Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, yerliliğe dönüşle ilgili gelecekteki tehlikelere karşı hazırlıklı olmak gerektiğini belirterek, “Dünyanın en temiz enerjisi de, nükleer enerjidir. İklime ve hava değişikliğine en az zarar veren enerji odur” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı ve AK Parti 1’inci Bölge Milletvekili Adayı İdris Güllüce, Birlik Organize Sanayi Bölgesi (BOSB), Tuzla’da Kimya Sanayicileri Organize Sanayi Bölgesi (KOSB), Türk Loydu Vakfı’nı ziyaret etti. Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı’nın da gün boyu eşlik ettiği Bakan Güllüce, BOSB 15’inci Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında, insanlarımızın halen daha endüstri insanı olmaması gibi bir problemi olduğunu belirtti. Bakan Güllüce, “Yani bu ben dahil herkes için geçerlidir. Biz bin yıl garnizon insanı olmuşuz. Bu topraklar tekin topraklar değildir. Buralarda biz kolay tutunamamışız. Buralarda tutunabilmemizde hala risklidir. Burada çok güçlü ordumuz, ekonomimiz ve devletimiz olması lazım. Bize hala Anadolu’da ne arıyorsunuz, zulüm 1453’te başladı diyen içimizde insanlar var. Bırakın yabancıyı, büyük devletlerin derin aklında Anadolu’da Türkler işgalcidir. Biz bu dünyada nasıl inşaat sektöründe 2’inciliği yakaladık. 1’inci olduğumuz alanlarda bir hayli çoğalmaya başladı. Daha büyük bir Türkiye’yi nasıl oluştururuz, birlikte nasıl olabiliriz. Hayat tarzlarımız, dünyaya bakışlarımız, siyasi partilerimiz de farklı olabilir ama farklı olanları saysak 10 taneyi geçmez. Birlikte yaptığımız şeyi saysak 500 taneyi geçmez. O halde biz ittifaklarımızı bir araya getirip, bu topraklarda yaşayan herkesi kucaklayan ve daha büyük Türkiye’yi sofrayı nasıl büyütürüz, bu işleri daha nasıl açarız gibi şeylerle uğraşmamız lazım” dedi. Konuşmasının ardından Bakan Güllüce’ye bir denizci plaketi takdim edildi. Bakan Güllüce BOSB ziyaretinin ardından KOSB yönetici ve çalışanlarıyla bir araya geldi. Bakan Güllüce burada yöneticilerle bir süre sohbet ederek onların sorularını cevapladı. Sohbetin ardından Bakan Güllüce, KOSB’da yapılan çalışmalar hakkında çalışanlardan bilgi aldı. Burada da Bakan Güllüce’ye plaket takdim edildi. KOSB ziyaretinin ardından Bakan Güllüce, Türk Loydu Vakfı yönetici ve üyeleriyle bir araya geldi. Bakan Güllüce burada yaptığı konuşmasında, “Başka dünya ülkelerinin bizim için hesaplarıyla ilgili bilgi sahibi olursak, yapılan bazı şeyleri çözmemiz kolaydır. İstediğimiz kadar iyi internet, sosyal medya kullanımı ve bilgisayar tekniğini bilelim, yoksa algı yönetimi ile bizi aldatabilirler” dedi. “YERLİLİĞE DÖNÜŞLE İLGİLİ GELECEKTEKİ TEHLİKELERE KARŞI HAZIRLIKLI OLMAMIZ LAZIM” Geçtiğimiz aylarda Karadeniz’de yapılan HES protestolarına da değinen Bakan Güllüce, “Karadeniz’de bir kadın Karadenizli kıyafetleri içerisinde HES santralini protesto etmek için köylü kadınlara nutuk atıyor. Diyor ki, ‘Buraya sizin kargalarınızı, kuşlarınızı sevmek için geldim. Yürüyelim ve bu hükümeti protesto edelim.’ Benim burada işçimi adam yerine koymayacaksın, tuvaletin içerisine Türkler giremez diye de yazacaksın, oradaki işçimi de yakacaksın fakat nedense bizim Karadeniz deki kargalarımızı koruyacaksın. Bu ne kadar muhteşem bir şey! İşin aslı Türkiye enerji fakiri bir ülke, 2 büyük eksiği olan bir ülkeyiz. Allah bu vatanı bize bırakanları rahmetle müjdelesin. Dünyanın en güzel vatanında yaşıyoruz ama biri deprem riski diğeri de enerji problemi olan bir ülkeyiz. Enerji sorunumuz var ve yüzde 68 dışa bağımlıyız. Biz enerji arzını bağımlılığı azaltıcı politikalar uygulamak zorundayız. Yani siz yüzde 60’a yakın enerjinizi doğalgazdan elde ediyorsanız. Yüzde 68’ini de ithal ediyorsanız, sıkıntılı bir ülkesiniz demektir. Yerliliğe dönüşle ilgili gelecekteki tehlikelere karşı hazırlıklı olmamız lazım. Rusya Aralığın 23’ünde bize kızdı ve doğalgaz vanasını kapattı diyelim ne yapacağız? İran’da peşinden vanaları kapattı diyelim. Böyle olmaması için bizim yerli kaynaklarımıza dönmemiz lazım. Yerli kaynaklarımız su yani hidroelektrik, kömür, rüzgar ve nükleer santralleridir. Dünyanın en temiz enerjisi de, nükleer enerjidir. İklime ve hava değişikliğine en az zarar veren enerji odur. Şimdi o kadıncağız orada bizim kargaları falan korumaya gelmemiş. O Karadenizli kardeşlerimizi yürüten kadın, Türkiye’de bir santrale mani olursam Allah bereket versin diyor. Enerjisini ne kadar fazla olmaya ülke haline getirebilirsem o kadar iyi diyor. Şimdi görünüşte bir çevre, doğa işi var. İşin altına bakınca bir başka ülkenin sizin ülkenin projesinin militanca gerçekleşmesi. Paris’te nükleer santral var. Fransa enerjisinin yüzde 60’ını nükleer enerjiden elde ediyor. O Fransız gençler nedense Paris’te hiç yürümüyorlar. Ama bizim Akkuyu’da kahrolsun nükleer diyerek bizim gençlerle yürüyorlar. Ya bizim ki daha proje, başlayacak imalatı bitecek, şaltere basacağız, en az 5 sene sürer. Gidin Paris’ye bir eylem yapın, yani bizde problem oluyor da diğer nükleer enerjiye sahip ülkelerde problem olmuyor. Nükleer santrale sahip ülkelerdeki gençler bizi çok mu seviyorlar, biz mahvolduk siz olmayın mı diyorlar da bizim ülkemizde eylem yapıyorlar. Demek istediğim şu, her şey göründüğünden farklı amaçlara yöneliktir. Türkiye’de maalesef ülkemizin böyle bir bahtsızlığı vardır. Bin yıldır bu topraklarda direnmeyle kalabilmişizdir. Her asırda direnmenin yöntemi değişmiştir. Bunlara karşı dikkatli olmamız” diye konuştu.