Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde saat 16.00’da başlayan toplantı yaklaşık 3 saat sürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde polislerimize yönelik son saldırı ve topraklarımızı hedef alan tacizler artık bardağı taşırmıştır.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’den ülkemize yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri, ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız.” açıklamasında bulundu.
“TÜRKİYE EN İYİ KRİZ YÖNETİMİ SERGİLEYEN ÜLKELERİN BAŞINDA”
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde 750 engelli öğretmen atamasının yapılacağını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle;
“Suriye’den ülkemize yönelik terör saldırısıyla ilgili artık tahammülümüz kalmamıştır. Ya oralarda etkin olan güçlerle ya da kendimiz bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve tacizler artık bardağı taşırmıştır.En kısa sürede bu sorunun çözümü için gereken adımları atacağız. İstanbul milletvekilimiz kadim dava ve yol arkadaşım İsmet Uçma’ya Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Sağlık alanında Covid-19 salgınındaki gelişmeleri, hasta, vefat sayıları, aşıdaki son duruma kadar tüm boyutlarıyla ele aldık. Türkiye gerek sağlık altyapı gücü gerek üretim ve tedarik süreçlerini devam ettirmesiyle dünyada en iyi kriz yönetimi sergileyen ülkelerin başında geliyor.
“MİLLETİMİZLE TAM BİR DAYANIŞMA İÇİNDE YOLUMUZA DEVAM ETTİK”
Ekonomide kontak kapatan ülkelerin sistemi yeniden işletmekte ne kadar zorlandıklarını görüyoruz. Biz üretim ve istihdamını kesintisiz şekilde sürdürürken maruz kaldığımız ithamları unutmadık. Gelişmiş ülkelerin çoğundaki sorunun mal veya ürün eksikliğinden ziyade yönetim zafiyetinden kaynaklandığı görülüyor. Biz şehir hastanelerini inşa ederek sağlık krizine güçlü bir altyapıyla girerek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin getirdiği hızlı karar alma ve etkin uygula sayesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. En büyük şükranı bu süreçte sabır ve inançla yanımızda yer alan milletimize sunuyorum. Diğer ülkelerin sağlık sorunlarının yanında biz milletimizle tam bir dayanışma içinde yolumuza devam ettik. Üretim ve istihdamın yanı sıra eğitimde de normalleşme adımlarını attık. Milli Eğitim Bakanlığı, mesleki teknik eğitim AR-GE merkezinde geliştirilen Covid-19 hızlı antijen test kiti üretim aşamasına geldik.
“ÖZEL SEKTÖRÜN ÇALIŞANLARINI KORUYACAĞINA İNANIYORUM”
750 engelli öğretmenimizin atamasının yapılacağını bu vesile ile duyurmak istiyorum. Sağlık tedbirlerine riayet etmeyi bir süre daha sürdürmek istiyoruz. Vatandaşlarımızı aşılarını bir an önce olmaya veya tamamlamaya davet ediyoruz. Üniversite öğrencilerimizden yüksek öğretim kurumlarındaki sosyal alanlarda ve toplu taşımada tedbirlere azami dikkat etmelerini diliyoruz. Dünya bu virüsten temizlenmeden iş bitti diyemeyiz. Sağlık sistemini ayakta tutma yanında ekonomi, eğitim, sosyal hayatta geldiğimiz olumlu seviyeyi korumak ve daha ileriye taşımak için buna mecburuz. Kontrolü elden kaçırmadan vatandaşlarımızın sağlığını koruyacak tedbirleri uygulayacağız. İhtiyatlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Dünyada enerji başta olmak üzere emtia ve gıda fiyatlarında fahiş yükselişlerin yaşanmasıyla ciddi bir kıtlıkla karşı karşıyadır. Fiyatlaması küresel düzeyde yapılan ürünlerdeki fahiş artışların içeriye sınırlı düzeyde yansıtarak vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu gösteriyoruz. Fiyat artışlarından dolayı sıkıntıya düşen çalışanlarımızı ve üreticilerimizi korumak için her türlü tedbiri alıyoruz. Kamu işçileri ve devlet memurlarında yaptığımız yüksek artışlar bunun ifadesidir. Özel sektörün de kendi çalışanları kendi çalışanları koruyacak ve koruyacak anlayışı ortaya koyacağına inanıyorum.
