Kuala Lumpur Konferans Merkezi’nde gerçekleştirilen Kuala Lumpur Zirvesi açılış oturumunda, konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sizlere Türkiye’deki 82 milyon kardeşinizin her birinin selam ve sevgilerini getirdim.” diye konuştu.
Malezya’nın öncülüğünde bu yıl ilk kez liderler düzeyinde yapılan Kuala Lumpur Zirvesi vesilesi ile bir arada olmaktan duyduğu heyecanı dile getiren Erdoğan, daveti ve misafirperverliği için Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed’e şükranlarını sundu.
“Zirvenin ümmetin vahdetine katkı sağlamasını diliyorum”
Zirveye iştirak eden tüm katılımcılara “Hoşgeldiniz” diyen Erdoğan, “Buradaki her bir kardeşimin tecrübesinin tespit ve eleştirilerinin şahsım ve Türkiye’deki kardeşleriniz için çok kıymetli olduğunu belirtmek istiyorum. Kuala Lumpur Zirvesi’nin aramızdaki dayanışmayı güçlendirerek ümmetin vahdetine katkı sağlamasını diliyorum.” şeklinde konuştu.
Bugün, sürdürülebilir kalkınma, güvenlik ve savunma, ticaret ve yatırım ile teknoloji ve internet başlıklarında iş birliği imkanlarını değerlendireceklerine işaret eden Erdoğan, “İslam düşmanlığından teröre, tefrikadan bölgemizi kasıp kavuran iç kavgalara, mezhep ve etnik temelli çatışmalara kadar birçok meselemizi özgürce konuşma fırsatı bulacağız. 1,7 milyarlık nüfusuyla dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslüman dünyanın durumunu, imkanlarını, kalkınma potansiyelini ve elbette bu potansiyelin harekete geçmesine engel olan hususları da ele alacağız. Daha güçlü, müreffeh ve ekonomik açıdan bağımsız bir İslam dünyası için fikirlerini bizimle paylaşan ve paylaşacak olan her bir kardeşime şimdiden şükranlarımı sunuyorum.” dedi.
“Tabi burada yüreğim yandığı için hemen her vesileyle altını çizdiğim bir hususu tekrar vurgulamakta fayda görüyorum.” ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İslam dünyasını belli aralıklarla aynı çatı altında buluşturan platformların en büyük sıkıntısı uygulama eksikliğidir. Şayet Filistin davasında halen hiçbir mesafe alamamışsak, kaynaklarımızın sömürülmesine mani olamıyorsak, mezhepçilik üzerinden coğrafyamızın lime lime edilmesine ‘dur’ diyemiyorsak sebebi budur. Yoksa İslam dünyası güçsüz değildir, zayıf değildir, çaresiz asla değildir. Müslümanların kaynak, nüfus ve coğrafi konum bakımından rakipleri ile arasında hiç bir fark yoktur. Hatta tüm bu alanlarda İslam dünyası diğer ülkelere kıyasla çok daha iyi bir durumdadır. Allah’ın bizlere bahşettiği onca imkana, petrole, nüfusa, doğal kaynağa rağmen hala Müslümanların önemli bölümü açlık, kıtlık, fakirlik ve cehaletle boğuşuyorsa hatayı önce kendimizde aramamız gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’de bizlere onlarca defa aklımızı kullanmamız emrediliyor. Kendi hatalarımız için başkalarını suçlamak kolaycılık olacaktır. Müslümanlar son 2 asırda ne çekmişse meseleleri ile yüzleşmek yerine kolaycılığa kaçtıkları için çekmiştir. Aldığımız kararları icraata dönüştürebildiğimiz ölçüde değişime de öncülük edeceğimize inanıyorum.”
