Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Şanlıurfa Topçu Meydanı’nda düzenlenen Şanlıurfa Şehir Hastanesi’nin temel atma ile kentte yapımı tamamlanan tesis ve projelerin toplu açılış töreninde vatandaşlara hitap etti.
Konuşmasına, vatandaşları Türkçe, Kürtçe ve Arapça selamlayarak başlayan Erdoğan, “Peygamberler şehri, evliyaların, medeniyetlerin şehri, mert insanlar şehri Şanlıurfa’nın” tüm ilçe ve mahallelerindeki vatandaşlara selam ve saygılarını iletti.
Bugün Şanlıurfa’da yatırım tutarı 1 katrilyon 811 trilyon lira olan 278 ayrı eserin, kamu ve özel sektör yatırımının resmi açılışını yapacaklarını anlatan Erdoğan, “Hiçbir zaman Şanlıurfa’yı kendi haline bırakmadık. Cumhuriyet tarihinde, 12 yıldır, dönemimizde gördüğü hizmeti Şanlıurfa hiçbir zaman görmedi” diye konuştu.
Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığının 499 trilyon liralık yatırımını, Gençlik ve Spor Bakanlığının gençlik merkezleri, hizmet binası, spor sahalarının, Harran Üniversitesinin 258 trilyon liralık yatırımla 600 yataklı araştırma ve uygulama hastanesini, özel sektör tarafından 50 trilyon liraya tamamlanan bir başka hastane ve çeşitli aile sağlığı merkezlerinin resmi açılışını yaptıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Anamuhalefetin başındaki zat ne diyor, ‘–cek, -cak’, bir taraftan da diyor ki ‘Bana 4 yıl verin, 4 yılda işsizliği bitireyim’’diyor. Bir taraftan da ‘Bu açıkladığım projeyle 20 yıl sonra işsizlik yüzde 5’e düşecek’. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Hesap uzmanı ya… Bu işleri bilmiyor. Ben diyorum ki ‘Siyasette bu seçimlerde bir rehavet var’. O da diyor ki ‘Cumhurbaşkanı gittiği alanları boş gördüğü için bu ifadeyi kullandı’. Benim muhatabım değil de Şanlıurfa’nın bu meydanını acaba sen hiç böyle gördün mü? Dün Antalya’daydım, acaba Antalya’nın meydanını hiç böyle gördü mü? Hamdolsun bizim milletimizle birbirimize aşkımız var. Biz, bu millete aşığız, biz bu millete sevdalıyız. Hani Muharrem Ertaş ne diyor; ‘Aşkınan koşan yorulmaz’. İşte biz yorulmuyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yılda sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yaptıkları yatırımları anlatarak, “Bunları niye anlatıyorum? On iki yıl başbakanlık yaptım, herhalde yapılanları anlatmak hakkım. Çünkü bazıları bundan rahatsız oluyor. YSK’ya başvurarak diyorlar ki ‘Cumhurbaşkanı meydanlara çıkmasın’. CHP müracaat ediyor ‘Çıkmasın’, MHP müracaat ediyor ‘Çıkmasın’, terör örgütünün beslediği HDP 7 kere müracaat etti ‘Çıkmasın’… Ben milletin içinden geldim, milletin tarafıyım, milletin ilk cumhurbaşkanı olarak seçilerek geldim. Dolayısıyla 7 Haziran’da herhalde bunlara bu millet cevabı verecektir. Buna hazır mıyız? Türküyle, Arabıyla, Zazasıyla ne varsa hep beraber buna cevabı vereceğiz değil mi?” ifadelerini kullandı.
