Yılmaz, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Bir dönem… Ekonomide canlanma anahtarı olarak inşaat sektörü görüldü. Hükümetten yerel yönetimlere, inşaatın önünü açan uygulamalar geliştirildi
Aslında…
Böyle düşünenler haksız da sayılmazlar. Çünkü, inşaatın tam 250 yan sektöre doğrudan etkisi var. Bu, “İnşaat canlanınca piyasa canlanır” diye okunabilir.
Nitekim bir dönem bu anlayışa göre adımlar atıldı. Yerel yönetimlerin attığı adımlarla konut üretimi arttı, bankalar bu konutların satılabilmesi için cazip kredi yarışına girdiler.
Hatta…
Kararlar ve verilen desteklerin cazibesi nedeniyle sanayide üretim yapıp ihracata çalışan bazı firmalar kendi işlerini hafifletip inşaata yöneldiler.
Derken…
En önemlisi…
Vatandaş alımı kesti. Bu sürecin devamında ortaya ekonomik sıkıntı çıkınca bu kez enflasyon hesabıyla banka kredileri zorlaştırıldı. Birkaç yıl öncesine kadar cazip kredi reklamı yapan bankalar bu kez vadeleri azaltıp faizleri yükselttiler.
Olan da…
Önce yörüngesinden çıkan, sonra işleyişi bozulan konut sektörüne oldu.
Geçenlerde…
Bursa’daki gayrimenkul ve emlak sektörünün röntgenini görenlerden olan Harun Tavlı ile konuşurken “Konut satışları durdu, inşaat piyasası büyük sıkıntıda” dedi.
Neden durduğuna dair gözlemi şu:
“Bursa’da konut arsası rezerv alanları kısıtlı. Bu da arsaları pahalı hale getiriyor ve daha ilk adımda maliyet yükseliyor. Buna, başdöndürücü hızla artan inşaat maliyetlerini eklemek gerekiyor. Bankalar da kredi faizlerini arttırınca konut çok pahalılaştı ve satışlar durdu.”
Piyasadan biri olarak gördüğünü aktardı:
“Müteahhit iflasın eşiğinde, çünkü ürettiği konutu satamıyor. Firmalar kâr paylarından vazgeçip fiyatları aşağı çekmiyor.”
Düşüncesi şu:
“Firmalar bankaları bırakıp ortak akılla kredisiz-faizsiz çözüm üretmeli.”
Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz’ın yazısının tamamı için tıklayın…