Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Fevzi Çakmak, “Tarım stratejik bir sektör. Öncelikle bunu kabul etmemiz gerekiyor. Milli savunma, milli eğitim, sağlık kadar hatta belki de ondan daha önemli bir sektör. Çünkü insanları doyuramazsanız açlık başlar ve isyanlar çıkar. O yüzden de öncelikle insanınızı doyurmanız, bu anlamda da üretmeniz gerekiyor. Siz üretmezseniz insanlarınızı doyuramazsınız üretmeniz için de çiftçiyi küstürmemeniz gerekiyor. Çiftçinin de kazanması gerekiyor. Çiftçinin kazanamadığı bir ortamda ondan üretim, süreklilik beklemek yanlış olur” şeklinde konuştu.
“Resmi enflasyonun bile kalan bir devlet desteklemesi söz konusu”
“Özellikle son bir yılda döviz fiyatlarının aşırı yükselmesi buna bağlı olarak özellikle pandemi ile beraber uluslararası piyasada da tarımın öneminin anlaşılarak stoklama çalışmalarının yapılması, önce doğal olarak can deyip kendilerine stok yapıp kalan ürünü olursa satışa arz etmeleri bu sebeple de dış piyasada da yükselen aşırı fiyatlar nedeniyle ciddi anlamda girdi maliyetlerimizin de yüzde 90-95’i dışa bağımlı olduğu için fiyat artışları meydana geldi” ifadelerini kullanan Çakmak, “Gübrede çok daha fazla yüzde 450’lere varan bir fiyat artışı yaşandı. Yine devletin yaptığı elektriğe yüzde 100’ün üzerinde zam geldi. Mazota aynı oranlarda zam geldi. Bunun yanında devlet desteklemelerine sadece yüzde 12,5 zam yapıldı ve 25.8 milyar lira açıklandı sonra bir güncelleme yapıldı 3.2 milyar daha ilave edildi 29 milyar liraya çıkartıldı. Bir önceki yıla göre yüzde 27 destek artışı sağlanmış oluyor. Devletin açıkladığı resmi enflasyon yüzde 36. Bu kendi resmi enflasyonun bile son güncelleme ile beraber altında kalan bir devlet desteklemesi söz konusu. Bu da şu demek ben aslında tarıma destek vermek istemiyorum ama işte siyasi konjonktür gereği mış gibi yapıyorum” görüşünü dile getirdi.
“200 milyar lira civarında çiftçinin alacağı birikmiş durumda”
Fevzi Çakmak, “2006 yılında tarım yasası çıkartmışsınız. Bunun 21. maddesinde de demişsiniz ki ben gayri safi hasılanın yüzde 1’inin altında destek vermeyeceğim. Peki, şimdi ne yapıyorsunuz bakın şu güncelleme ile beraber bile binde 5’leri bulmuyor devlet desteği. Çiftçinin sizden bir bu kadar daha alacağı kalıyor. Geriye dönük baktığınız zaman yasanın çıktığı günden bugüne yaklaşık devletten 200 milyar lira civarında çiftçinin alacağı birikmiş durumda. Yasa var çünkü yasayı siz koymuşsunuz, uygulamayan da yine sizsiniz. Peki, çiftçinin bankalara borcu ne kadar 166 milyar lira. 11 milyar lira da tarım kredi kooperatifine borcu var. 177 milyar lira toplamda… Siz bu desteklemeyi doğru oranda yapmış olsaydınız aslında şu anda çiftçinin borcu yoktu. Yüzde 100’ün üzerinde girdi maliyetleri artmışken sizin yüzde 27 oranında destek veriyorum demeniz çok doğru olmasa gerek” dedi.
“Esas düşüşleri 2022 yılında göreceğiz”
Çakmak, “2021 yılında gübre maliyetleri bu kadar artmamıştı orada kuraklığa bağlı düşüşler meydana geldi ama esas düşüşleri biz 2022 yılında göreceğiz. Burada kuraklık olmasa bile bu sefer de girdi maliyetlerinin yüksekliğinden dolayı çiftçi ya ekim yapmayacak ya da ektiğinde de gübreyi az ya da hiç kullanmayacak. Topraklarımız maalesef ona besin maddesi sağlamadığınız sürece size istediğiniz verimleri veremiyor. İnsan da öyle gıdasız kaldığınız yaşamınızı idame ettirebilir misiniz mümkün değil. Bitkinin de yaşam kaynağı besin ve su. Bunları siz yeterli miktarda vermezseniz ister istemez o da küçülmeye gidecek ve verim düşmeleri ciddi anlamda olacak” şeklinde konuştu.
Pazar fiyatları neden alev aldı?
