Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Bursa’da… Uludağ Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarından sonra TOBB’un üyelerine kredi sağlamak için kurduğu KGF A.Ş.’de ekonomist olarak çalıştı.
Bir yandan…
Rusya ve KKTC’de doktora yaptı. 4 üzerinden 3.79 gibi çok yüksek bir puanla mezun oldu. Bursalı genç bir ekonomi doktoru olarak Amerika’da, bilimsel çalışmaların paylaşıldığı Social Sciences Citation Index makalesini yayınladı.
Çalışırken doktora yaptığı yoğun günlerin ardından kafasını dinlemek için Güney Kore’ye gidip Korece öğrenmeye karar verdi.
Seul günlerinde…
Dil öğrenmek için yazıldığı okulda, arkadaşlarına bir turizm gönüllüsü olarak Türkiye’yi ve Bursa’yı anlatırken “Türkiye’ye gelin… Bursa’yı mutlaka görmelisiniz” diyor.
Günlük yaşamı şöyle anlatıyor:
“Seul gece-gündüz yaşayan bir şehir olduğu için zaman çok hızlı geçiyor. Her köşe başında 7/24 açık market var. Sabaha kadar mekanlar açık. Halk çalışmayı olduğu kadar eğlenmeyi de çok seviyor. Her yerde ve araçlarda kamera olduğu için suç oranı çok düşük.”
Ekonomist gözüyle şuna dikkat çekiyor:
“Sağlık sektörü pahalı. Onun dışında herkes çok rahat geçiniyor. Alım gücü yüksek.”
Şunu özellikle vurguluyor:
“İnsana, özellikle gençlere ve kadınlara çok değer veriliyor. Yasalar kadını korumaktan yana. Yemek kültürleri çok gelişmiş. Beslenmeye ve iyi yemeğe özen gösteriyorlar.”
Sistemi de aktarıyor:
“Telefonlara sürekli bildirim geliyor. Örneğin kar yağdığında dikkatli olunması, iyi giyinilmesi, küçük adımlarla yürünmesi uyarılıyor. Korona için anında bildirim yapılıyor. Genç-yaşlı, kadın-erkek herkes spor yapıyor. Yerlerde tek çöp göremezsiniz. Şu an burası -15 derece, yerler buz. Fakat hayat asla durmuyor.”
Dikkat çektiği şu:
“Eğitim hayatı aşırı güzel. Dakiklik ve devamsızlıkta çok hassaslar. Çok devamsızlığı olanın dersteki başarısına bakmıyorlar bile.”
Turizm için küçük bir ‘geleneksel giysi’ tüyosu
“Kore’nin ‘hanbok’ adı verilen geleneksel giysisi var. Geçenlerde Kyungbok Sarayı’nı ziyaret ettim. Giriş ücretli, fakat geleneksel giysi taşıyorsanız ücret alınmıyor. Böylelikle hem sarayın ruhu yaşatılıyor, hem geleneksel giysi sektöründen esnaf kazanıyor.”
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…