Pandemi süreciyle birlikte hastanelerin acil servisleri koronavirüsle mücadelede ilk aşamayı oluşturuyor. Bazı vatandaşlar koronavirüse yakalanma korkusuyla acil servisleri kullanmaktan kaçınıyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa- Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seda Özkan, “Pandemiden önce acil servis yoğunluğu çok fazlaydı. Acil servis kalabalığı özellikle ülkemizde çok fazla. Tüm anabilim dalları içerisinde en fazla poliklinik sayısı acil servislerde oluyordu. Pandemi girdiği zaman insanlarda bir korku oluştu. Özellikle geçen sene Mart, Nisan ve Mayıs aylarında hasta sayımız bizim normalde 300-350 civarındayken gelen hasta sayısı 100-150’ye düştü. Yüzde 50 hatta bazı yerlerde yüzde 50’den daha fazla azalma görüldü. Bunun da nedeni insanlarda bir korku oluştu, ‘Acil servise ya da hastaneye gidersem herhangi bir koronavirüsle karşılaşabilir miyim, bana bulaşma olabilir mi’ diye. İnsanlar ciddi şikayetleri bile olsa acil servisi kullanmaktan kaçındılar diye konuştu.
“EVDE ANİ ÖLÜMLER ARTIYOR”
Acil servislere ciddi şikayetleri olan hastaların çekinmeden başvurmaları gerektiğini belirten Doç. Dr. Seda Özkan, “Ciddi göğüs ağrısı şikayeti olanlar, şiddetli baş ağrısı ya da felçli hastalar dahil acil servise gelmekten çekiniyorlar. Göğüs ağrısı olan hasta kalp krizi geçiriyor olabilir. Kalp krizi geçiren hastada ani ölümler oluyor, evde ani ölümler artıyor. Kalp krizini hafif geçirmiş olsa bile daha sonra ciddi kalp yetmezliği bulgularıyla hastalar bize gelebiliyor. Ciddi şikayeti olanlar evde beklememeli. Göğüs ağrısı olan, bilinç değişikliği olan, vücudunun bir tarafında tutmamazlık olan, pıhtı olayı, bacaklarında şişlik olan ciddi ağrıları olan hastalar hiç çekinmeden acil servislere gelebilirler. Hastanenin diğer polikliniklerini kullanabilirler. Ciddi şikayetleri olan hastaların zaman kaybetmeden ya kendileri ya da 112’yi arayarak acil servislere başvurmalarını öneriyorum” dedi.
“PANDEMİ BAŞLAR BAŞLAMAZ TEDBİRLERİMİZİ ALMAYA BAŞLAMIŞTIK”
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Servisinde alınan önlemlerle ilgili olarak da Doç. Dr. Seda Özkan, şunları söyledi: “Biz pandemi başlar başlamaz bilim kurulumuzun önerilerine de uyarak tedbirlerimizi almaya başlamıştık. Öncelikle hastanemizde pandemi polikliniği kuruldu. Biz acil servisimizi iki kısma ayırdık. Bir normal hastaların değerlendirildiği bölümümüz var bir de koronalı hastalara baktığımız ayrı bir yer oluşturduk. Acil servisimiz iki katlı ve bir ayrı yoldan koronalı hastaları direkt ikinci kata aldık. Tüm muayenelerini orada değerlendirdikten sonra yatması gereken hastaları yatırdık, yatması gerekmeyen hastayı ilaçla tedavi edip evine gönderdik. Diğer hastalarda bir aksama olmadı çünkü onların bulunduğu ortama koronalı hastaları almadık. O yüzden izole bir şekilde diğer gelen hastalara da bakımımızı vermeye çalıştık. Bu süreçte herhangi bir hastada korkulan olmadı. Hasta burada yatarken ‘bana kovid bulaştı’ ya da ‘korona oldum’ şeklinde bir olayla karşılaşmadık.”
“MAKSİMUM DÜZEYDE KORUMA ÖNLEMLERİ ALMIŞ BULUNUYORUZ”
Bulaş riskinin dışarıda daha fazla olduğunu belirten Doç. Dr. Seda Özkan, “Hastanelerde ya da acil servislerde biz maksimum düzeyde bir koruma önlemlerimizi almış bulunuyoruz. Herkes maskeli, havalandırmamız ona göre, hasta ayrımı da yapıyoruz. Tüm bunlar dikkate alındığında bulaş riski dışarıya göre çok düşük. En çok bulaş riskinin yüksek olduğunu düşündüğüm yerler toplu ve kapalı alanlar. Kapalı ve kişi sayısı fazlaysa orada bulaş çok fazla. Toplu araçlar, toplu taşımalar şu anda kapalı ama toplu kahvehane ve restoranlar, bulaş riski çok fazla. Kapalı ortamlarda mümkün olduğunca az kişi bulunmasını ben öneririm. İnsanlara kapalı ortamlarda çok sayıda insanla bir arada olmamalarını öneririm” dedi.
DHA