Röportaj: Murat Günay
Kamera: Bircan ÖRSEL / Kurgu: Dilek ÖZYER
2009 yılından bu yana 3 dönemdir Nilüferköy Muhtarlığı yapan Burhan Mandacı aynı zamanda Burhan Mandacı Gayrimenkul Danışmanlığı şirketinin sahibi. Bursa’nın gözde bölgelerinden biri olan Nilüferköy’e ilgi günden güne artıyor. Ancak kaçak yapılaşma olmaması ya da tarım arazilerinin yanlış kulanılmaması açısından Burhan Mandacı’nın bölgedeki varlığı hem köyün sakinleri hem de bölgede arazi yatırımı yapmak isteyenler açısından önemli.
Osmangazi Muhtarlar Derneği Başkanı olan Burhan Mandacı aynı zamanda Marmara Muhtarlar Federasyonu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor. 81 ilin muhtarları ile iletişim halinde olan Mandacı, Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Teşkilat Başkan Yardımcılığı yapıyor. Mandacı, Nilüferköy’deki Gayrimenkul Danışmanlığı şirketinde Emlak Danışmanı Levent Çalışkan ile birlikte çalışmalarını sürdürüyor.
Sayın Burhan Mandacı, Nilüferköy’deki muhtarlık ve gayrimenkul danışmanlığı çalışmalarınızdan önce SİFAŞ bünyesinde çalışıyordunuz. Başlangıçtan itibaren öykünüzü anlatabilir misiniz?
1983 yılında askerlik görevimi tamamladıktan sonra, SİFAŞ’ta çalışmaya başladım. Kendi evimiz gibi olan bu şirkette satın alma departmanında görevliydim. 2006 yılında da emekli oldum. Üst düzey yöneticiler tarafından sevilen bir kişiydim. Bu üst düzey yöneticilerimizin Aslanlar Kulüp’ten ayrılıp Lions Kulübü kurma niyetleri vardı. Ben de onlara, Nilüferköy’ü önerdim. SİFAŞ Genel Müdür Yardımcısı Hasan Filibeli aynı zamanda Aslanlar Kulüp Yönetim Kurulu Başkanıydı. Bu çalışmaları yaparken zamanla, insanların Nilüferköy Bölgesinden yer almasına önayak oldum. Ben de bu köyün yerlisi olduğum için toprak sahiplerini tanıyordum. Aracı oldum ama bir ‘emlakçı’ olarak çalışmadım.
Peki gayrimenkul danışmanlığı yapma fikri nasıl çıktı ortaya?
2006 yılında emekliliğim geldiğinde aslında bir hırdavatçı dükkanı açmayı planlıyordum. SİFAŞ’taki yöneticilerle konuştuğumda bana emlak piyasasına girmemi önerdiler. Böylece gayrimenkul sektörüne girmiş oldum. Nilüferköy Bursa’nın bölge olarak en merkezi yerlerinden biri. Mudanya, feribot, deniz bize 5 km uzaklıkta. Bu köyün çevreyolu ayağı var. Ayrıca yakında tamamlanacak olan hızlı tren istasyonu bize 1.5 km uzaklıkta. Bütün bunların yanında birçok OSB’ye çok yakınız. Yani bu bölgenin avantajları çok. Gayrimenkul danışmanlığı çalışmalarımız böyle başladı.
Köyüne sevdalı bir insansınız, gayrimenkul danışmanlığı yaparken bir yandan da Nilüferköy Muhtarlığı da yapıyorsunuz. İki işi birlikte yürütmek zor olmuyor mu?
Bana kalırsa ikisini birlikte yürütmek çok kolay. 2009 yılından bu yana 3 dönemdir Nilüferköy Muhtarlığı yapıyorum. Tabii ki köyümüzün gelişmesinde ben tek başıma yeterli olamazdım. Köyümüzün bağlı olduğu Osmangazi Belediyesi ve başkanımız Mustafa Dündar’ın olağanüstü katkıları var. Nilüferköy’ü geleceğe taşımak istedik. Yollarımız, altyapımız, planlamalarımız hep yolunda gitti. Bu gelişmelerin hepsinde Mustafa Dündar Başkanımızın katkısı çoktur. Kendisine sizin aracılığınızla teşekkür ediyorum. Aynı zamanda Osmangazi İlçesi Muhtarları Derneği Başkanlığı yapmaktayım.
Muhtarlık kavramını neden seviyorsunuz?