Şanlıurfalıların ensar, Suriyelilerin ise muhacir olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Onlara sizin gösterdiğiniz ilgi ve alaka çok önemliydi. Birileri Kobani’yi istismar etti. Kobani’nin geçmişi neydi Ayn el-Arab’tı onu istismar ettiler. Hükümetimizi, bizi Kobani’den gelen muhacirlere sahip çıkamamakla suçladılar. Kobani’den gelen 250 bin kişiyi buradaki kamplarda kim ağırladı? Onlara hizmeti kim verdi? Bak şimdi geri dönüyorlar değil mi. Onlara bu noktada da gerekli desteği de kim veriyor? Yine biz veriyoruz. Bu bölücü terör örgütünü arkasına alan siyasi parti maalesef yalanda çok mahir. İşte bunlara karşı benim Şanlıurfalı kardeşim yani ensar, çok diri durmalı, doğruları anlatmalı ki yalan hakim olmasın. Kardeşin kardeşe böyle zor zamanda yardımcı olması bu işin en güzel yanıdır.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidara gelmesi halinde Türkiye’ye sığınan Suriyelileri Esed’e teslim edeceğine dikkati çeken Erdoğan, “Kardeşlerim bunların tarihinde Boraltan Köprüsü’nde kendi kardeşlerini zalim Stalin rejimine teslim etmek vardı. Daha sonra o Azeri kardeşlerimizden bir düşünür, ‘keşke bizi Stalin’in askerlerine teslim etmeseydiniz de siz öldürseydiniz’ dedi. Ah kardeşlerim işte CHP zihniyeti budur. Geçmişte bunu İnönü ile yaptılar, şimdi kendisi hazırlanıyor. Bu insanlar katil Esed’e verilecek, zalim Esed’e verilecek, ondan sonra bizim kardeşlerimiz orada katledilecek” diye konuştu
“Bizim bu işlere karnımız çok tok”
Erdoğan, bölücü terör örgütünün arkasında olduğu siyasi zihniyetin de farklı olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“İşte buyurun ne diyor? ‘Bizim Kabemiz Taksim’ diyor. Ne diyor, ‘zorunlu din dersi kalksın’ diyor. Ne diyor, ‘Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız’ diyor. Ben Diyanet İşleri Başkanlığımızın bastırmış olduğu Kürtçe mealli Kuran-ı Kerim’i gösteriyorum, beyefendi bundan rahatsız oluyor. Ne diyor, ‘Diyanet İşleri bundan bir tane bastırdı, onu da Cumhurbaşkanı’na gönderdi.’ Eline diline dursun, ilk etapta 10 bin adet bastırıldı. Tüm Güneydoğu’ya, Doğu’ya gönderildi. İşte ortada ‘Qur’ana Piroz.’ Burada. Çeşitli dillerde bastırmaya da devam ediyor. Ama bunların Kuran ile ne alakası var. Bir açıklama yapmış, ‘ben Kuran’ı babamdan, dedemden öğrendim’ diyor. Bizim bu işlere karnımız çok tok. Eğer sen Kuran’ı babandan, dedenden öğrendiysen o zaman Kuran neyi emrediyorsa onu yaparsın. Çünkü Kuran süs eşyası değildir. ‘İnmemiştir Kuran bunu hakkıyla bilin, ne mezarda okunmak ne de fal bakmak için.’ Kardeşlerim bunlara gerekli dersi vereceğinize ben yürekten inanıyorum. Kucağında çocuğuyla, biçare vaziyette bize sığınmış Suriyeli hanım kardeşlerimizi, dizlerinde kalmış son dermanla, gözü yaşlı bir şekilde bize sığınmış ak sakallı ihtiyarı, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen, hala geleceğine umutla bakan çocukları, zalime teslim edemeyiz. Neymiş? ‘Buradan elde ettiği gelirle emeklilere ikramiye verecekmiş.’ Bunların sadece gözü kör, kulağı sağır değil, aynı zamanda vicdanları nasır tutmuş. Hesap bilmedikleri gibi, insanlıktan da bihaberler.”
Hep ilkleri yaptıklarının altını çizen Erdoğan, geçen gün Türkiye’nin üçüncü büyük asma köprüsü Nissibi Köprüsü’nün açılışını gerçekleştirdiğini hatırlattı.
“Eşek, ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” sözünü anımsatan Erdoğan, “Biz eserlerimizle konuşuyoruz. -Cek, -cak yok, yaptık, yapıyoruz. Biz, böyle konuşuyoruz. Biz dağları, ovaları aşarak, dağları delerek Şanlıurfa’yı suya kavuşturuyoruz. Birileri ise maalesef Van’da musluklardan kan akıtıyor, kan. Gördünüz değil mi onları? İşte bölücü terör örgütünün arkasında olduğu belediye bu, parti bu. Musluktan kan akar mı? İşte ülkeyi bunlar böldü. Bunlar bu ülkeyi ayrımcılığa tabi tuttu. Kürt dediler, Arap dediler. Meydana çıkıyorlar, ‘biz bölücü değiliz’. Ne bölücü değilsin? Bölücünün ta kendisisin. İşte bunlarda bir tane, müftü efendiymiş. Sözde müftü. Utanmadan, sıkılmadan ne diyor biliyor musunuz? ‘Benim partimin dini Zerdüştlük olsa, yine orada olurdum.’ Bu nasıl bir anlayıştır. Bunlar, ne hale düşmüşler görüyorsunuz” diye konuştu.
Milletin inancına hakaret edenlerin 7 Haziran’da cevabını alması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Siyaset benim Kürt kardeşimi istismar ederek saygısızlık yapmak mıdır?” diye sordu.
