Nilüfer ilçesinde 4 girişimci tarafından 900 metrekaresi kapalı 3 bin metrekare alanda açılan Bursa Çikolata müzesi’nde, yaklaşık 8 ton çikolata kullanıldı.
Müzede, Osmanlı Devleti’nin bir dönem başkenti olan şehrin han, hamam, medrese, köprü ve cami gibi sembol eserlerinden oluşan objeler sergileniyor.
Bazı Türk devlet büyükleri ve sanatçıların heykellerine de yer verilen müzedeki eserler arasında Osmanlı’nın neredeyse tüm dönemlerine şahitlik eden 614 yaşındaki “İnkaya Çınarı” dikkati çekiyor.
Özellikle Arap turistlerce yoğun ilgi gösterilen eserler, bakım ve iklimlendirme sistemiyle bozulmadan muhafaza ediliyor.
Müzeyi, açılışından bu yana yaklaşık 3 ayda 10 bin kişi ziyaret etti.
Müzenin kurucularından olan ve eserlerin yapımını gerçekleştiren Mesut Kırımlı, 25 yılı aşkın süre Belçika’da yaşadığını ve çikolata üzerine akademik eğitim aldığını söyledi.
El yapımı çikolata konusunda Belçika’da bir yarışmada 2014 yılında birinci olduğunu belirten Kırımlı, “Türkiye’de çikolata kültürünü oluşturmak için itici bir kuvvete ihtiyacım vardı. Bu itici kuvvet de müzeydi. Müzeyi yaparken tarihimizi ön plana çıkararak çikolata kültürü oluşturmayı hedefledik. İlk müzemizi Karabük’ün Safranbolu ilçesinde açtık. Başarıya ulaştıktan sonra ikincisini Bodrum’da, üçüncü ve en büyük müzeyi ise Bursa’da hayata geçirdik” diye konuştu.
Bursa’nın zengin bir tarihe sahip olduğunu vurgulayan Kırımlı, tarihi Irgandı Köprüsü ile Ulu Cami’nin de sergilenen eserler arasında bulunduğunu ifade etti.
Kırımlı, “İnkaya Çınarı’nı ise müzemizde başyapıt olarak işledim. Çünkü bu çınarı Osmanlı’nın kökleri olarak gördüm. Müzemizdeki çınar da tüm müzeyi kollarıyla sarıyor” bilgisini paylaştı.
Kırımlı, çikolatanın kokusunun bile insanda mutluluk hormonunu harekete geçirdiğini anlattı.
Müze tasarlarken yapının büyüklüğüne baktıklarını, metrekaresine göre kaç ton çikolata kullanmaları gerektiğini hesapladıklarını dile getiren Kırımlı, şöyle devam etti:
“Çalışma tekniğim tamamen ünik. Kendime has teknikler kullanıyorum. Yaşamımın her anında güzel sanatlarla ilgilendim. Aslında burada gastronomiyi, tekniği ve güzel sanatları bir araya getirdim ve bu şekilde de çikolata müzesi oluştu. Bursa Çikolata Müzesi’ne yoğun şekilde Arap turist ilgisi var. Arap toplumu çikolatayı çok seviyor. Bursa müzesinde 30 eser işledik. Eserlerin büyüklüğüne göre yapım süresi değişiyor. Bazı eserler birkaç gün sürerken, İnkaya Çınarı’nı 4 haftada işledim”
Kırımlı, çikolatanın kil gibi kullanılarak değişik eserler yapılabileceğini belirtti.
Kilin tersine, bir gıda ürünü olan çikolatanın bozulabildiğini kaydeden Kırımlı, “Özellikle çikolatayı bozulmadan tutmak işin sırrı. Biz de bunu muhafaza etmek için aylık bakımlar yapıyoruz ve içeride iklimlendirme tertibatı kuruyoruz. ‘Sıcakta erimiyor mu?’ diye soruyorlar. Aslında çikolatayı bozan sıcaklık değil, nemdir. Nemi ve ısıyı kontrol altında tutarsanız ve düzenli bakımını da yaparsanız çikolata çimentodan daha sağlam olur. Çikolatadan köprü yapıp üzerinden insanları yürütebilirsiniz” diye konuştu.
Müzenin kurucularından Kemal Canpolat ise yaklaşık 6 aylık çalışmanın ardından müzeyi ziyarete açtıklarını söyledi.
Canbolat, müze konseptinde el yapımı Belçika çikolatası imalathanesinin bulunduğunu anlatarak, “Çocuk ve yetişkin grupları için Çikolata Akademisini hayata geçireceğiz. Gelenlerin dinlenebilmesi için kafe hizmeti de veriyoruz. Burada insanlara gerçek çikolatayı tanıtmak istiyoruz. Şu an için Bursa’nın tarihi eserleriyle başladık. 30 eser var ancak planlanan eser sayısı 120. Burası yaşayan bir müze olacak, sürekli yenileneceğiz ve kendimizi geliştireceğiz. Özellikle Orta Doğulu turistlerden ve Bursa’ya günübirlik gelenlerden yoğun ilgi görüyoruz” dedi.