MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Latin Amerika ülkelerinde turist gibi gezen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devletin ve milletin birliğini temsil etmekten uzak olduğunu” savundu.
Anayasa’nın uygulanmasını gözetmesi gerekirken, sekteye uğrattığını, sabote ettiğini, hukuka suikast düzenlediğini öne süren Bahçeli, “Erdoğan başkan olabilmek, diktatörlüğünü tescilleyebilmek amacıyla AKP’ye oy istemekte, 400 milletvekilinin düşünü kurmaktadır” diye konuştu.
Kamuoyunda “İç Güvenlik Paketi” olarak bilinen kanun tasarısının görüşülmesi AK Parti tarafından ertelendiğini anımsatan Bahçeli, “Dileğim bu tasarının Meclis gündemine hiç alınmaması, hiç getirilmemesidir. Anayasa’ya aykırı olan, hukuk devleti prensiplerini iğfal eden iç güvenlik paketinin polis devletini tesis edeceği, can ve mal güvenliğini sakatlayacağı kuşkusuzdur” diye konuştu.
“AKP’nin maksadı molotof atanları, maske takanları cezalandırmak değildir. Eğer hedef buysa hiçbir güvenlik görevlisinin elini tutan yoktur” ifadesini kullanan Bahçeli, “Teröristler bırakınız molotofu, elinde uzun namlulu silahlarla korkusuzca dolaşmakta, önüne gelene şiddet uygulamaktadır” dedi.
“Adım Devlet olduğu kadar devletime sahip çıkarım”
AK Parti’nin korku devletinin yasal kılıfını hazırladığını öne süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AKP, azdırdığı teröristleri bahane göstererek muhalif sesleri kısmaya, demokratik tepkileri bastırmaya çalışmaktadır. MHP iç güvenlik yasa tasarısının çok tehlikeli sonuçlara meydan vereceğini gördüğünden esastan itiraz etmektedir.
Başbakan hafta sonu partisinin İstanbul il kongresinde, adımın Devlet olduğunu ama devlete sahip çıkmadığımı, iç güvenlik paketine niçin hayır dediğimi, neden vandallarla tenkit ettiğimi sormuştur. Davutoğlu için atış serbesttir, mikrofon müsaittir, nasılsa kendisini çılgınca alkışlayan bindirilmiş kıtalar hazırdır. Sayın Davutoğlu, bilmiyorsan sana öğreteyim; adım Devlet olduğu kadar devletime sahip çıkarım, milletime asla toz kondurmam. Biz yıllar evvel ‘ya devlet başa ya kuzgun leşe’ diyorken; biz yıllarca Türk devletinin izzet ve iffetini savunuyorken acaba sen neredeydin, nerelerde geziyordun? Vandallarla, işbirlikçilerle, ihanetten vicdanları kapkara olmuş hainlerle düşüp kalkan sensin ve Hükümeti’ndir.
Sayın Başbakan ‘Paris’te bulunduğumuzda Avrupalı olarak konuşuruz, Semerkant’ta, Buhara’da Hoca Ahmet Yesevi gibi konuşuruz, Şam’da, Bağdat’ta, Mekke’de evladı Resul olarak konuşuruz, Saraybosna’da, Üsküp’te Evlad-ı Fatihan gibi konuşuruz’ demişti. Sayın Başbakan itiraf ediniz, İmralı’da canibaşıyla konuşurken bölücü mü oldunuz? Açıklayınız, Kandil’de PKK’yla aynı masayı paylaşırken terörist mi kesildiniz? Çok şükür biz her yerde olduğumuz gibi konuşur, konuştuğumuz gibi oluruz ve Müslüman Türk olarak aleme sesleniriz.
Sayın Davutoğlu, sana ve zihniyetine her yerde farklı farklı yüzlerle konuşma konusunda başarılar dilerim. Yüzünüzün de kızarmayacağını çok iyi bilirim. Adım gibi yaşatmaya ant içtiğim bu ülkeyi sizlere bırakmayacağım, tezgahlarınızı, senaryolarınızı inşallah başınıza yıkacağım. Bu da size Devlet sözü olsun.”
“Artan gelir değil, işsizlik, yoksulluk ve sefalettir”
Bahçeli, Birleşik Krallık menşeli bir bankanın İsviçre koluyla ilgili çıkan haberlere işaret ederek söz konusu bankanın, usulsüz ve ahlak dışı para transferlerine ev sahipliği yaptığının ileri sürüldüğünü vurguladı. 1988-2007 yılları arasında 188 ülkeden 120 milyara dolara yaklaşan 30 binden fazla hesapla ilgili sızıntının ülke ve dünya gündemine oturduğunu aktaran Bahçeli, şöyle konuştu:
“Ayrıca bu bankada 2 bin 711 Türk vatandaşının 3,5 milyar dolara yakın parasının bulunduğu anlaşılmaktadır. İşin daha da tuhaf yanı, AKP iktidara geldiğinde Türk vatandaşlarına ait 800 hesap varken, 5 yıl içinde bu sayı 2 bin 711’e çıkmıştır. Muhtemelen şu anda bu miktar daha da fazladır. Her şey meydandadır. AKP, durmak yok çalmaya yüzsüzce devam demiştir. Başbakan, İsviçre bankalarına kaçırılan paraları, açılan gizli hesapları baz alarak kişi başına düşen milli gelir hesabı yapıyorsa, emin olunuz ki, açıkladığı rakam çok eksik ve yetersizdir. Sadece saraya baksa, saraydaki şahsın milyar dolarlarını düşünse, etrafını şöyle bir süzse zenginleşmenin, gelir yükselişinin tüm yönlerini açıklıkla görecektir. Ne var ki gerçekte artan gelir değil, haram ve hıyanettir. Artan gelir değil, işsizlik, yoksulluk ve sefalettir.”
Bahçeli, “17-25 Aralık lobisinin Başbakan’ın vicdanını törpülediğini, dilini mühürlediğini, baştan ayağa esir aldığını” öne sürerek şu ifadeleri kullandı:
“Bu yüzden Davutoğlu’nun şuur kapakları kapanmış, basiret penceresi örtülmüştür. Buna rağmen Davutoğlu bizimle mahcup olacağı, altından kalmayacağı polemiklere girmeye yeltenmektedir. Davutoğlu, şahsımın aritmetikle, geometriyle uğraştığını, piramitler, elipsler çizdiğini geçtiğimiz hafta değişik zeminlerde söylemiş, biraz da paralelle ilgilenmemi tavsiye etmiştir. Bize tavsiye vermeye, akıl öğretmeye kalkan ve cüret eden Davutoğlu’na diyorum ki; aritmetikle uğraşan ve geometriye kafa yoran asıl sen ve çevrendir. Allah’a şükür biz küp yapıp içini haram lokma ile doldurmadık. Allah’a şükür etrafımızda ne yamuk, ne de ahlaksızlıkla yamulan namert gördük. Yanımızda ne ihanetten dört köşeye dönmüş millet hasımları, ne de kalbi silindire çevrilmiş şeref fukaraları bulduk. Siz kendinize bakın, kendi derdinize yanın, kendi çukurunuzda birbirinizle uğraşın. Sayın Davutoğlu 12 yıl boyunca paraleli çizen siz, doğrudan sapan siz, 17-25 Aralık çemberine sığan siz, PKK’nın simetrisi olan siz, Oslo’da ihanet karesine giren siz, Türkiye’ye BOP prizmasından bakan yine sizsiniz. Onun için Sayın Davutoğlu, sen git de saraydaki abin gelsin; karşımıza 17-25 Erdoğan çıksın.”