan, İran, Libya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı petrol üreticisi ülkeler olarak ön plana çıkıyor. En fazla ihracat yapılan 30 ülke arasında yer alan bu ülkelere Türkiye, geçen yıl yaklaşık 29 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi.
“Düşen petrol fiyatları talebi kısıtlayabilir”
Şeker Yatırım Başekonomisti Gülay Elif Girgin, AA muhabirine, 2012 yılında Avrupa ekonomisi durağan bir dönemden geçerken ihracatla ilgili benzer bir tablonun ortaya çıkmasına karşın Türkiye’nin MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri) ülkelerine yönelik ihracatla bu durumun yan etkilerinden en az zararla kurtulduğunu belirtti.
Şu anda da Avrupa’nın büyümeyle ilgili sıkıntılarının sürdüğünü dile getiren Girgin, “Ancak Türkiye, bu sefer 2012 yılındaki yola giremeyecek gibi görünüyor. Düşen petrol fiyatları bu ülkelerdeki talebi de kısıtlayabilir” dedi.
Petrol fiyatlarındaki bu “sürpriz” görüntünün ekonomik gerçeklerden çok jeopolitik-politik sıkıntılar sonucunda ortaya çıktığı izlenimini verdiğini ifade eden Girgin, dünya ekonomisindeki büyümenin ivme kaybetmesi ve Amerikan Merkez Bankasının (Fed) genişlemeyi durdurmuş olmasının petrol fiyatını baskılayan unsurlar arasında yer aldığını, buna karşın 46 dolar seviyelerindeki petrol fiyatını haklı çıkarmadığını kaydetti.
Paritenin, petrol fiyatlarındaki talebi baltalama riskine karşın ihracat anlamında asıl önemli sorun konumunda bulunduğuna dikkati çeken Girgin, “Çünkü bütün hesaplar dolar/avro paritesinin 1,30 seviyelerine göre yapılmıştı. Ancak şu an 1,15’ler hatta 1’ler konuşuluyor. Olayın politik taraflarından biri geri adım atarsa petrol fiyatlarında yükseliş görülebilir ancak parite tamamıyla ekonomik bir durum ve yukarı yönlü hareket şu anki resimde pek de mümkün görünmüyor” ifadesini kullandı.
“Arzı kısmayan ülkeler sonuçlarını iyi hesaplamalılar”
Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği (SPYD) Başkanı Arif Ünver de ihracatta ilk 30 ülke arasında yer alan Suudi Arabistan ve BAE’nin düşen fiyatlara karşın petrol arzını kısmadıklarına işaret etti.
Petrol fiyatlarındaki mevcut seviyelerden yüzde 20’lik bir fiyat düşüşünün söz konusu ülkelerin hane halklarının satın alma gücünü sıkıntıya sokacağı uyarısında bulunan Ünver, fiyatlardaki düşüşün uluslararası siyaseti dizayn çalışmasının sonucu olduğunu söyledi.
Petrol fiyatlarındaki “manipülasyonu” Rusya’ya ve yanındaki birkaç ülkeye “diz çöktürme operasyonu” olarak nitelendiren Ünver, “Bunun türev piyasalar marifetiyle yapıldığını göz önünde bulundurursak bu piyasalara çeki düzen verilmesi gerektiği ortaya çıkar. Türev piyasalar reel hayattaki fiyatların kimyasını bozuyor. Bu durumda dolaylı olarak bu operasyonu düzenleyenlerin müttefiklerine de zarar veriyor. Çünkü bu ülkelerin petrol fiyatlarının düşmesinden olumsuz etkilenen ülkelerle önemli oranda ticareti var” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya ekonomisinin Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki zirve noktasına ulaştığını ve bu yüzden petrol fiyatlarının böyle bir dönemde düşmesinin tesadüf sayılamayacağını dile getiren Ünver, “Uluslararası bazı güçler, türev piyasalar marifetiyle, ekonomiyi Rusya gibi ülkelere bir silah olarak kullanıyorlar. Çünkü türev piyasalar aracılığıyla elinizdeki 1 lira ile 400 liralık sanal arz veya talep yaratabilirsiniz. Dolayısıyla bu oyuna destek veren, ‘petrol arzını kısmayacağız’ diyen Suudi Arabistan gibi ülkeler petrol fiyatları 30 dolar seviyelerine inerse içine düşecekleri durumu iyi hesaplamalılar” diye konuştu.
“İhracatı olumsuz etkileyebilir”
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Ekonomisti Prof. Dr. Muhsin Kar da konuya ilişkin, “Petrol fiyatlarındaki düşüşün cari açığa olumlu etkisinin ihracata olumsuz etkisi nedeniyle sınırlı olacağını düşünüyorum. Bunun yanı sıra Ukrayna-Rusya gerginliği gibi jeopolitik riskler de ihracatı olumsuz etkileyebilir” görüşünü dile getirdi.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün manipülatif olduğu yönündeki değerlendirmelerin hatırlatılması üzerine Kar, ABD ve AB arasında müzakereleri sürdürülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Anlaşmasının dünyada batı hegemonyasının devam etmesine yönelik bir girişim olduğunu söyledi. Bu oluşumun karşısında yer alan BRICS ülkelerinin de Uluslararası Para Fonuna (IMF) alternatif fon kurma fikirleri bulunduğunu anımsatan Kar, “Bu fonu da petrol gelirleri ile finanse etmeyi düşünüyorlardı. Petrol fiyatlarının düşürülmesi BRICS’in kurumsallaşmasının geciktirilmesine yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir” dedi.
Petrol fiyatlarının düşürülmesi ile İran, Rusya, Venezuela gibi ülkelerin cezalandırılmak istendiği ihtimali bulunduğunu anlatan Kar, bu ülkelerin bazılarının batılı petrol şirketlerinin müşterileri olduğunu da unutmamak gerektiğine işaret etti. Kar, “Petrol fiyatlarındaki düşüşe bu ülkelerin ne kadar direnebileceğinin yanında başta ABD kökenli olmak üzere batılı petrol şirketlerinin de ne kadar direnebileceğinin göz önünde bulundurulması lazım” ifadesini kullandı.