Olay Gazetesi Bursa

Devlet Ana ‘kuruluşun beşiği’nde dualarla yad edilecek

Ertuğrul Gazi'nin annesi, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi'nin babaannesi, "Devlet Ana'' olarak bilinen Hayme Ana, Kütahya'nın Domaniç ilçesinde yarın 738'incisi yapılacak törende dualarla yad edilecek.

“Hayme Ana’yı Anma ve Göç Şenlikleri”, Devlet Ana’nın Çarşamba köyündeki türbesinin ziyaret edilmesiyle başlayacak.

Daha sonra köydeki tören alanında yapılacak anma etkinlikleri kapsamında Yörüklerin gruplar halinde geçişine yer verilecek. Tören, Osmanlı’nın kuruluşuna giden süreçte her yaz mevsimi sonunda gerçekleştirilen Domaniç’ten Söğüt’e göçün canlandırılmasıyla sona erecek.

“Cihan devleti”nin kuruluşuna giden yol

Kütahya Valiliğinin internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Hayme Ana, Oğuzların Bozok kolunun Kayı Boyu’na mensup bir Türkmen kızı olarak biliniyor.

Kayı Boyu önce Ankara’nın batısındaki Karacadağ yöresine yerleşti. Ankara’nın batısındaki Haymana ilçesi, adını Hayme Ana’dan aldı.

Osmanlı obasının Söğüt ve Domaniç’e yerleşmesiyle bir dönem devlet idaresini eline alması ve devletin kuruluşunda oynadığı hayati rol dolayısıyla “Devlet Ana” olarak anıldı. Hayme Ana’nın, 1250’li yıllarda aşiret reisliğini üstlendiği belirtiliyor. Bazı tarihi kaynaklarda, Hayme Ana’nın, eşi Gündüz Alp’in (Süleyman Şah) Fırat Nehri’ni geçerken boğulması üzerine aşiretini yönettiği ifade ediliyor.

Aşiret reisliğini genç yaşta annesinden devralan Ertuğrul Gazi ve beraberindeki Kayı Boyu mensupları, Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaeddin Keykubad’ın İznik İmparatorluğu üzerine yaptığı sefere katılıp önemli yararlar sağladı. Bunun üzerine Ertuğrul Gazi’ye Söğüt ve Domaniç bölgesi yurtluk olarak verildi. Aşiret, Domaniç’i yazlık, Söğüt’ü kışlık olarak kullanmaya başladı.

Hayme Ana’nın, 1280’li yıllarda kışlağa dönüş sırasında, muhtemelen eylül ayında vefat etmesinin ardından naaşı oğlu Ertuğrul Gazi tarafından, Çarşamba köyünde her yıl çadır kurdurduğu tepeye defnedildi.

Türbesini Sultan 2. Abdülhamid yaptırdı

Sultan 2. Abdülhamid devrinde, Çarşambalı bir köylü evinde sakladığı dedesinden kalma deri üzerine yazılmış vesikayı köye gelen birine okuttu. Bu vesikanın, Hayme Ana’ya ait olduğu ortaya çıktı.

Görevli, İstanbul’a giderek Yıldız Sarayı’nda 2. Abdülhamid’e bu vesikayı ulaştırdı.

Belgeyi inceletip Çarşamba köyüne heyet gönderen 2. Abdülhamid, büyük ninesi Hayme Ana’nın kabrini buldurarak 1892’de üzerine türbe ve külliye inşa ettirdi.

Aynı sene türbenin anahtarının teslim edildiği Yakup oğlu Süleyman’ın soyundan gelenler, 127 yıldır bu görevi sürdürüyor.

Asırlardır unutulmayan öğütleri

Hayme Ana, evlatlarının, torunlarının fazilet ve dirayet sahibi olması için onları “Devlet Ana” anlayışıyla yetiştirdi.

Aşireti emanet ettiği oğlu Ertuğrul Gazi’ye yönelik asırlardır unutulmayan, Domaniç Kaymakamlığının internet sitesinde de yer alan öğütleri şöyle:

“Oğul, anayurttan ayrılalı yıllar geçti. Deli rüzgarlar önünde oradan oraya savrulduk. Beylik otağını kurduğumuz şu yaylalar, artık son durağımız, son konağımız olsun. Oğuz’un yurtlarına diktiğimiz ağaçların kökleri kara yerin derinliklerine, dalları gökyüzünün yüceliklerine uzansın. Ak-boz atlara binip yağı üstüne yel gibi vardıkta Kadir Tanrı gözü pek yiğitlerimizi korusun. Göğsü kaba yerli kara dağlar gibi duran erlerimiz ile kır çiçekleri gibi saf ve temiz, ak yüzlü, ala gözlü kızlarımız kutlu Kayı Boyu’muza gürbüz evlatlar versinler. Altın başlı otağlarımız Çarşamba
Yaylası’nı bürüsün.

Kayı’nın ve diğer bütün boyların oğullarını Ertuğrul’umla bir tutarım. Onların hepsini soyumuz için Hakk’ın kutsal birer emaneti bilirim.

Oğul, boyundan, soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki insanların birlik ve dirlik kazansın. Yurdunda, obanda herkes gezsin. Ululuk isteyen töreden ayrılmasın. Bu dünya bir oturma yeri değildir. Yapacağın iyi ve doğru işlerle insanların hizmetinde bulunursan güzel övünçler senin olur. Yüreğinden inancı, ağzından duayı, davranışından erdemi hiç eksik etme. Bir de sabırlı ol oğul, ekşi koruk sabırla tatlı üzüm olur.

Oğul, beylik dermekle, ağalık vermek iledir. Sofranı ve keseni yoksullara açık tut.”