Bursa’da, yapı stoklarının yaşlanması sebebiyle ve olası bir depreme karşı önlem almak adına başlatılan “Kentsel dönüşüm” çalışmaları 3. yılını doldurdu.
Bu çalışmalarda elini taşın altına koyan ve sorumluluk alarak öncü rol üstlenen Ergünkent İnşaat, binlerce ailenin sağlam konutlara kavuşmasına aracı oldu. Hem olası can kayıplarının önüne geçen, hem konut değerini yükselten hem de daire sahiplerinin yeni bir hayata başlamasına neden olan kentsel dönüşümün başarısında, Ergünkent İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Emin Adanur’un bu işin ‘ruhunu’ anlamasının rolü çok büyük.
Ergünkent İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Emin Adanur kendisine yöneltilen sektöre ilişkin soruları şöyle yanıtladı;
Sayın Emin Adanur, Bursa’daki ‘kentsel dönüşüm’ çalışmalarında öncü bir rol üstlendiniz. Bugüne dek 4 büyük projeyi tamamlayarak hak sahiplerine yeni evlerini teslim ettiniz. Bursa’nın kentsel dönüşüme ihtiyacı hangi boyuttaydı?
Bursa’nın yapı stokları eskidi ve bu kentte yaşayan herkesi tedirgin eden bir deprem gerçeği var. Yapıların yenilenmesi, “Kentsel Dönüşüm” konusunun ana boyutudur. Çünkü insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri ama bunu yaparken sağlıklı biçimde yaşamaları bizim için esas konuydu. Hâlâ da öyledir. Örneğin, şu anda İhsaniye’de inşaatına devam ettiğimiz “Doğuş Evleri Kentsel Dönüşüm Projesi”, 6.500 metrekare alana yayılan 3 blokluk bir projedir. Yüzde 75’i yeşil alan olarak ayrılan bu proje örnek olacak. Burada daha önce yaşayan Bursalı hemşerilerimiz bu girişimden oldukça memnunlar.
Bursalılar kentsel dönüşüm çalışmalarından neden memnun?
Öncelikle deprem korkuları kalmayacak ve aslında hayatları değişecek. Aşağı yukarı 25 yıl önce yapılan bu binalarda yaşamak tehlikeliydi ama artık o tehlike ortadan kalkıyor. Ayrıca yeni ve modern bir konutta yaşamaya başlayacaklar. Bunun sosyal anlamda büyük bir etkisi var. Elbette evlerinin değerinin artması konsunu da unutmamak gerekir. Yüzde 75’i yeşil alan olan bir sitede yaşayacaklar. Bunlar insanların refahını artıran unsurlardır.
Sizce Bursa’da kentsel dönüşüm nasıl başarılı olur?
Yıkılan binalarda oturan insanların yanı sıra o bölgede oturan insanlara yani çevresine katkı sağlıyorsa başarılı olur. Mesela Nilüfer Sitesi çevresini değiştirdi. O bölge derlendi toparlandı ve en önemlisi insanların hayata bakış açısını değiştirdi. Bence en önemli başarılarından biridir bu. Kentin görünümü değişir, daha fazla daha iyi şartlarda yaşama imkanı sunar. Daha önce üç projeyi teslim ettik. Park Nilüfer, Bağlar, Özyuvam projelerinde ve davam etmekte olan kentseldönüşüm projelerimizle 910 konutu yenilemiş olacağız. Bu aslında büyük ekonomi yaratan bir rakamdır. Son 3 yılda Bursa’daki Ergünkent İnşaat şirketi projelerinin başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Siz kentsel dönüşüm çalışmalarına başladığınızda henüz çok gençtiniz. Bu deneyim size neler kattı?
