NTV’nin haberine före, Martin&Martin Sigorta Brokerliği şirketinin sahibi Can Ateş, topladığı paralarla yurtdışına kaçmış…
Ünlü dizi oyuncusu Meryem Uzerli ile yaşadığı ilişkiyle uzun süre gündemde kalan işadamı Can Ateş’in geçtiğimiz aylarda piyasaya yüklü miktarda borç bırakarak kayıplara kaçtığı iddia edilmişti.
Yeni yıldan sonra ortalıklarda görünmeyen Can Ateş’in, çevresini ve iş yaptığı şirketleri milyonlarca euro dolandırdığı konuşuluyordu.
Alacaklılarının, yurt dışına kaçtığı iddia edilen Can Ateş’e bir türlü ulaşamadığı, Ateş’in de kendisine yöneltilen e-posta ve mesajlara da yanıt vermediği de ortaya çıkmıştı.Hatta geçtiğimiz hafta bir Türk’ün “Meryem’in sevgilisi ve çocuğunun babası olarak” Can Ateş’i Meksika’nın bir tatil beldesinde cep telefonu ile görüntülediği bile iddia edildi.
Bu gelişmeler sonrası Can Ateş’in nasıl piyasayı dolandırarak yurtdışına kaçtığının detayları ortaya çıktı. Hürriyet sigorta yazarı Noyan Doğan, Ateş’in piyasayı dolandırma öyküsünü yazdı:
EN AZ 40 MİLYON TL’Yİ YATIRMADI
Martin&Martin Sigorta Brokerliği. İsim bir şey ifade etmedi değil mi? Peki, Can Ateş, desem. Hani şu, magazin dünyasının yakından tanıdığı, son olarak da oyuncu Meryem Uzerli ile yaşadığı beraberlik ile gündemden düşmeyen, Can Ateş’ten bahsediyorum.
Tabi herkes, hangi kulüpteydiler, hangi otomobile bindiler, ne hediye ettiler ile ilgilendiğinden; kimse, Can Ateş’in ne iş yaptığını, parayı nereden kazandığını bilmez, değirmenin suyunun nereden geldiğini de sormaz. İşte, Can Ateş, Martin&Martin’in sahibi ve maalesef geçen ay da battı. Daha doğrusu, piyasayı en az 40 milyon TL dolandırarak, sırra kadem bastı, yani kaçtı. Son olarak Meksika’da bir plajda görülmüş.
Bu işin magazin boyutu, gelelim ekonomi boyutuna. Önce şu, dolandırıcılık olayını anlatayım. Tüm brokerlerin yaptığı gibi Martin&Martin de yıllardır büyük sanayi ve ticari işletmelerin sigorta danışmanlığını yapıyordu. Daha açık bir anlatımla, işletmelerin sigorta ihtiyaçlarını belirliyor, sonra da sigorta şirketleri ile masaya oturup, pazarlık yapıyor ve müşterisi adına en uygun poliçeyi bazen tek bir sigorta şirketinden bazen de iki-üç şirketten yaptırıyordu. Bahsettiğimiz rakamlar milyon liralar.
Müşterisinden sigorta primlerini topluyor, götürüp sigorta şirketine yatırıyor ve yaptığı bu iş karşılığında da her iki kurumdan belli bir miktar komisyon alıyordu. Martin&Martin’in tüm geliri bu komisyonlardı. İşte Can Ateş, topladığı bu primlerin hiçbirini sigorta şirketlerine yatırmayıp, cebe attı ve ortadan da kayboldu.
SİGORTA SEKTÖRÜNDE KAOS ÇIKTI
Şimdi gelelim bu olay üzerine son günlerde yaşanan kaosa. Sigorta şirketleri, Can Ateş’in müşterilerine, ‘Priminiz ödenmedi, ödeyin, poliçeniz iptal olacak’ diyerek, yazı göndermeye başladı. Haksızlar mı? Değiller, çünkü sigorta acentesi sigorta şirketinin, broker ise sigortalının yani, müşterisinin temsilcisidir. Çalışacağı broker konusunda seçici davranması gereken sigortalıdır. Hal böyle olunca da firmalar, sigorta şirketlerine, ‘adam senin poliçeni bana sattı, primi de ödedim, sorumluluk sende’ deyince, ortalık iyice karıştı.
Haksızlar mı? Değiller, koca koca sigorta şirketlerinin brokeri seçerken titiz davranması, mali yapısını kontrol etmesi gerekiyor, çünkü şirketin poliçesini müşteriye veriyor. Sonuç mu? Sonuç yok; muhtemelen hem sigorta şirketleri hem de Can Ateş’in müşterileri yatıp kalkıp, ‘aman hasar olmasın’ diye dua ediyorlardır. Son olarak konu hakkında şöyle bir yorumda bulunayım: Pazarda 100’ün üzerinde broker faaliyet gösteriyor ama gerçek anlamda broker sayısı 25’i geçmez. Geri kalanlar, ‘Oğlum, kızım acente denmesini istemiyor, broker kulağa daha hoş geliyor’ diyerek kurulmuş, aslında acente olarak faaliyet göstermesi gereken kuruluşlar. Bir kere bu işin bu tarafına el atılması gerekiyor. Ve brokerlerin de Ayşe teyze, Ahmet amca ile uğraşmaması, kurumsal işleri yapması gerekiyor.
Ayrıca, mali yapılarının da sürekli denetlenmesi gerekiyor ki, bir daha Can Ateş benzeri vakalar yaşanmasın. Muhtemelen bu olay tüm kesimler için ciddi bir ders olmuştur. Bundan sonra sigorta şirketleri, tıpkı acentelerde olduğu gibi brokerlere prim toplama yetkisi vermeyip, sigortalıların ödemeyi kendilerini yapmalarını isteyecektir: kurumsal tüketiciler de, çalışacağı brokere seçerken daha dikkatli hareket edecektir.