Fevzi Çakmak, “Şu anda sera ürünleri devreye girdi. Mevsimsel artışlar olması doğal ancak bu girdi fiyatlarının yükselmesinden kaynaklı olarak fiyatların yükselmesi ile karşılaşmaya başladık. Bu fiyatları daha da göreceğiz yadırgamamız gerekiyor. Bunun içinde akaryakıt, nakliye, enerji, seracılıkta en büyük maliyetlerden biri ısıtma. Dolayısıyla bu da fiyatları artırdı, doğal gazla çoğu ısınıyor ciddi anlamda maliyet artışları soframıza yansımaya başladı. Aradaki aracı kurum ne kadar çok olursa çiftçinin kazancı o kadar düşerken tüketicinin de maliyeti o kadar artıyor. Burada bizim üreticilerimizin de üzerine düşen örgütlenmeleri. Hem üretim bazında hem de satış bazında örgütlenerek aracıyı devreden çıkarması ve üretici ile tüketici arasında direkt bağlantı kurulması gerekiyor. Burada da kamu yönetimlerine özellikle de ilçe ve il belediyelerine büyük işler düşüyor” ifadelerini kullandı.
“Para etmediği için zeytinler kesiliyor”
“Bursa şanslı bir kent. Tarım potansiyeli yüksek. Multidisipliner bir tarım hem sebze hem meyve hem tarla ürünlerinin polikültür yapıldığı bir bölge ve yağışı da Türkiye’nin diğer bölgelerine göre iyi, sulama potansiyeli yüksek olan bir bölge. Bu anlamda biraz daha şanslı ancak buradaki sıkıntı yine örgütlenememekten kaynaklanan tüccarın eline bağlı kalan fiyat politikalarının oluşması ve tüccarın belirlediği fiyatlarla satış yapılabilmesi” açıklamasında bulunan Çakmak, “Tüccar istediği gibi pazarı iyiyse yüksek fiyat veriyor, mesela bu sene incirde iyi bir fiyat oluştu. Ciddi anlamda gelir elde edildi. Yöresel bazda çok değerli ürünlerimiz var. Biz bunlara katma değer yaratacak ve bunları öne çıkartacak politikalar üretmemiz gerekiyor. Üreticinin direkt olarak bunları katma değerli marka yaratarak pazarlamasında yarar var. Çünkü biz bunu başarırsak ancak onları daha iyi fiyatlarla pazarlara ulaştırabiliriz. Biz zeytinyağını üretiyoruz İtalya’ya ham zeytinyağı olarak gönderiyoruz, onlar şişeliyor, parayı onlar kazanıyor. Halbuki bu zeytinyağı bizim zeytinyağımız. Biz bunu markaya dönüştürüp de İtalya değil de biz satsak o katma değeri benim çiftçim alacak. O yüzden de özellikle zeytinde büyük sıkıntı oluştu bu sene. Karacabey, Mustafakemalpaşa ovalarında zeytinde don olaylarına bağlı olarak ciddi anlamda verim düşüşleri oldu. Özellikle İznik bölgesinde başka bir sıkıntımız var bu da şu zeytin para etmediği için zeytinler kesiliyor. Kesilen zeytinlerin yerine kivi ve nektarin bahçeleri yapılıyor. Bakın zeytin kanunumuz var. Zeytinleri kesmek kesinlikle yasak ama bu yasağa karşın bu cezayı alacağını bilmesine karşın çiftçi bu zeytin ağaçlarını kesiyor. Bakın zeytin ağacı bir sağlık bitkisidir. Bu zeytin ağacını korumamız gerekiyor. Yüzyıllarca yaşamış bir ağacı siz bir anda kesiyor, yok ediyorsunuz onu tekrar oraya ikame etmeye kalksanız yine yüzyıllar geçecek o yüzden ne pahasına olursa olsun korumamız gerekiyor. Zeytin üreticisine ciddi destek vermek gerekiyor” dedi.
“Bursa’dan armut ihracatında şu an ciddi sıkıntılar var”
Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Fevzi Çakmak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bursa’dan armut ihracatında şu an ciddi sıkıntılar var. Biz Yaş Meyve Sebze İhracatçı Birlikleri’yle de görüşüyoruz. Şu anda özellikle armut ihracatının büyük kısmının yapıldığı Rusya kapılarını kapatmış durumda. Çeşitli bahaneler üreterek ben bunu almıyorum diyerek geri gönderiyor. Bunun da bahanesi zararlı buluyorum, hastalık buluyorum… Ondan dolayı almıyorum diyorlar… Aslında bu tamamen siyasi bir politika tercihi. İki ülke arasında üst düzeydeki politikalarda biraz gerilme olduğu zaman Rusya aldığı ürünlere karşı hemen bir kesintiye gidiyor ve bizi el altından tehdit ediyor. Üretici elindeki ürünü tüccara satmıştı. Tüccarın depolarında şu anda bekliyor ürünler. İhracatta da ithalatta da sadece belirli ülkelere bağımlı olmamamız gerekiyor. Çeşitlendirmemiz gerekiyor. Birisi siyasi nedenlerle engelleme koyduğunda alternatiflerini oluşturmamız gerekiyor.”
Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Fevzi Çakmak’ın açıklamalarının tamamını videomuzdan izleyebilirsiniz.