Bazı kemirgen türlerinde daha yüksek bir tümör tehlikesi, DNA veya doku hasarı ve vücut ağırlığı düşüşü görülürken, diğerlerinde belirgin bir hastalık etkisi görülmedi. İnsan sağlığı için ise belirgin bir yansıma bulunmadı.
10 yıllık çalışmaya katılan kıdemli bilim insanı John Bucher, geçtiğimiz Cuma günü gazetecilerle yaptığı bir konferans görüşmesinde sonuçları yorumladı ve bu yorumlarda dikkatli davrandı.
Bulguların tutarsız kalıpta olması ve deneklerin insan yerine fare ve sıçanlar olması ve yüksek radyasyon seviyesi kullanıldığı göz önüne alındığında, söz konusu verilerden insan sağlığı hakkında olası etkiler çıkaramayacağını söyledi.
“Bu noktada, sonuçlar hakkında bulgulara çok büyük derecede bir güven yerleştirecek kadar şey anlamadığımızı düşünüyoruz” dedi.
“Cep telefonu kullanma şeklimi değiştirmedim, hayır” diye de ekledi Bucher.
ABD Ulusal Zehirbilim Programı tarafından yürütülen çalışmada 3.000 test hayvanı yer aldı. Bu çalışmanın, bu gibi bir radyasyonun fareler ve sıçanların sağlığı üzerindeki etkilerine dair yapılan en kapsamlı değerlendirme olduğuna inanılıyor.
Kamuoyunun yorumu ve hakem denetimi için geçtiğimiz Cuma günü taslak bir rapor yayınlandı. İlave bir uzman incelemesi ise 26-28 Mart tarihlerinde yapılacak. Bu arada, eleştirmenler sonuçların bazılarının istatistiksel gürültü olup olmayabileceğini inceleyecekler.Cep telefonu radyasyonunun insan sağlığı üzerindeki etkisi, yıllardır ateşli bir şekilde tartışılıyor. ABD Federal İletişim Kurulu, 2010 yılında müşterilere düşük radyasyon yayımlı telefonları satın alma konusunda uzun süredir yaptığı tavsiyeyi bıraktığı için topa tutulmuştu.
2015 yılında Kaliforniya, Berkeley’deki belediye meclisi, satıcıların cihazları vücutlarına çok yakın taşımanın tehlikesine dair müşterileri bilgilendirmeye yönelten bir bildirim yönetmeliğini onaylamıştı.
Kablosuz cihaz endüstrisini temsil eden CTIA, bu uyarıların “yeterli bilgi sahibi olmamaktan” konulduğunu ve perakendecilerin anayasal haklarını ihlal ettiğini söylediği için mahkemeye verilmişti.
Yeni çalışmadaki en güçlü bulgu, erkek sıçanların kalplerini çevreleyen sinirlerde tümörler oluşmasıyla ilgili. Ancak bu durum dişi sıçanlarda veya erkek ve dişi farelerde görülmedi. Araştırmacılar ayrıca, erkek ve dişi sıçanların kalp dokusunda hasar artışı gördüler.
Bucher’ın söylediğine göre eğer doğrulanırsa, söz konusu sonuçlar bu türden radyasyonun “zayıf” bir kanserojen olabileceğini öne sürüyor izlenimini verecek.
Erkek sıçanlardaki tümörler, kötü huylu schwannomlardı. Uluslararası Kanser Araştırması Kurumu, insanlarda beynin yakınındaki olası schwannoma tehlikesini artırdığını gösteren sınırlı araştırmalara dayalı olarak, radyo frekans alanlarını “insanlar için muhtemel kanserojen” şeklinde listeliyor.
Bu yeni NIH çalışması, sıçan ve farelerde vücudun diğer bölümlerinde (beyin, prostat, karaciğer ve pankreas) tümör oluştuğunu gösterdi ancak bilim insanları, bunların radyasyon ile ilişkili olup olmadığının belirsiz olduğunu söylüyorlar.
Deneyde sıçanlar ve fareler özel odalara yerleştirildi ve 2G ile 3G telefonların taklit edildiği radyasyon seviyelerine günde dokuz saat boyunca maruz bırakıldı. Bunlar, çalışmanın başlatıldığı zaman standarttı.
