Kaya, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Cumhurbaşkanı Kararı ile 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 150 m2’ye kadar olan konut teslimlerinde KDV oranı, yüzde 1’den %8’e yükseltildi.
Bu düzenleme ile dar gelirlinin ev sahibi olması daha da güçleşti.
İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Andıç, yaptığımız görüşmede, Türkiye’de inşa edilen konutların yüzde 90’dan fazlasının 150 metrekareye kadar evler olduğuna dikkat çekti.
Andıç, 150 metrekareye kadar olan konutlarda eskiden yüzde 1’le fatura kestiklerini kaydetti.
Arsa değeri yüksek olan yerlerde yüzde 8’le faturalandırılan daireler olsa da Anadolu’nun ve Bursa’nın çoğu yerinde genellikle yüzde 1’le fatura kesildiğini söyledi.
Yine 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren net alanı 150 m2 ve üzerinde olan konut teslimlerinde, bu konutların 150 m2’ye kadar olan kısmı için yüzde 8, aşan kısmı için ise yüzde 18 KDV uygulanacak.
Mustafa Andıç, “Lüks konutlarda bir indirim söz konusu oldu. Bizim endişemiz alım gücü olanların konut maliyetlerinin alım gücü düşük olanlara yansıyacak olması” dedi.
DİKKAT ÇEKEN KÜÇÜLME: BÜYÜK TEHLİKE KAPIDA
Andıç, süratle daraldıklarını vurguluyor.
Sektör temsilcileri öncelikle ellerindeki işleri tamamlamaya çalışıyor.
Mevcut ekonomik şartlarda yeni projelere başlanmıyor.
Beklemek uygun görülüyor.
Zira malzeme fiyatlarının seyri öngörülemiyor.
Haliyle maliyet hesabı yapılamıyor.
Çatışma ortamı, döviz kurundaki oynaklığın sürmesi ürün teminini zorlaştırıyor.
Ayrıca alım gücünün iyice tükenmesi yeni yatırımların önünü kesiyor.
Türkiye’de inşaat sektörünün durma noktasına gelmesi istihdam açısından da hayli riskli.
Mustafa Andıç, “Sektörde şu anda yüzde 65 mertebesinde bir daralma var. Böyle devam ederse önümüzdeki süreçte büyük bir işsizlik problemi kapıda” uyarısını yaptı.
Andıç’a son dönemde İMSİAD’ın akademik odalarla temaslarını sıklaştırmasını nasıl okumalıyız sorusunu da yönelttim.
Yanıtı önemliydi:
“Akademik odalar, bizim en önemli paydaşlarımız. Mimarlarımız, mühendislerimiz olmadan projeler yapmamız, ticari sürecimizi başlatmamız mümkün değil. Et ve tırnak gibi bağlıyız. Ben de inşaat mühendisiyim, bir akademik oda üyesiyim. Sektör paydaşları ile bir arada olmak, problemlere ortak akılla çözüm üretmek, yenilik ve gelişimleri birlikte takip etmek gerektiğini düşünüyoruz.”
Türkiye’de 6 milyon civarında yapının yıkılıp, yeniden yapılması gerektiği ifade ediliyor.
Neden yıkılmaları gerekiyor sorusunun cevabı ise mühendislik ve mimarlık hizmetini almamış olmalarında saklı!
Bu da akademik odaların ne kadar kritik olduğunun net göstergelerinden biri.
Andıç, “Akademik odalarla birlikte çalışmanın sektöre ve devamında ülkemize büyük fayda sağlayacağına inanıyoruz” düşüncesine sahip.
Aslında benzer yaklaşım her alanda olmalı.
Zira Türkiye farklı bir boyuta ancak sektörler paydaşlarla ortak aklın rehberliğinde hareket edebilmeyi başardığı zaman geçebilir.