Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Aslında… Her şey doğru orantılı gelişiyor. Bursa hızlı ve kontrolsüz büyüdükçe verimli tarım alanları azalıyor, çevre sorunları ortaya çıkıyor.
Örneğin…
Kara taşıtları arttıkça havamız kirleniyor, binalar ve kirletici sanayi alanları genişledikçe, hele kimyasal atıklar arıtmak yerine akarsulara verildikçe suyumuz elden gidiyor.
Üstelik…
Bunlar hepimizin gözünün önünde oluyor. Zaten, doğru orantılı dememizin nedeni de bu.
İşte…
Bu gerçeğe, Memleket Partisi Bursa 2. Bölge 1. Sıra Adayı Ömer Kayır değinirken, Eskişehir’de temizlenen Porsuk Çayı’nı örnek gösterdi ve “Bursa’nın da Nilüfer Çayı’nı temizleyebileceğini” söyledi.
Önerisine de…
Öncelikle…
Yürüyen sistem konusunda durum tespiti yapan Saker sözlerine “Önce, Nilüfer Çayı kirletilmemeli” diye başladı ve şunu anımsattı:
“Evsel atıklar BUSKİ tarafından arıtılıp Nilüfer Çayı’na bırakılıyor. Sanayi atıklarıysa muhterem sanayicilerimiz tarafından, maliyetleri artmasın diye arıtılmadan Nilüfer Çayı’na bırakılıyor.”
Ardından…
“Oysa yasalar var” deyip şunu önerdi:
“Belediyelerimiz sanayi deşarjlarından günün herhangi bir saatinde numune alıp tahlil yapsa ve de can yakacak büyüklükte cezayı bastırsa, Nilüfer de Porsuk gibi temiz akar.”
Sonra da…
Başlattığı uygulamanın nelere malolduğunu yıllar sonra açıkladı:
“Ben dönemimde bu yöntemi uygulamıştım ve de Nilüfer temiz akmaya başlamıştı. Bu sistemi kurmak seçim kaybettirecekse ki, bana kaybettirdi, her şey için değer doğrusu.”
Gerçek ortada…
Bursa gözümüzün önünde değerlerini, özelliklerini hızla kaybediyor.
Bedel ödemeyi göze almak yönetici erdemi olsa da, bu kentin insanı üzerine düşeni yapmalı ve gerek bırakmamalı.
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…