Başbakan Ahmet Davutoğlu ile KKTC Başbakanı Ömer Kalyoncu, Çankaya Köşkü’ndeki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Davutoğlu, Rum kesiminin, KKTC’ye su temini anlaşmasını tanımayacağına dair açıklamalarına ilişkin, “Zaten bizim tanımadığımız bir ülkenin yorumu da bizi bağlamaz. Böyle demek icap eder. Aslında bu bir zihniyeti yansıtıyor. Biz bu kadar olumlu bir dil kullanırken karşı taraftan ‘Bu anlaşma bizi bağlamaz’ deniyor. Bağlasa ne olur bağlamasa ne olur. Onları da bağlamayıversin. Bunu o kadar dert etmeye gerek yok” dedi.
“Gerçeğini saptırma faaliyeti söz konusudur”
Davutoğlu, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılandığı davaya ilişkin, şunları kaydetti:
“İşin esasına gidildiğinde Türkiye Cumhuriyeti devletine, hükümetine ve halkına yönelik açık bir casusluk faaliyeti söz konusudur. Olayların gerçeğini saptırma faaliyeti söz konusudur. Milli duruşa sahip, insani hassasiyete sahip herkesin bir kere bunun farkında olması lazım.”
“Davaya açık bir müdahaledir”
Anayasa Mahkemesinin, Dündar ve Gül’le ilgili ‘hak ihlali’ kararı aldığını, yargı süreçleri tamamlanmadan Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağını belirten Davutoğlu, “O dava sürerken, bu davanın esasından koparılıp bir basın özgürlüğü davası olarak yansıtılması, sürmekte olan bir davaya açık bir müdahaledir” diye konuştu.
“Kurumlar eleştiriye tabi tutulabilir”
Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine herkesin görüş belirtme ve gerektiğinde eleştirme hakkı bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, “Nasıl siyasiler eleştiriden azade değilse, aynı şekilde bütün kurumlar da aldıkları kararlar doğrultusunda eleştiriye tabi tutulabilirler. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifadelerini bu bağlamda değerlendirmek gerekir” dedi.
“Kurumların mutabık kaldığı bir düzenleme düşünülebilir”
Bireysel başvuru hakkını savunduklarını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Ama yetki aşımları söz konusu olacaksa bunun doğru tanımlanması için bazı ilkeler konması da aşikardır. Çünkü bir konuda verilen hak ihlali kararı, bakınız bütün yargı sürecini etkileyebiliyor. Öncelikle Anayasa Mahkemesinin, bunun bütün yargı süreçleri bittikten sonra kullanılan son hak olduğu temel ilkesini benimseyerek davranması, bu sorunları çözer. Gerekirse o bakımdan bütün kurumların üzerinde mutabık kaldığı bir düzenleme düşünülebilir.”
“İzin vermeyiz”
Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonların sürdüğü Diyarbakır’ın Sur ilçesinde “izinsiz yürüyüş” çağrısına ilişkin, şunları kaydetti:
“Bunların meselesi, herhangi bir şekilde ülkede huzur ve sükun olması değil, aksine teröristlerle işbirliği yaparak Türkiye’yi kaosa sürüklemek. İzin vermeyiz. Bir kez daha söylüyorum. Söylediğimizin ne kadar ciddi olduğunu herkes herhalde zamanla görüyor. Orada tek bir silahlı birey kalmayıncaya kadar gerekli çalışmalar yürütülecek.”