Bucher, çalışmada kullanılan en düşük seviyelerin bile, sık sık cep telefonu kullanan birinin maruz kalacağı en yüksek seviyeden çok daha yüksek olduklarını vurguladı.
Birleşik Devletler geçtiğimiz yıllarda 4G, 4G-LTE ve 5G şebekelerine geçiş yapsa da, 2G ve 3G frekansları hâlâ ses çağrılarında ve mesajlaşmada kullanılıyor.
Çalışmada kansere ek olarak, cep telefonlarının sıcaklığından kaynaklanan doku hasarı, DNA hasarı ve vücut ağırlığındaki değişim bulguları gibi sağlık etkilerine de bakıldı.
Araştırmacılar bazı doku hasarları ve DNA sorunları bulduklarını ancak “bunların biyolojik önemleri üzerine yorum yapacak kadar şey anlamadıklarını” söylediler.
Örneğin Bucher, “bu hayvanlardaki beyin dokularında gerçekleşen hasar kalıpları, özellikle tümör sonuçlarıyla tutarlı durumda değildi.”
Araştırmacılar vücut ağırlığı konusunda ise, hamilelik ve emzirme esnasında yüksek seviyelerde radyasyona maruz kaldıkları zaman, yeni doğan sıçanlarda ve annelerinde değişiklik meydana geldiğini gördüler.
Araştırmacılar çalışmanın, bu durumun bebekler üzerinde doğrudan bir etki olup olmadığını veya annelerin yavrularına bakma şeklini etkileyip etkilemediğini açıklığa kavuşturmak üzere tasarlanmadığını söylediler.
“Gerçekten hiçbir fikrimiz yok” diyor Bucher. Diğer taraftan, bebeklerin büyüdüğünde normal boyuta ulaştıklarını da ekledi.
Bazı sağlık ve çevre grupları, bu bulguları hemen cep telefonlarının tehlikesi şeklinde kabullendi.
Örneğin kıdemli bir bilim danışmanı, ABD Çevre Çalışma Grubu’ndan Olga Naidenko, bir basın bülteninde bu çalışmanın “karar verici mecralar için tehlikeye dikkat çekmesi ve bütün Amerikalılar için farkındalık oluşturması gerektiğini” söyledi.
Amerikan Kanser Derneği’nden Otis W. Brawley, bir blog gönderisinde daha fazla güvence vererek şöyle yazdı: “Bu taslak raporlar mutlaka birçok endişe oluşturacaktır, ancak gerçekte bunlar, insanlara söylediklerimi değiştirmeyecek: Cep telefonları ile kanser arasındaki bir bağlantıya dair bulunan kanıtlar zayıftır ve şimdiye kadar insanlarda daha yüksek bir kanser tehlikesi görmedik.”
Bu çalışmanın yapılması talimatını veren ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), bir açıklama yayınlayarak şunları ifade etti: “çalışmada, fare veya sıçanların bütün vücutlarıyla maruz kaldığı radyo frekans enerjisinin aslında bu hayvanlarda kansere sebep olduğunu söyleyen bulgular, çoğunlukla belirsiz ve iki anlamlı halde.”
FDA’nın Radyolojik Sağlık ve Cihaz Merkezi müdürü Jeffrey Shuren, çalışmada olağandışı bulgular olduğunu ve kendi takımının bunları değerlendirmeye devam ettiğini söyledi ancak, mevcut olan tüm bilimsel bulgulara dayalı olarak, kurumun, insan sağlığında cep telefonu radyasyonundan kaynaklanan olumsuz etkiler bulunduğuna inanmadığını vurguladı.
“Yetişkinlerin çok büyük bölümünün günlük olarak sık sık cep telefonu kullanmasına rağmen, beyin tümörleri gibi olaylarda bir artış yaşandığını görmedik” dedi. “Bu mevcut bilgiye dayalı olarak, kamu sağlığını korumaya yönelik olan şu anki cep telefonu güvenlik sınırlarının makul olduğuna inanıyoruz.”