Çin Merkez Bankası’nın geçen hafta para birimi yuanı ABD doları karşısında devalüe etmesine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Ergezen, piyasalara büyük sürpriz yapan Çin Merkez Bankası’nın, para birimini önce yüzde 1,9, sonra yüzde 1,6 ve son olarak da yüzde 1,1 düşürdüğünü anımsattı.
Ergezen, böylece sadece bir hafta içerisinde yuanın dolar karşısında yüzde 4,6 değer kaybettiğini vurgulayarak, “Çin daha önce 1994 yılında yeni döviz kuru uygulamasına geçerken yüzde 33 devalüasyon yapmıştı. Geçen hafta Çin’de yapılan devalüasyonlar, o zamandan bu yana karşılaşılan en büyük değer kaybı oldu” ifadelerini kullandı.
Çin’deki devalüasyon sonrasında buğday fiyatı iki günde yüzde 6 düşerken, mısır fiyatının da yüzde 8 değer kaybettiğini aktaran Ergezen, Brent petrol fiyatının 48 dolar seviyelerine indiğini ve altının da değer kaybeden bir diğer emtia olduğunu dile getirdi.
Ergezen, Çin ekonomisinin zayıflamaya başlamasıyla zaten emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü trendin bozulduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
“ABD Merkez Bankası’nın (Fed) parasal genişlemeyi bitirmesi ve faizleri artıracağı endişesi ise satış baskısının artmasına yol açıyordu. Çin’deki devalüasyon ile birlikte tedirginlik üst seviyeye çıktı. Bu endişelerin yanında ise emtia fiyatlarındaki düşüş tüketicileri sevindiriyor çünkü azalan fiyatlar nedeniyle, tüketicilerin gıda harcamaları düşüyor. Üreticiler ise azalan talep ve karlar ile karşı karşıyalar. Hatta şeker gibi bazı emtialarda üretim maliyetlerinin altında üretim yapan üreticiler var. Fakat fiyatı düşen emtialar, asıl durgunluk ile baş etmeye kalkan ülkeler için de bir tehdit oluyor.”
“Çin’de faiz başarısız oldu, devalüasyon geldi”
Zafer Ergezen, dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’in, bir süreden beri yavaşlayan ekonomisini yeniden canlandırmak için mücadele ettiğini belirterek, “Çin’de yılın ikinci çeyreğindeki büyüme oranı yüzde 7 olarak açıklanmıştı. Ekonomiyi canlandırmak amacıyla Çin Merkez Bankası, kasım ayından bu yana faiz oranlarında düşüşe gidiyordu. Fakat gelinen son noktada, yüksek kur nedeniyle ihracat üzerinde baskı oluştuğu sonucuna varıldığı anlaşılıyor. Çin’de faiz başarısız oldu, devalüasyon geldi” diye konuştu.
Ergezen, Çin’in ihracatının, temmuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,3 düştüğünü kaydederek, Çin’in, devalüasyona giderek ihracatını yeniden artırmayı ve böylece ekonomik büyümesini canlandırmayı hedeflediğini dile getirdi.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin böyle bir karar alınca doğal olarak bütün dünya piyasalarını doğrudan etkilediğini aktaran Ergezen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın ikinci büyük ekonomisinin devalüasyona gitmesi, diğer ülke para birimlerini de yeniden baskı altına alıyor. Yani Çin, kur savaşı için tetiği çekti. Önümüzdeki günlerde kur savaşları, yeniden gündemin en çok konuşulan konulardan biri olacaktır. Özellikle durgunluk ile mücadele eden Japonya, bundan olumsuz etkileniyor. Çin ile ticareti yüksek olan ülkeler de bu durumdan olumsuz etkilenecek. Ayrıca zayıflayan yuan nedeniyle küresel talebin azalması da olasılıklardan biri. Böyle bir durumda Fed, faizleri artırma planını bile bozabilir. Çünkü artık ABD’nin açıklarını cari fazlası ile finanse eden bir Çin var. Çin talebinin azalması, ABD’yi de doğrudan etkiliyor. Kısaca Çin talebinin azalması demek, neredeyse küresel talebin azalması ile eşdeğer hale geldi.”
“Çin’deki devalüasyon, emtialara darbe vurdu”
Vadeli İşlem ve Emtia Piyasaları Uzmanı Ergezen, Çin’deki devalüasyonla birlikte dünya borsalarında satışlar görüldüğünü anımsatarak, asıl etkinin ise emtia fiyatlarında yaşandığının altını çizdi.
Çin’in, dünyanın en büyük emtia tüketicisi olduğuna işaret eden Ergezen, “Dünya demir cevheri talebinin ise yüzde 60’dan fazlası Çin tarafından sağlanıyor. Çin, dünya ham çelik üretiminin yüzde 48’ini gerçekleştiriyor. Dünya pik demiri ithalatının da yüzde 62’si Çin tarafından yapılmakta. En büyük tüketicisi olması yanında, ciddi emtia stokları da bulunduruyor. Çin, dünya buğday stoklarının yüzde 40’ını, mısır stoklarının ise yüzde 46’sını elinde bulunduruyor. Bu nedenle yavaşlayan Çin ekonomisi, emtialar üzerindeki satış baskısını artırmıştı. Yuandaki değer kaybı, talep endişelerinin daha da artmasına yol açtı” bilgisini verdi.
Ergezen, küresel emtia fiyatlarının azalmasıyla birlikte, Türkiye’de enflasyon üzerindeki baskısının da bir miktar azalmasının beklendiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Daha önce belirttiğim gibi, Çin ekonomisinin yavaşlaması, emtia fiyatlarını düşürüyor. Devalüasyon da buna daha fazla katkıda bulunabilir. Zaten Türkiye’de temmuz ayında gıda harcamaları aylık bazda yüzde 0,79 azalmıştı. Bu düşüş eğilimin ağustos ayında da devam etmesi bekleniyor. Ağustosta gıda enflasyonu yine düşüş gösterecek. Türkiye’de sıcak ve kurak hava nedeniyle emtia fiyatları, küresel fiyatlara göre yüksek kalmıştı. Fakat bu sene üretimin yeniden artış göstermesiyle birlikte fiyatların da gerilemeye başladığı görülüyor. Buna ilaveten Çin’deki devalüasyona küresel talebin azalacağı beklentisi de eklendiğinde, Türkiye’de gıda harcamalarındaki düşüşün önümüzdeki aylarda da devam etmesi yüksek olasılık olarak görülüyor.”