Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Ülkemizi risk grubundan uzaklaştırmakta kararlıyız. Salgın döneminde esnaf, sanatkâr, çiftçi, sanayi, ihracaatçıya her kesimi verdiğimiz destekle ayakta tuttuk. Devletimizin tüm imkanlarını milletimizin emrine vermiş bulunuyoruz. İçinden geçtiğimiz olağanüstü dönemin sıkıntılarını en aza indirmeye çalıştık. Faaliyetlerine ara veren işletmeler peyderpey yeniden çalışmaya başladı.
Milletimize ve özellikle reel sektöre verdiğimiz destekleri önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Önümüzdeki günlerde devreye alacağımız bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yarın 926 devlet koruması altında gencimiz 274 şehit ve gazi yakınımız kura ile kamu kuruluşlarına yerleştirilecek. Sonuçlar Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın web sayfamızda açıklanacaktır.
Sosyal koruma kalkanı adı altında hanelere 6 milyar liranın üzerinde nakti yardım yaptık. Bunun yanında kısa çalışma ödeneği, nakdi ücret desteği, işsizlik ödeneğinde 18 milyar liraya yakın kaynağını milletimizin hizmetine sunduk.
Kası çalışma ödeneğini bir ay daha uzatıyoruz. Nakdi ücret desteği ve iş fesih sınırlaması 1 ay daha devam edecektir.
Sürekli kişisel gelişim temalı bir proje çağrısına çıkıyoruz. STK’ları hedef alan 35 milyon lira bütçeli bu çağrılar iletişim, spor, kültür ve sanat faaliyetlerine kadar 8 ayrı başlıkta toplanmıştır.
Son dönemde koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden biri de komşumuz Irak. Irak’ta yaşayan Türkmenler başta olmak üzere Iraklı kardeşlerimize yardım paketini yarın yola çıkarıyoruz.
Böylece Türkiye bu tavrıyla bir kez daha komşu, dost ve kardeşlerinin yanında olduğunu göstermiş olacaktır. Sadece bizim salgınla mücadeleyi başarıya ulaştırmamız yetmiyor. Yakın çevremizden başlayarak güçlü sosyal, ekonomik, ticari ilişkilerimizin olduğu ülkelerin de aynı başarıyı yakalaması gerekiyor.
Avrupa coğrafyasında salgın önemli ölçüde kontrol altına alınmış gözüküyor, güney, kuzey Amerika’da ve Asya’da salgın tüm hızıyla sürüyor. Dünya bu salgın karşısında tarihi bir imtihan veriyor. Salgının sürmesi ülke olarak önümüzü görmemizi de zorlaştırıyor.
Sağlık alanındaki altyapımızın ve genel sağlık sigortası sistemimizin gücü zaten tartışılmazdır. En zor şartlarda dahi pekçok sektörde çarkları döndürmeye devam ettirmemiz üretim gücümüzü de dünyaya ispatlamıştır. Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldıkları her konuda Türkiye kendi kendine yeterli olmasının ötesinde tüm dostları için ümit kapısı haline geldi.
Özellikle önümüzde potansiyelimizi en üst düzey kullanabileceğimiz hedeflerimize hızla ilerleyeceğimiz bir yol olduğuna inanıyorum. Halkımızından tek isteğimiz bu süreçte kurallara uyarak işlerine, üretimlerine, ülkelerine sahip çıkarak bize destek olmasıdır.
Sorumlu ve gayretli tavırlarıyla Türkiye’nin büyüme, kalkınma, güçlenme katkısı sağlayan her bir vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye potansiyeli kadar maruz kaldığı saldırıların büyüklüğü de maruf bir ülkedir. Atılım günlerimizde bu gerçek çok daha bariz bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Milli gelirimizi trilyon dolar sınırına getirdiğimiz 2013 yılından başlayarak demokrasimize ve kalkınmamıza yapılan her saldırı aynı stratejinin parçasıydı. Amaç Türkiye’nin önüne çökmek, milletimizi bölmek, devletimizi zayıflatmaktı. Hamdolsun Allah’ın yardımı milletimizin dirayeti sayesinde bunu başaramadılar. Ama saldırmaktan da hiç vaz geçmediler. Sokakları karıştıramayınca yargı emniyet darbesiyle devleti içeriden çökertmeye çalıştılar.
Ordu içindeki hainleri harekete geçirip darbeye kalkıştılar. Milletimiz destansı bir şekilde darbe girişimlerini boşa çıkarınca ekonomimize tuzak kurdular. Aldığımız tedbirlerle bu tuzağı da bozduk. Asılsız haber ve provokasyonlarla halkı kışkırtmaya çalıştılar.
Ülke ve millet düşmanlarına fırsat vermedik. 15 Temmuz gecesi milletimiz tarafından kurulan Cumhur İttifakı Türkiye’nin kritik döneminde halkımızın sesi, sağduyusu ve vicdanı olarak tarihi görevler ifa etmiştir. Cumhur İttifakı ortağımız MHP ve sayın Devlet Bahçeli’ye bu vesile ile bir daha şükranlarımı sunuyorum.