“TÜRKİYE EKONOMİK OLARAK HER GEÇEN GÜN DAHA DA GÜÇLENECEKTİR”
Yaşanan istisnai durumu yüksek kâr hırsıyla milletimizin mağduriyetine yol açan fırsatçıları yakından takip ediyoruz. Bizim önceliğimiz milletimizin huzuru, güvenliği, refahı ve geleceğidir. Ekonomide aldığımız her yeni güzel haber geleceğimize daha umutla bakmamızı sağlıyor. Ağustos ayı işsizlik rakamlarının işgücüne katılım oranı sürekli arttığı halde yatay bir seyir izlediği müşahede ediliyor. Birileri Türkiye’ye siyasi konularda yapamadığı diz çöktürme için saldırıyor olsa da kendi potansiyeli ve gücümüzün farkındayız. Tüm stratejilerimizi, imkanlarımızı bu doğrultuda sefer ettik. Hamdolsun adım adım neticesini almaya başladık. Türkiye ekonomik olarak her geçen gün çok daha güçlenecektir. Küçük bir kesimin güvenliği, refahı için asırlardır sömürülen, bölünen, parçalanan insanlar artık bu çarpık düzene isyan ediyor. Bu anlayışla Türkiye olarak Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Afrika’dan Güney Asya’ya kadar mazlum, mağdur, hakkın ve hakikatin yanında yer alıyoruz. Bu onurlu ve ilkeli tavrın bir bedeli var. Milletimizle birlikte bu bedeli ödemekten kaçmadık, kaçmayız.
“2023 VİZYONUMUZU YENİ ADIMLARLA TAHKİM ETTİĞİMİZ DÖNEME GİRDİK”
İnsanların bize sevgi ve umutla bakan gözlerinle bu güzel iklimin tezahürleriyle karşılaşıyoruz. 3.6 milyon Suriyeli ve toplamda 5 milyon yabancı uyruklu sığınmacı varlığını yük olarak görenler meseleye bu açıdan bakmalıdır. Ülkemize karşı kin ve düşmanlık dalgalarının çoğu zaman biz farkında olmadan kırılmasıyla dua ve şükran ifadelerinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Kimi çevrelerin bize olan husumetlerinin bitmeyeceği açıktır. Her köken, renk, inanç, meşrepten yüz milyonlarca insanın desteği ve duası arkamızda olduğu, istiklal ve istikbal aşkı bitmeyince Allah’ın izniyle kimse bu vatanı elimizden alamaz. Her alanda ülkemizi kalkındıracak, geliştirecek, güçlendirecek yatırım, politika, eser ve hizmetlerle hedeflerimize kararlı bir şekilde yürüyoruz. Artık hedeflerinin çoğuna ulaştığımız, menziline yaklaştığımız 2023 vizyonumuzu yeni ve adımlarla tahkim ettiğimiz döneme girdik. Özellikle 2053 vizyonumuz ve bu adımların en yakın en önemli projesi. Uzak bir tarih gibi görünse de devlet ve millet hayatı bakımından önümüzdeki 30 yıllık dönemin kısa bir süreyi ifade ettiğini biliyoruz. Gençlerimize emanet edeceğimiz 2053 vizyonumuz için somut hedeflerimizi yavaş yavaş netleştirmeye başladık.
“YEŞİL KALKINMA DEVRİMİ İLE ROL ÜSTLENMEYE KARARLIYIZ”
Bugün gelişmiş diye tabir edilen ülkeler insanlığın ortak mirası olan çevre ve tabii kaynakları hoyratça tüketmiştir. Dünya iklim gerçekliği ile karşı karşıyadır. Maalesef geçici duraklama iklim değişikliği sorununa çözüm olmaktan çok uzaktır. Bir süredir iklim değişikliğinin ağır sonuçlarını hafifletmeye yönelik çözüm yolları aranıyor. Paris İklim Anlaşması bu arayışların sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Adil sorumluluk üstlenme konusunda ayak direseler de neticeten iklim değişikliği herkesi ilgilendiriyor. Türkiye olarak Paris İklim Anlaşması’nı meclisimizin onayı ile birlikte yürürlüğe koyduk. Önümüzdeki haftalar İtalya ve İskoçya’da yapılacak zirvede ülkemizin yaklaşımlarını tüm taraflarla paylaşacağız. Yeşil Kalkınma Devrimi’ni krizin çözümünde öncü ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıyız. Hükümet olarak üzerimize düşenleri yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Rahmetli Cemil Meriç, samimiyet öyle bir dildir ki, onu kör de görür, sağır da duyar, diyor. Biz bugüne kadar milletimizin gönlünde karşılığı olmayan hiçbir uygulamayı hayata geçirmedik.
“ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI OLARAK DEĞİŞTİRİYORUZ”
Siyasi partilerden özel sektöre, sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesimden sürecin ülkemize külfetlerini, fırsatlarını değerlendirecek yaklaşımla yürüteceğimiz tarihi projeye destek vermelerini bekliyoruz. Bu meselenin tüm insanlığın ortak meselesi olduğu anlayışıyla herkesin bu sürecin içinde yer almasını temenni ediyoruz. İklim değişikliği ve göç konusunda hayata geçirmeyi kararlaştığımız yeni yapısal düzenlemelerin müjdesini milletimizle paylaşmak istiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın ismini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştiriyoruz. Bu bakanlığımıza bağlı olarak İklim Değişikliği Başkanlığı kuruyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığımıza bağlı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünü Çevre, Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlıyoruz. İçişleri Bakanlığımıza bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Göç İdaresi Başkanlığı haline dönüştürüyoruz. Böylece ülkemizin göç konusunda kapsamlı, etkin, hızlı hareket edebilmesi sağlayacak kurumsal kapasiteyi ulaşmayı hedefliyoruz. Ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
“YATIRIM YAPACAĞIMIZ ZAMANDA GEZİ VE ÇUKUR EYLEMLERİ HORTLATILDI”
Türkiye’nin sanayi devrimini kaçırmasının, bilgi ve teknoloji devriminin arkasında kalmasının sebebi Türkiye çeşitli dönemlerde farklı siyasi, ekonomik araçlar kullanarak bu süreçlerin dışına itilmiştir. Tek parti faşizmi, darbeler ve vesayet, terör bu araçlardan biridir. 1960 darbesinden beri bu gerçeği sayısız örneği ile görmek mümkündür. Büyük demokrasi ve kalkınma devriminin etkisini azaltmak, takvimleri geriye sarmak için bu oyunlar oynanmaya devam edilmiştir. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin geri kalmışlığını ortadan kaldıracak yatırımları yaptığımız bir dönemde Gezi ve çukur eylemlerini hortlattılar. Milletimizin desteği ile verdiğimiz mücadele sayesinde ülkemizi asırlık cenderelerden kurtardık. Terör örgütleriyle sınırların içinde yüzleşmek yerine tehditleri kaynağında tespit ve imha edecek yeni bir stratejiye geçtik.Terör hadiselerin yaşandığı şehirlerimizi hızla kalkındırdık. Kadın, genç, çocuk, işçi, işveren, ensafıyla her kesimden insanımızın sorunlarını çözecek, talep ve beklentilerine cevap verecek imkanlar sağladık. Askeri gücümüzü, savunma sanayimizi geliştirerek sınırlarımızı korumak ve sınır ötesi harekatları yapmak için ihtiyaç duyduğumuz mühimmat temininde dışa bağımlılıktan kurtardık.
“UYUŞTURUCU TRAFİĞİNE ÇOK CİDDİ DARBELER VURDUK”
Türkiye’yi istisnasız her köşesinde milletimizin istisnasız her ferdinin aynı demokratik ve ekonomik olarak müreffeh bir hale getirdik. Düne kadar teröristlerin kol gezdiği yaylalarda artık bal veren arı, otlayan hayvanların, piknik yapan vatandaşlarımızın, güzellikleri keşfeden turistlerin sesleri yankılanıyor. Turistlerin huzur kaçırdığı ovalarda üretim, tarım yapılıyor. Sanayi sitelerinde her gün fabrika binaları yükseliyor. Hamdolsun terör örgütünün yurt içindeki insan ve finans kaynaklarını bitirme noktasına geldik. Artık çocukları dağa giden anne ve babalarının yürek sızısı yerine çocuklarına kavuşan Diyarbakır annelerinin sevincini yaşıyoruz. İkna yoluyla bu yıl 153 terör örgütü mensubunun teslim olmasını sağladık. Son 5 yılda kazandığımız gençlerimizin sayısı 1000’i geride bıraktı. Artık hiç kimsenin bu ülkede milletimizin bir kesimin dertleri ve beklentileri üzerinden ayrımcılık siyaseti yapmasına izin vermeyeceğiz. Terörün en büyük finans kaynağı olan uyuşturucu ile mücadeleyi tarihimizin en ileri seviyesine getirdik. Avrupa’daki gelişmiş labaratuvarlarda üretilen sentetik uyuşturucuların Ortadoğu bölgesine naklinin lojistiğini PKK mensupları yürütmektedir. Sınırlarımızı sıkı sıkıya kontrol altına alarak uyuşturucu suçlarına cezalarını arttırarak bu trafiğe çok ciddi darbeler vurduk.
“BU YÜKÜ TEK BAŞIMIZA ÜSTLENMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Son dönemde göç yönetiminde yeni strateji ve uygulamaları devreye alıyoruz. Türkiye 10 yıldır onurlu ve ahlaklı şekilde sınırlarına gelen tüm mazlum ve mağdurlara kucak açmıştır. Dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeler artık bu tabloyu aynı esneklikle devam ettirebilmemize imkan sağlamamaktadır. Son beş yılda 2 milyon 350 bin kişiyi ülkemize giriş yapmadan sınırda engelledik. Sınırlarımız içinde yakaladığımız düzensiz göçmen 1 milyon 300 bini geçti. Bu göçmenlerin tamamına yakının hedefinin Türkiye’de kalmak değil Avrupa’ya oradan da başka yerlere geçmek olduğunun altını çizmemiz gerekir. Bu yükü tek başına üstlenmemiz mümkün değildir. Avrupa başta olmak üzere göçmenlerin hedefi ülkelerden daha gerçekçi sorumluluk üstlenmelerini bekliyoruz. Biz bir kısmının güvenli geri dönmelerini sağlamak bir kısmını ülkemize entegre etmekle çözeriz. Bu çerçevede uyum stratejilerimizi belirledik ve gereken adımları atmaya başladık. Göçe kaynaklık ülkelerden göçün hedefi olan ülkeleri olduğu kadar tüm tarafları kucaklayan bir program geliştirilmeden bu sürecin çözümü olmayacağını biliyoruz. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.”