Ercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle çocukların sosyal medyada tanıştığı ve oyun arkadaşlığı kurduğu kişilerden zarar görebileceğini belirtti.
Son yıllarda bu tür mecralarda yanlış yönlendirilen çocuklarda intihar vakalarının artığını ifade eden Ercan, sosyal medyanın toplumu samimiyetten uzaklaştırdığını söyledi.
Sosyal medyanın çocukları şiddete yönlendirdiğini aktaran Ercan, şunları kaydetti:
“Çocuk sosyal medyada oynadığı oyunda gördüklerini, öğrendiklerini gerçek hayata taşımak isteyebiliyor. Oyun hastalıkları ve sosyal medya bağımlılığına yönelik hastalıklar özellikle genç yaşlarda başlıyor. Dünyada oyunlara bağlı ölüm vakalarını günümüzde görüyoruz. Japonya’da oyuna hapis kalıp saatlerce oturduğu yerden kalkmıyor çocuk. 50 saat bir oyunun içerisinde ne tuvalete gidiyor ne yemek yiyor. Daha sona ölüsü bulunuyor çocukların. Alilere tavsiyemiz çocuklara sosyal medyayı doğru kullanmayı öğretmeli. Eskiden çocuklar ‘ödevim var diye’ giriyordu internete şimdi sosyal medya hesabı var diye gidiyor. Arka tarafta sahte hesaplarla anne, babadan gizli şeyler yapılıyor.”
Sosyal medyadaki oyunların şiddeti normalleştirdiği görüşünü ifade eden Ercan, “Oradaki gördüğü kana alışıyor çocuk, devletin araçlarını gasbetmeyi oyun sanıyor.” diye konuştu.
Ercan, bu tür olaylarda yer alan çocukların sosyal medya yönlendirmesiyle geleceklerinin de karardığını vurguladı.
“Toplumu yavaş yavaş kültüründen de uzaklaştırıyor”
Kullanılmaya başladığından bu güne çeşitli faktörler nedeniyle bu tür mecraların amacından saptırıldığını belirten Ercan, “Bugünün çocukları eski dünyanın kadim bilgilerini bilmiyor. Tarihi bilgiler sosyal medyayla bugüne taşınamıyor. Çocuklar küçük yaştan itibaren günlük yaşamaya alıştırılıyor. Dijitale günlük yaşamdaki her şey aktarılamıyor. Örneğin Anadolu’da, ‘şekerli su iç karın ağrın geçer’ derler, bu bir kadim bilgidir. Günümüzdeki çocuklar için her şey Google’den ibaret. İnternette arama motorunda bu bilgi yoksa çocuk bilgiye inanmıyor.” şeklinde konuştu.
Çocuklarının sosyal medya nedeniyle yazarlardan ve kütüphane kaynaklarından yararlanamadığını anlatan Ercan, “Çocukların geçmiş kadim gelenekten beslenmemesi sıkıntı oluşturuyor. Cemil Meriç, Sezai Karakoç okumuyorlar, Nazım Hikmet’i, Necip Fazıl Kısakürek’i bilmiyorlar. Bu durum toplumu yavaş yavaş kültüründen de uzaklaştırıyor.” dedi.