Program açılış konuşmasında tüm kadınların dünya kadınlar gününü kutlayan Prof. Dr. Arif Karademir, “Bilim Kızı Projesini düşünüp tasarlayan, hayata geçirilmesinde katkı koyan herkesi tebrik ediyorum. Bu özel projenin daha çok kızımıza ulaşarak bilimle iç içe toplumsal değeri yüksek çalışmalarda yer alan bilim kızları olma yolunda ilerlemelerini sağlamasını dilerim.” ifadelerini kullandı.
Bilim Kızı Projesinin ülkemiz açısından önemli bir çalışma olduğunu dile getiren BTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Bedeloğlu, “Özellikle ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde kızların eğitilmesi, bilgiye ulaşması, meslek sahibi olması, kendini geliştirebilmesi hedeflerine ulaşabilmesi için çok önemli. Ben Tekstil Mühendisliği kökenliyim. Küresel ısınmayla kaynakların tükenmesi araştırmacıların yenilenebilir enerji kaynakları alanına yoğunlaşmasına neden oldu. Ben de fotovoltaik lifleri çalışmaya başladım. Bu aşamada Erasmus doktora programı kapsamında Gent Üniversitesi’ne gittim. Orada yürüttüğüm çalışmalarda polimer esaslı malzemeyi iletken hale getirmeyi başardık. Ardından bunu nasıl enerji üretebilir hale getirebilirim diye düşünerek Johannes Kepler Üniversitesi’ne gittim ve oradaki ekibe dahil oldum. Fizik ve kimyacılardan oluşan bir ekiple lif formunda enerji üreten yapıyı burada üretmeyi başardık. Türkiye’ye döndüğümde giyilebilir teknolojiler alanına yöneldim. Bu alanda mevcut olan ürünlerin nasıl daha insan vücuduna uyumlu ve hafif malzemelerden yapılabileceği konusuna yoğunlaştım ve nanolifli malzemelere yöneldim. Nanolifli ipliklerden süperkapasitör üretimini sağladık. Yine nanojeneratör konusundaki çalışmalarımız devam etmekte. Tüm bu süreç sonunda şunu belirtmek isterim ki öğrencilerle birlikte çalışmak ve bizim yeterince görmediğimiz mentörlük desteğini onlara sunabilmek, onların önünü açmak ve en önemlisi de birlikte başarma hissini paylaşmak çok keyifli.” dedi.
Meslek seçiminin çocukluk yıllarına dayandığını aktaran BTÜ Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gamze Koz, “Anneannemi çok severdim ve en büyük hayalim ona bir ölümsüzlük iksiri yapabilmekti. Kimya bölümü benim için tek tercihti ve ilk eleştirilerimi tıpçı bir babanın kızı olarak onun arkadaşlarından aldım. Fen bilimleri fakülteleri hiçbir zaman prestijli fakülteler değildi çünkü. Ama ben eleştirileri dikkate almadım ve yoluma devam ettim. Yüksek lisans süreci sonunda asimetrik sentez konusunda çalışmaya karar verdim. Ancak üniversitenin laboratuvar altyapısı buna uygun olmadığı için danışmanım bu kararımı reddetti. Sonra TÜBİTAK 1001 projesi yazma teklifinde bulundum ve o projeyle ihtiyacımız olan tüm materyalleri satın aldık ve ben istediğim alanda çalışma şansımı oluşturmuş oldum. Fakat bir süre sonra kendimi tekrarladığımı düşünerek yurtdışına gitmeye karar verdim. Pensilvanya Üniversitesi’nde Prof. Patrick J. Walsh ile çalışma fırsatım oldu. O dönem, konfor alanımdan ciddi anlamda uzaklaştığım hayatımın en zor dönemi ama aynı zamanda da en sıkı çalıştığım, en çok gezdiğim ve öğrendiğim dönem oldu. Çok çalıştım ve doktora tezimi tamamladım. Belki ölümsüzlük iksirini bulamadım ama doktora tezimi çok sevdiğim anneanneme ithaf ettim.” dedi.
Kariyer yolculuğunun başında olan öğrencilere tavsiyelerde bulunan Koz, “Sevdiğiniz alanda uzmanlaşın. Her alanda bilgi ve deneyim sahibi olmanız mümkün değil. İletişime önem verin ve eksik yönlerinizi networkünüzdeki insanlarla tamamlayın. Sevdiklerinize zaman ayırmayı ihmal etmeyin.” şeklinde konuştu.
Yurtdışı deneyimin kariyer yolculuğunda çok önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren BTÜ Mekatronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Kariyer Gelişimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Selma Yılmazyıldız Kayaarma, “Yüksek Lisans döneminde Brüksel’e gittim ve orada elektronik ve bilişim alanında çalıştım. Doktora ve doktora sonrası çalışmalarıma da orada devam ettim. IMEC’te çalıştım. AB projelerinde görev aldım ve bir süre sonra proje değerlendirici hakem heyetinde görev aldım. Şu an en büyük hedefim edindiğim tüm bilgi ve tecrübeleri öğrencilerime en doğru şekilde aktarabilmek. BTÜ’de insan robot etkileşimi üzerine çalışmaktayım. Mühendislikten tasarıma, sosyoloji, psikoloji, robotik, gibi farklı birçok disiplini içine alan multidisipliner bir alan. İnsan robot etkileşimini nasıl daha uzatabileceğimiz konusunda yoğunlaşmış bulunuyoruz.” dedi.
Meslek seçiminin mutlu bir yaşama etkisine değinen Kayaarma, “Tutkuyla yapabileceğiniz bir iş seçin. Ancak o zaman karşılaştığınız engellerle mücadele etme gücünüz olur. Ne yapmayı seviyorum? Dünyanın neye ihtiyacı var? bu soruların yanıtı sizin odak noktanız olmalı.” dedi.
Kariyer hikâyelerinin ardından söz alan ULAKBİM isim annesi ve Bilim Kızı Proje Lideri Müjgan Çetin, “25 yıl önce TÜBİTAK’tan emekli oldum. Bugün üniversitelerimizde kullanılan ULAKBİM altyapısının kurulmasını sağladım. Eski bir TÜBİTAK çalışanı olarak bugün burada dinlediğim hikâyelerde TÜBİTAK katkılarını duymak beni çok mutlu etti.” diye konuştu.
Bilim Kızı projesi ile kız çocuklarının önünü açmayı hedeflediklerini ifade eden Çetin, “Bugün burada anlatılanlardan etkilenmemek mümkün değil. Kadın isterse her engeli aşabilir ve başarabilir. Hepimizin kırılma anları var. Bir süre önce 25 yaşında oğlum vefat etti. “İnovasyon ve Değer Katanlar” kitabımı yazarak oğluma ithaf ettim ve gelirlerini bilim kızlarımıza bağışladım. Hem kitaptan hem de “www.bilimkizi.org” sitesinde bulunan tasarım takı, bardak takvim gibi ürünlerden elde edilen gelirler bilim kızlarımızın giderlerine aktarılıyor. Bilim kızı projemizde yer almak isteyen tüm kızlarımızı, mentörlük yapmak isteyen hocalarımızı aramıza bekliyoruz.” dedi.
Program devamında Bilim Kızı Projesi’nde yer alan Beyza Gaye Edepli, Nisa Beyza Turgut ve Berranur Sert isimli öğrenciler projeye katılma süreçlerini ve kariyer hedeflerini paylaştı.