Bursa’da kentsel dönüşüm çalışması adına hiç örnek yoktu. Sadece Doğankent deneyimi vardı ki o proje bence başarısız oldu. Örneğin Nilüfer Sitesi projemizde 720 kişi vardı ama önlerinde bir örnek yoktu. Buna rağmen insanları teker teker ikna ederek kollarımızı sıvadık ve işimize başladık. Şimdi kendi evim de o sitededir ve bütün komşularımızla tanışma imkanım oldu. Memnuniyetlerini, beni her gördüklerinde mutlaka dile getirirler. Çok zor bir süreçti ama Bursa’ya çok ciddi bir katkımız oldu. Bizim Park Nilüfer projesine başlamamızın ardından 252 sitenin planı onaylandı. 10.000 konutun yıkıldığını ve yerlerine 20.000 yeni konutun yapıldığını düşünün. Bu çaba sayesinde Bursa’da muazzam bir ekonomi oluştu. Böylece bu deneyimin beni ve çalışanlarımızı profesyonel anlamda olgunlaştırdığını söyleyebiliriz.
Sizin çalışma sisteminizin, alışılagelmiş müteahhitlik çalışmalarından ayrılan yerleri var. Bunları da anlatabilir misiniz?
Müteahhit olarak boş bir arazinin üzerine inşaat yaparsınız, bu var olanı değerlendirmektir. Ama şehirlerde artık eskisi kadar boş alan kalmadı. O zaman ne yapmak gerekir? Kentsel dönüşüm sayesinde var olanın dışına çıkıyorsun. Aslında bu çok zor süreçlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Yani müteahhit herkesi ikna etmek zorundadır. Örneğin Nilüfer Sitesi deneyimine giriştiğimizde ve projeyi tamamlayana kadar Bursa’da kimse kentsel dönüşüm işine girmek istemedi. Bu cesareti biz gösterdik. 912 tane konut yıktık ve bunların tamamının beton sınıfı kaliteleri c5, c6, c7 seviyesindeydi. Bu yıkılan binaların yerine yeni yaptıklarımızda ise minimum c35’tir. Nervürlü demir yoktu, deniz kumu kullanılmıştı ve aslında bizim yıktığımız binaların birçoğunda deprem olmadan bile yıkılacak durumda olan o kadar çok bina vardı ki şaşırırsınız… Bütün bunların ötesinde, deprem sonrası hayatını kaybeden vatandaşlarımızı düşünmek bile istemiyorum.
Daire sahiplerine maddi olarak katkı sağlamanın ötesinde devlete de katkı sağlamış oluyor musunuz?
Kesinlikle katkı sağlanmış oluyor çünkü devletin cebinden bir kuruş para çıkmamış oluyor. İnanılmaz bir yatırım yaparak olası bir depremde oluşacak kaosun önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu da bir faydadır. Sosyolojik anlamda da çok ilginç bir tablo çıkıyor ortaya. Şöyle ki; ben bu daire sahibinin evini yıkmıyorum, onun hayatını yıkıyorum. Ama bu yıkım daha yeni, daha hayırlı bir hayatın kurulmasına vesile oluyor. Yarınlara umutla bakabilecekleri (çünkü güvenle oturdukları bir evde yaşayacaklar) bir hayata kavuşmalarına yardımcı oluyoruz.
Bu konuda eleştiriler de yapıldı. Bu eleştiriler konut sahiplerinden mi geldi? Tepkiler nasıldı?
Hayır onlardan gelmedi. Özyuvam Sitesi’nin evlerini yakın zamanda teslim ettik (19 ayda bitti) ve insanların kentsel dönüşüme giren eski evleri hakkında görüşlerini duymak istedim. Herkes o kadar minnettardı ki çok sevindim. Artık sağlam bir yuvada yaşıyorlar, kapalı otoparkları var, güvenlikleri var ve evlerinin değeri 4 kat arttı. Demem o ki bizlere daire sahiplerinden olumsuz bir eleştiri gelmedi, tam aksine hep teşekkür ve olumlu görüşler geldi. Eleştiri yapmadan önce çok düşünmek gerekir. Ben, bizlere olumsuz eleştiri yönelten insanlara ve kuruluşlara saygı duyuyorum ama herkesin öncelikle geçmişte neler yaptıklarını düşünmeleri gerekiyor. Kentteki binaların bu halde inşa edilmesinde herkesin bir payı var mı yok mu? Bunu da düşünmek gerekiyor.
Kentsel dönüşümün ruhu ne demek, sık sık bu ifadeyi kullanıyorsunuz, izah eder misiniz?
