Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Atina’da yayımlanan haftalık To Vima gazetesine verdiği mülakatta gündemi değerlendirdi.
Türkiye’nin başından beri bölgedeki sorunların çözümü için bir diyalog politikası benimsediğini ancak Akdeniz’de sahili bulunan ülkelerin çoğunun bu çağrıları görmezden gelerek tek taraflı hareketlerde bulunduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Libya ile imzaladığımız muhtıranın uluslararası hukuka uygun olduğuna ve deniz sınırlandırmasına ilişkin temel ilkelere saygı gösterdiğine inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin, “Libya’daki tek meşru temsilci” olarak kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzaladığı mutabakatı hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Libya 2018’de İtalya, 2019’da ABD, 2018 ve 2019’da AB, 2019’da da Nijer ile benzer mutabakat muhtıraları imzalamışken Türkiye ile imzaladığı mutabakatın neden yasa dışı olduğunu anlatabilir misiniz? Libya kanunlarına göre anlaşmanın geçerlilik kazanması için UMH Başkanlık Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor ki bu süreç tamamlandı. Dolayısıyla mutabakat yasal ve geçerlidir. Libya’daki siyasi sahnede herhangi bir değişiklik ise Türkiye’nin tezini etkilemeyecektir.”
Adaların deniz bölgeleri yaratma hakları
Çavuşoğlu, Ege’deki adaların deniz yetki alanları yaratma hakkı konusuna da değinerek, “anakaradan uzakta bulunan adaların veya anakaralar arasındaki ortay hattın ters tarafında kalan ve kıyı uzunluğu anakara ile kıyaslanmayacak ölçüde olan adaların sadece kara sularının olabileceğini” kaydetti.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de en uzun sahil şeridine sahip olduğuna vurgu yapan Çavuşoğlu, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların Türkiye’yi haksız şekilde dar bir deniz şeridi ile kısıtlamayı hedeflediğini belirtti.
Çavuşoğlu, “Türkiye’den 2, Yunanistan’dan ise 570 kilometre mesafede bulunan ve yüzölçümü 10 kilometrekare olan bir adanın 40 bin kilometre Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) veya kıta sahanlığına sahip olmasını mı bekliyorsunuz? Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine taraf değiliz, ancak ilke olarak ruhuyla ve birçok hükmüyle mutabıkız.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin, Girit Adası’nın güneyindeki deniz bölgesinde hidrokarbon araştırmalarında bulunup bulunmayacağı sorusunu yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin kıta sahanlığında egemenlik hakları çerçevesinde hidrokarbon araştırmalarının yapılması için ihalelerde bulunabileceğini ve bu imkanı incelediğini söyledi.
“Yunanistan Türkiye ile diyalogdan kaçınıp AB’nin kör desteğine güvenmemeli”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Londra’da NATO Liderler Zirvesi sırasında Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile görüşmesinde iki ülke arasındaki deniz sınırlarının belirlenmesi için Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvurulmasının gündeme gelip gelmediği yönündeki soruya ise Çavuşoğlu, konunun açık bir şekilde masaya yatırılmadığı, daha ziyade güven artırıcı önlemler ve istikşafi temasların devamına odaklanıldığı yanıtını verdi.
Çavuşoğlu, “Biz bu görüşmede Başbakan Miçotakis’e Doğu Akdeniz meselelerini konuşmaya hazır olduğumuzu net bir şekilde belirttik, umarım yeni Yunan hükümeti olumlu yanıt verecektir. Bu noktada Yunanistan’a Türkiye ile diyalogdan kaçınıp AB’nin kör desteğine güvenmesinin sorunların çözümüne en büyük engeli teşkil edeceği uyarısında bulunmak istiyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
“Mülteci konusunun tüm ağırlığını Türkiye’nin kaldırmasını beklemek adil değil”
Yunanistan’ın, Türkiye’nin AB ile göçmen konusunda imzaladığı mutabakata ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki iddialarını yanıtlayan Çavuşoğlu, Türk Sahil Güvenlik ekiplerinin 2015’teki düzensiz göçmen krizinin tekrarlanmaması için her türlü çabayı gösterdiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, “Uluslararası bir mesele olan düzensiz göçmen ve mülteci konusunun tüm ağırlığını Türkiye’nin kaldırmasını beklemek adil değildir. Türkiye 3,7 milyon Suriyeliyi misafir ederken ve doğu sınırlarımızdaki düzensiz göçmen akınını kontrol etmeye çalışırken bu tür iddiaları kabul etmek mümkün değildir.” görüşünü dile getirdi.
“Rum tarafı iktidar ve refahı paylaşmak istemiyor”
Kıbrıs’ta çözüm arayışlarına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, Ankara’nın adil ve kalıcı bir çözüm için her zaman çalıştığını ancak Rum tarafının, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini tanımamakta ısrar ettiğini kaydetti.
Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kıbrıs Rum tarafı ne iddia ederse etsin Kıbrıslı Türklerle iktidar ve refahı paylaşmak istemiyor. Aksine, onları azınlık gibi görmeyi tercih ediyor. Maalesef Ada’da bugüne kadar taraflar arasında ortak bir zemin ve vizyon yok. Bunun için de Kıbrıslı Rumların gerçek niyetlerini dile getirmek için Birleşmiş Milletler çerçevesinde gayriresmi bir beşli konferans teklifinde bulundum.”