Resmi temaslarda bulunmak üzere Çin’de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Çin İş Forumu sonrasında basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.
Çin ziyareti kapsamında gerçekleştirilen temaslarda “kültürel, ticari, bütün alanlarda neler yapabilirizi görüşme fırsatı”nın olduğunu belirten Erdoğan, “Geleceğe yönelik de ilgili bakan arkadaşlarımıza gerekli talimatlar verildi. Bundan sonraki süreçte gerek bakan arkadaşlarımız işin takipçisi olurken, gördüğünüz gibi yaklaşık 120 kadar bizden, 160 civarında da Çin tarafından iş adamının katıldığı bir iş konseyi toplantısını da gerçekleştirmiş olduk. İş konseyi toplantısında da iş adamlarımız birbirleriyle sektörel olarak görüşmeler yaptılar” diye konuştu.
Konsey toplantısının kapanışında da iş adamlarına hitap etme imkanı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu da inanıyorum ki iş adamlarımızın heyecanına heyecan katmış oldu. Bundan sonraki süreci bizlerin de aynı zamanda takip etme imkanımız olacak” ifadelerini kullandı.
İslam Kültür Merkezi’nin temsilcileriyle gerçekleştirdiği görüşmelere de değinen Erdoğan, “Bize verdikleri rakamlar gerçekten ümit verici. Burada 35 bin caminin ve 40 bin din görevlisinin olduğunu kendilerinden öğrendik. Bu mutluluk verici. Şu anda bizim Diyanet İşleri Başkanlığımızla da sürekli irtibat halindeler ve bu verdiklerini ben bir müjde olarak kabul ediyorum. Kendilerine şunu açık ve net olarak söyledik; ‘Aranızdaki birlik, beraberliği aynı şekilde ülkenin kendi içindeki birlik beraberliğe de yansıtmanız çok çok isabetli olacaktır.’ Temenni ederiz ki büyüyen güçlenen Çin içerisinde Müslümanların da aldıkları yer doğru orantılı olarak devam etsin” açıklamasında bulundu.
“Ağzından çıkan her kelamı kulaklarının duyması lazım”
Suruç’taki terör saldırısıyla ilgili HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı’na yönelik iddiaların sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu aslı astarı olmayan, terbiyesizce bir ifadedir. Bir defa Cumhurbaşkanlığı makamının bu tür densizliklere, alçaklıklara düşmeyecek kadar yüksek bir makam olduğunu özellikle ifade etmek isterim. Her şeyden önce bu ifadeleri kullanan şahıs 6-7-8 Ekim, 50 kişinin öldüğü o katliamın baş sorumlusudur. Şu anda dokunulmazlık zırhı altında bugüne kadar süreci ne yazık ki getirmiştir, lekelemiştir gölgelemiştir ve şu anda da hala Avrupa’nın hatta en son Amerika’nın bir terör örgütü olarak ifade ettiği PKK’ya yönelik böyle bir yaklaşımı ortaya koyamamaktadır ve zaten ağabeyi malum dağda yetişmiş, dağda bugüne kadar gelmiş olan bir kişi.
Kendisi de fırsatı bulduğunda herhalde oraya koşar. Zaten zaman zaman oradan malum talimatları alan tipler bunlar. Bir defa bunların ağzından çıkan her kelamı kulaklarının duyması lazım. Her şeyden önce bugüne kadar ülkenin huzuru için, refahı için çalışan bir cumhurbaşkanına kalkıp da böyle bu tür yakıştırmaların içerisine girmek olsa olsa sadece kendi üzerindeki o kararlık bulutları dağıtmaya yönelik adımlardır. ‘Haddini bilsin’ derim, olay budur.”