Zirvenin bu açıdan da yeni bir çığır açmasını dilediğini vurgulayan Erdoğan, “Asya, Avrupa ve Afrika’nın merkezinde bir ülke olarak coğrafyamızda yaşanan hemen her hadiseden en fazla biz etkileniyoruz. Komşumuz Suriye’deki savaştan, zulümden ve terör örgütlerinin baskısından kaçan 3 milyon 700 bin kardeşimize sahip çıkıyoruz. Suriye’den gelenlerin yanısıra Irak’tan Afganistan’a kadar yüzbinlerce muhacire ensarlık yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Zirveye, Birleşmiş Milletler öncülüğünde ilk kez düzenlenen Küresel Mülteci Forumu’ndan geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cenevre’deki toplantıda hem Suriye’de hem de bölgemizde yaşanan insani dramlara dikkat çektim. Çıkar odaklı bakış açısı yerine insanı ve vicdanı merkeze alan bir anlayışla küresel sorunlara çözüm bulunması gerektiğini ifade ettim. Son yıllarda katıldığımız veya sorumluluk üstlendiğimiz tüm platformlarda insanların ve Müslümanların karşılaştığı sıkıntıları gündeme taşıyoruz.” dedi.
“İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformların güncellenmesi şarttır”
Dünya sisteminin adalet ve hakkaniyet eksenli yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu söylediklerini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“2. Dünya Savaşı’nın galipleri tarafından kendi çıkarlarını korumak gayesi ile kurulan 1,7 milyarlık İslam aleminin kaderini Güvenlik Konseyi Daimi üyesi 5 ülkenin keyfine bırakan sistem artık ömrünü tamamlamıştır. İslam ülkelerini bir araya getiren İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformların da etkinliğini artıracak şekilde güncellenmesi şarttır. 3 yıl boyunca yürüttüğümüz İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığımız sırasında bu konulara özel önem verdik. Sadece konuşmakla, sadece sorunlarımızı tespitle kalmadık, aldığımız kararların bizzat takibini yaparak fiiliyata geçmesi de sağlandı. İsrail yönetiminin hukuk tanımaz tacizleri karşısında Kudüs’ün ve Filistin’in onurunu korumak için mücadele ettik. Türkistan’dan Arakan’a, Yemen’den Libya’ya, Suriye’ye kadar her türlü hukuksuzluğa tepki gösterdik.”
“Bunların hiçbirisine boyun eğmedik”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuala Lumpur Konferans Merkezi’nde gerçekleştirilen Kuala Lumpur Zirvesi açılış oturumunda yaptığı konuşmada, İslam dünyasının potansiyelini harekete geçirecek, ticareti artıracak, ekonomik kalkınmayı hızlandıracak, teknoloji ve finans alanında iş birliğini güçlendirecek pek çok proje yürüttüklerini söyledi.
Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı tarihinde ilk defa üst düzey Kamu ve Özel Sektör Yatırım Konferansı ile Sosyal Gelişim Bakanları Konferansı’na ev sahipliği yaptıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ancak bu dönemde İslam dünyasının sessizliğinden, Müslümanların ataletinden, parçalanmışlığından beslenen çevreleri ise çok ciddi rahatsız ettik. Ülkemizi terörle sokak olaylarıyla dize getirmeye çalıştılar. Besleyip büyüklükleri FETÖ’cü taşeronları ile bizi yolunuzdan vazgeçirmek istediler. Uluslararası medyadaki kiralık kalemleri ile ülkemize ve şahsıma iftira attılar. Teröristlere onbinlerce tır ve uçak dolusu silah vererek, ülkemizi terör koridoruyla kuşatmaya kalktılar. İçerde ve dışarda Türkiye’yi susturmak, sesini kısmak için iftira, darbe, ekonomik terör dahil her türlü yolu denediler. Allah’a hamdolsun bunların hiçbirisine boyun eğmedik. eğmiyoruz, eğmeyeceğiz.”
Kendilerini susturmaya çalıştıkça ısrarla Filistin, Gazze, Arakan, Libya, Somali, Suriye dediklerini vurgulayan Erdoğan, “Onlar üzerimize geldikçe biz daha gür bir sesle ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz. Onlar bizi bölmeye, parçalamaya çalıştıkça kardeşliğimize çok daha sıkı bir şekilde sarılıyoruz. Terörü meşrulaştırma çabalarına inat hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Nasıl Müslüman katili DEAŞ’lı canilere Suriye’yi dar etmişsek, PKK/YPG’li teröristleri de tek tek işgal ettikleri yerlerden çıkarıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ekonomik bağımsızlığı tahkim edecek, milli paralarla ticaret gibi stratejik projelere ağırlık verdiklerine de işaret eden Erdoğan, “İnşallah bundan sonra da Müslümanlar kardeştir inancı ile mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
“Potansiyelin çok altında rakamlarla karşı karşıyayız”
Ticaretten siyasete, dış politikadan savunma sanayi ve teknolojiye kadar hemen her alanda potansiyellerinin çok altında rakamlarla karşı karşıya olduklarını vurgulayan Erdoğan, İslam ülkelerinin dünya ekonomisindeki toplam payının yüzde 10’u dahi bulmadığını anlattı.