Çünkü muhtarın bir yüzü devlettir, bir yüzü de millettir. Yani devlet ile ilgili işlerinizde muhtar ile doğrudan iletişim kurabilirsiniz. Muhtarlık aynı zamanda bir iletişim ağı demektir. Tek başınıza çözemeyeceğiniz birçok sorunu mahalle muhtarınıza danışarak çözebilirsiniz. Bu da hizmetlerin aksamaması anlamına gelir. Vatandaşın kapısını çalabileceği ilk muhatap biziz. Bir siyasi görüşe tabi değiliz. Ayrıca güvenilen bir insan olmanın bizlere yaşattığı psikolojik ve sosyolojik tatminler de cabası…
Bursa’daki güncel emlak sektörü hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bildiğiniz gibi memleketimiz zor zamanlardan geçmektedir. Örneğin kira fiyatları günden güne artıyor. Bir yıl önce evini kiraya veren insan bugün düşük bulduğu meblağı yükseltmek istiyor. Bu durum kiracıyı mağdur ediyor. Ben kiracıların mağdur olmasını istemiyorum. Devletimizin koymuş olduğu kurallara göre TEFE – TÜFE oranlarını da kapsayan bir anlaşma yapılıyor. Bu oranlarda devam etmesini istiyoruz. Arsalara gelince fiyatlar her geçen gün tırmanarak gidiyor. Nilüferköy’de 1 yıl önce bir arsanın metrekare fiyatı 2.000 – 2.500 TL civarındayken bugün (Mart 2023) 10.000 TL seviyesine çıkmıştır. Bu müthiş bir atıştır. Açıkçası gerçekçi de değildir. Arsa sahiplerinin büyük bir kısmı bu köy ve çevresinde kendilerine müstakil evler yapmışlar. Ancak yatırım için arsa alanlar ellerindeki arsayı satmak istiyorlar ve çok yüksek bedeller istiyorlar.
Kentimizde hangi bölgelerin değeri artıyor, hangilerinin değeri azalıyor?
Bursa’nın her yeri çok değerli ama yeni yerleşim bölgeleri, imarlı bölgeler çok değerli. Nilüferköy gibi, Bademli, Balat, Dobruca mahallesi gibi yerler hızla değer kazanıyor. Ancak eski şehir diyebileceğimiz, eskimiş yapı stoklarının bulunduğu bölgeler ise değer kaybediyor. Bursa’nın eski aileleri Setbaşı bölgesinde otururdu. Zamanla bu aileler Çekirge’ye doğru yöneldiler. Ardından Burgaz ve Mudanya taraflarına taşındılar. Ancak 1999 depremi insanları ürküttü ve o insanlar yine Çekirge’deki evlerine geri döndüler. Bugün yine unutulmuş gibi görünüyor. Son yaşadığımız Maraş depreminde de gördük ki insanları binalar öldürüyor. O yüzden zemin etüdü iyi yapılmış, malzeme kalitesi yüksek ve doğru mühendislik ile inşa edilmiş binalarda yaşamak herkesin hakkıdır diyorum. Son depremlerde hayatını kaybeden insanlarımız için Rabbimden rahmet diliyorum. Yaralı ve evsiz kalmış vatandaşlarımıza ise acil şifalar diliyorum. Ev ya da arsa alacak insanlarımızın mutlaka alanında deneyimli insanlar ile birlikte çalışmaları gerektiğini düşünüyorum ve ‘imar affı’ kavramının artık literatürden kaldırılması gerektiğine inanıyorum. Nilüferköy’de yıllar önce tarım arazilerine yapılmış bazı fabrikalar var. O fabrikaların iskeleti üzerine yeni fabrikalar yapıldı ama artık tarım arazisinin korunması gerekiyor. Bu yüzden, kendi bölgemizde gayrimenkul danışmanlığı yaparken, birlikte çalıştığımız Emlak Danışmanı arkadaşım Levent Çalışkan ile çok dikkatli davranıyoruz. Tarım arazisinin durumunu bozacak ‘bağ evi’ gibi yapılaşmalar yasaktır. Vatandaşlarımız bu konuda bizlere danışmadan adım atarlarsa mağduriyetler yaşanabilir.
Sayın Mandacı, bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını kutlayacağız. Bu konudaki duygu ve düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Cumhuriyet bizim en büyük zenginliğimizdir. Buna can-ı gönülden inanan bir insanım. Bize Cumhuriyet’i armağan eden Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e, onun silah arkadaşlarına binlerce defa şükürler olsun. Bugün, bu devleti kurmasalardı, Cumhuriyet olmasaydı birilerinin sömürgesi olacaktık. Devletimizin, bayrağımızın, özgürlüğümüzün değerini bilmemiz lazım. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyet’nin bütün vatandaşları, Cumhuriyet’i çok iyi özümsemeli ve onu korumalıdır. Çocuklarımıza da bu bilinci aşılamalıyız. Geldiğiniz ve Nilüferköy’ü görmek istediğiniz için çok teşekkür ederiz.
“Zeytinlik arazi için daha hassas davranmalıyız…”
Zeytin Koruma yasasına göre zeytinlik alanlardan mahkeme aracılığıyla yol yeri alıyorlar. Ancak köylülerimiz birbirlerinin zeytinlik arazisinden geçerek ilaç atmaya, hasat yapmaya ya da çapa yapmaya gidiyorlar. Yani yıllardır süren bir komşuluk hukuku var. Şimdi zeytinlikler içinde arazi alanlar şikayet ediyorlar. Bir haftasonum var, buradan geçerek beni rahatsız etmeyin, ses yapmayın diyerek şikayette bulunuyorlar. Bu durum hoş değil. Köylerdeki tarımsal etkinliği engellemek doğru değil. Bu konuda arazi alan insanlarımızdan biraz daha anlayış bekliyoruz.