Ülkemizin hangi meselesini çözmek için harekete geçsek karşımızda aynı kesimleri buluyoruz. Yapıcı her türlü eleştiriye açık olduğumuzu söylememize rağmen toptancı reddiye ve düşmanlık duvarıyla karşılaşıyoruz.
Demokrasiye aykırı, hakkaniyete aykırı, dünyadaki örneklerine aykırı, milletimizin beklentilerine aykırı uygulamaların adı siyasette hak arayışı değildir. Köşeleri tutmuş, menfaatperestliklerini ideolojik söylemlerin arkasına gizleyenlerin ülkenin önünü tıkamasına daha fazla göz yummayacağız.
Bu tartışmaların son örneklerinden birini meslek örgütleri özellikle barolarla ilgili yapmayı planladığımız reform konusunda yaşıyoruz. Barolar başta olmak üzere meslek örgütlerinin sağlıksız yapıları, temsilde adalet başta olmak üzere faşizan yönetim yapıları sorunlar yaratıyor. Bizim hukuki düzenlemeyi yapmak yasama olarak meclisin asli görevi. Temsil düzeyi yüksek bir baro yapısı oluşturmakta kararlıyız. Çoklu baro yönetimi üzerinde duruyoruz.
Milletvekili arkadaşlarımız kanun teklifini yarın sabah veriyorlar. İnşallah bu düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğiz. Milletimiz bizden eksikleri tamamlamamızı, yanlışları düzeltmemizi bekliyor. Sorumluluğumuzun vicdanımıza, ülkemize ve milletimize karşı olduğunu gayet iyi biliyoruz. Attığımız her adımda milletimizin beklentilerini, ilgili tarafların görüşlerini, fayda maliyet analizini göz önünde bulunduruyoruz.
Kendimize göre doğru kabul ettiğimiz kimi hususlarda farklı, haklı değerlendirmeler gördüğümüzde hiç yüksünmeden düzeltme yoluna da gidiyoruz. Ülkenin ve milletin hayrına yürüttüğümüz çalışmalara katkı vermeyenlere sadece gölge etmeyin başka ihsan istemez diyoruz.
Hiçbir engelin, tuzağın, oyunun bizi yolumuzdan alı koymasına izin vermeyeceğiz. Şu kritik dönemi en iyi şekilde değerlendirmek için durmadan, duraksamadan reformları hayata geçirmeye devam edeceğiz.
Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşana kadar mücadeleyi bırakmayacağız. Birileri yine sinsice milli ve manevi değerlerimize saldırıyor. İnsanlık tarihi boyunca hep lanetlenmiş sapkınlıkları normalleştirerek, genç dimağları zehirlemenin peşindeler. İnancımıza ve kültürümüze aykırı bu tür marjinal akımları destekleyenler bizim gözümüzde aynı sapkınlığın ortaklarıdır.
Halkın lanetlediği hiçbir yanlışın bu ülkede kök salma ihtimali yoktur. Türkiye milli ve manevi yapısını hedef alan saldırılara karşı da mücadele edecek güce de sahiptir.
Rabbimden milletimizi ve ülkemizi bu tür sapkınların yol açacağı beşeri felaketlerden korumasını niyaz ediyorum.
Sağlık insanın kaybettikten sonra kıymetini bildiğini nimetler arasındadır. Bunun için salgın döneminde sağlık konusunda en küçük rehavete rıza göstermeyeceğiz. İnsanların hayatlarını sürdürebilmeleri için çalışmaları, üretmeleri, kazanmaları gerektiği gerçeğini asla gözden ırak tutmayacağız.
Şimdi de ekonomi, üretim, istihdam odaklı anlayışla hareket ediyoruz. Milletimiz işletmelerin faaliyetlerini ara vermesinden, sokağa çıkma sınırlamasına kadar üzerine düşen tüm fedakarlığı yapmıştır. Kimi istisnalara rağmen çoğunluğun kurallara riayet ettiğini görüyoruz.
Yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,5’luk büyüme performansı ekonomimizin potansiyeli ve gücünün en büyük ispatıdır. Mayıs ayında başlayan normalleşme takviminin Haziran ayında büyük ölçüde tamamladık. Haziran ayıyla ilgili öncü veriler ekonominin çok ciddi toparlanma sürecinde olduğunu gösteriyor.
Tüketici güven endeksi son 14 ayın zirvesine çıktı. Ekonomik güvaen endeksi neyse Mayıs ayına göre yüzde 19 gibi büyük bir sıçrama yaşadı. Ekonomik performansın göstergelerinden biri olan OSB’deki elektrik kullanımı bu ay yüzde 26 arttı. Yurtdışından da sevindirici haberler geliyor. Türk ürünlerine talepteki artış gözle görünür bir hal aldı. İhracatımız yüzde 25 artış gösterdi.