En zengin İslam ülkesi ile en yoksulu arasındaki gelir farkının 200 katı aştığına dikkati çeken Erdoğan, “İslam ülkeleri küresel petrol rezervlerinin yüzde 59’una, doğalgaz rezervlerinin ise yüzde 58’ine sahiptir. Ancak buna rağmen 350 milyon kardeşimiz aşırı yoksulluk şartlarında hayatta kalma mücadelesi veriyor.” ifadelerini kullandı.
Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslümanların küresel sağlık harcamalarındaki payının sadece yüzde dört olduğunu belirten Erdoğan, dünya genelinde okuryazarlık oranı yüzde 82,5 iken bu oranın İslam dünyasında yüzde 70 civarında seyrettiğini, İslam ülkelerinin milli gelirlerinin yalnızca 3,7’sini eğitime ayrılırken diğer ülkelerin ortalama yüzde 4,8’ini tahsis ettiğini aktardı.
Şu an dünya genelinde yaşanan çatışmalarda ölenlerin yüzde 94’ünü Müslümanların oluşturduğunu, halihazırda dünyada satılan her 3 silahtan birinin Ortadoğu’ya gittiğini ifade eden Erdoğan, Müslümanların çoğu zaman basit sebeplerle birbirine kurşun sıkarken, kaynaklarını eğitim, sağlık, araştırma-geliştirme yerine silahlanmaya ayırırken zenginleşenlerin Batılı silah tüccarları olduğunu bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Az önce izledik yapay zekanın, kuantum bilgisayarlarının, robotik teknolojilerin konuşulduğu bir dönemde ne yazık ki biz enerjimizi iç kavgalarla heba ediyoruz. Yüz milyonlarca Müslüman’ın sorumluluğunu taşıyan liderler olarak hiçbirimizin bu tablodan mutmain olmadığını biliyorum. Ancak biz her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın olduğunu müjdeleyen bir dinin mensuplarıyız. Biz ‘Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikin’ buyuran Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam’ın ümmetiyiz. Ümitsizliğe kapılmak, yeise düşmek, karamsar olmak bize yakışmaz. Şartlar ne olursa olsun, ne kadar zor olursa olsun alemlerin Rabbi’nden ümit kesilmez. Zira her kriz beraberinde mutlaka fırsatları da getirir. Şayet biz bir olursak, beraber olursak, kardeş olursak, geçmiş yerine geleceğe odaklanırsak Allah’ın izniyle rahmet kapıları önümüzde açılacaktır. Unutmayalım ‘birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır’ emrine mütenasip şekilde saflarımızı daha da sıklaştırmalıyız. Sürekli sorunları konuşmak yerine bunlara deva olacak çözüm önerilerine yoğunlaşmalıyız. Potansiyelimizi harekete geçirecek, birbirimizin eksikliğini giderecek projelere ağırlık vermeliyiz.”
Savunma, enerji, ileri teknoloji, finans başta olmak üzere stratejik önemi haiz alanlarda iş birliğini daha da ilerletmeleri gerektiğini belirten Erdoğan, milli paralarla ticaretten yatırımlara, zekat müessesesinin ihyasından israfının önlenmesine, çevreden eğitime, sağlığa, turizme kadar kısa süre içerisinde atılabilecek pek çok adım olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah toplantımızın bundan sonraki bölümünde bu konulardaki somut önerilerimizi sizlerle paylaşacağız. Rabbim bizleri Kur’an-ı Kerim’in aydınlığından, Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ın kutlu yolundan ayırmasın diyorum.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının hayırlara vesile olmasını diledi ve ev sahipliği için Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed ve Malezya halkına teşekkür etti.