Kentsel dönüşüm konusunun bir ruhu var, bu işin maneviyatını kavramak gerekiyor. Kentsel dönüşüm başka bir şeydir. Bir bebek gibi düşünebiliriz. Her şey yeniden başlar ve yepyeni bir ömre doğru gelişir. Ama finale siz ulaşırsınız ve başarı da işte budur. Kimse kandırmaz ve sadece gerçeği anlatırsanız insanlar ikna olurlar. Elbette korkutucu tehlikeyi de vurguladığınızda geç kalmadan bu işe girmek ister insanlar. Yani yapamayacaklarımı söylemedim ve tüketiciler sonunda neye kavuşacaklarını biliyorlardı. Hüsrana uğramadılar çünkü tam olarak onlarla konuştuğumuz işi gerçekleştirdik. Kısacası kentsel dönüşüm profesyonel bir iş gibi dursa da duygusal-sosyal bir olaydır. Hele insanların yeni dairelerini teslim aldıktan sonraki coşkuları ve mutlulukları… İşte buna paha biçilemez. Yüzlerce konut teslim ettik ama bir kişi bile beni mahkemeye vermedi. Ben kentsel dönüşüm yaptığımız sitede, Park Nilüfer Evleri’nde oturuyorum 342 dairelik dev bir aileyiz ve orada yaşayan hemen hemen herkesi tanıyorum. İşte kentsel dönüşüm ruhu budur.
Ergünkent İnşaat’ın çalışmalarının yanı sıra başka girişimlerinizin olduğunu da biliyoruz. Neden başka sektörlere yöneliyorsunuz?
Çünkü çağımızda bir iş insanı tek sektörde kalmamalıdır. Yeni girişim fikirlerine açık olmak, farklı alanlara yatırım yapmak birey olarak iş insanlarını geliştirir. Ayrıca bu girişimcilik zihniyetine bizim ülkemizin çok ihtiyacı var. Örneğin e-ticartte bambaşka bir alem var. Benim internet alanında ciddi araştırmalarım ve yatırımlarım bulunuyor. Organik “Hand Knitted” konfeksiyon ürünleri satışında epey ilerledik. Amazon alışveriş sitesinde mağaza açarak, Bursalı teyzelerimiz tarafından elde örülen birçok kıyafeti dünyaya pazarlıyorum. Londra, Amsterdam ve Budapeşte’de ofisler açtım ve sürekli yeni yatırım ve girişim alanları araştırıyorum. Bunu yapmak istiyorum çünkü dünyanın hızına yetişmemiz gerekiyor.
Ne gibi yeni iş ve inovasyon alanlarını araştırıyorsunuz?
Yazılım ve dijital oyun alanında yatırım yapıyorum bu aralar. Türk yazılımcı mühendis arkadaşları bir araya getirdim ve ülkemizde üretilip dünyaya satabileceğimiz bilgisayar oyunları tasarlıyoruz. Dünya gerçekten çok küçük bir yer artık. Teknoloji sayesinde herkesle kolaylıkla iletişim kurabiliyorsunuz. Cesaretiniz ve yeterli donanımınız varsa global rekabete girebilirsiniz. İşte ben de bunu yapıyorum. Çünkü Bursa’nın dünyayla yarışması gerekiyor. Ben ve arkadaşlarım beş dakika boş duramıyoruz. Her alanda yepyeni fırsatlar var ve biz bu fırsatları değerlendirmek istiyoruz.
Yeni markalar yaratıyor musunuz?
Elbette,kendi markalarımızı tescilletiyoruz. Organik kumaş ile konfeksiyon ürünleri markaları var, enerji işim var, hafriyat işim var, bilişim işlerim var. Kazandığımız parayı sadece inşaat ile değerlendirmiyoruz. Yurtdışındaki ofisimizin giderlerini yine yurtdışında e-ticaretten elde ettiğimiz gelir ile karşılıyoruz. Eskiden süregelen işlerimizi yeni işlerimizi finanse etmek amacıyla kullanıyoruz. Şirketlerimde 300 kişi çalışıyor ama aynı anda 735 resmi şirket ile çalışıyor sadece Ergünkent İnşaat. İnsanlara istihdam sağlamak, onların gelişimini izlemek ve memlekete katma değer üretmek muhteşem bir duygu. Herkesin bu amaçla çalışması gerektiğiniz düşünüyorum.