“Hz. Ali Radıyallahü Anh Efendimiz gibi yaşamaya çalışıyorum”
Siyasetin, Avrupa’da projesi yapılan “Ali’siz Alevilik” oyununu oynadığına işaret eden Erdoğan, “Böyle bir fitne var şimdi. Biz ne bilirdik eskiden Aleviler, Hz. Ali Radıyallahü Anh Efendimizi sevenler diye bilirdik. Öyle mi? Ben de onun için derdim ki eğer Alevilik Hz. Ali Radıyallahü Anh Efendimizi sevmekse ben bu Alevi’yim diyenlerden daha Alevi’yim. Çünkü ben Hz. Ali Radıyallahü Anh Efendimiz gibi yaşamaya çalışıyorum ama bunlar öyle yaşamıyorlar ki?” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
“Siyaset her türlü sapkınlığı savunurken, Diyanet’i ve imam hatipleri kapatma sözü vermek midir? CHP’de, MHP’de diğerleri de Diyanet İşleri Başkanımızın bir araba meselesi oldu ya? Ne yaptılar? Kalkmış bu HDP ‘kaynak’ diyor. Kaynak neymiş? Mercedes’i satacaklarmış oradan gelen para kaynakmış? Mercedes’in bedeli ne biliyor musunuz? 330 bin lira. Bunlara 5 tane koyun ver kaybedip gelirler. Baktım ki Diyanet İşleri Başkanımıza, o makama gerçekten haksızca saldırıyorlar. Dedim ki ve Diyanet İşleri Başkanımıza dedim ki ‘Sayın Başkan, ben makam araçlarımdan, bir tanesini size tahsis edeceğim ve bu, zırhlı bir makam aracı olacak. Benim bindiğim araçlardan, bir tanesini size tahsis ediyorum’ dedim.
Şimdi Sayın Bahçeli çıkmış diyor ki ‘Diyanet İşleri Başkanı bunu iade etmeli.’ Sana mı soracağım? Diyanet İşleri Başkanımızın istifasını istiyor? Neden? Niye rahatsız oldun? İslam’ın hükümlerini açıklamasından mı rahatsız oldun? O makama bu denli hakaret etmek sizin haddinize mi? Dünyada bu tür dini temsil edenlerin oluştuğu merciler ortada, kullandıkları bütün araç gereçler ortada. Bunların düşünebiliyor musunuz, Türkiye’de İslam’ı temsil eden bu yüce makama yaptıkları saldırıya bakın. Biz bu makama leke sürdürtmeyeceğiz.”
Mısır’da halkın yüzde 52 oyuyla iş başına gelen Mursi’ye karşı darbe yapıldığına dikkati çeken Erdoğan, “Bu Sisi onun Milli Savunma bakanıydı. Mursi’nin arkasında da namaza duran biriydi. Darbe yaptı” dedi.
“Sisi’yi cumhurbaşkanı olarak tanımıyorum”
Mursi’nin şimdi de idama mahkum edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ben diyorum ki benim indimde Mısır’ın cumhurbaşkanı Mursi’dir. Ben Sisi’yi cumhurbaşkanı olarak tanımıyorum. Çünkü Mısır halkını yüzde 52’sinin oyu benim için saygındır. Eğer demokrasiye inanıyorsam bunu söylemem gerekir. Ama çift yüzlü olursam o zaman her numara olur. Şu anda AB maalesef soyut konuşuyor, somut konuşmuyor. Açık, net tavır koymuyorlar. İşte biz bu tavrı bekliyoruz. Dünyadan bunu bekliyoruz. Ama er veya geç hak galip gelecektir.”
Bu mücadele sürecek
Alandakilere Rabia ile hitap etmek istediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Çünkü bizim birliğe ihtiyacımız var. Bir, tek millet, bu kavram ne demektir biliyor musunuz? Türküyle, Arap’ıyla, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abhaz’ıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla, aklınıza ne gelirse. Hepsi bu tek millet kavramının içindedir. İki, tek bayrak. Bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız, şehidimizin ta kendisidir. Üç, tek vatan. 780 bin kilometrekare ile tek vatan. Bu vatanda kimse bir operasyon düşünmesin, avucunu yalar. Silahlı kuvvetlerimizle karşılarındayız, tüm emniyet teşkilatıyla karşılarındayız, hepsinden öte tüm milletimizle karşılarındayız. Dört, tek devlet. Paralel devletmiş, nereden çıktı bu? İşte Milli Güvenlik Siyaset Belgesine girdi. Burada tek devlet var. Pensilvanya şu anda adeta kaçakların yeri oldu. Bakıyorlar ki ‘yakalayıp alacaklar bizi’, hemen Amerika’ya, Pensilvanya’ya hareket ediyorlar. Bu mücadele sürecek. Bu can bu tende oldukça bu mücadele sürecek. Bu milleti bölenlere prim vermeyeceğiz. Bu ümmeti parçalamak isteyenlere prim vermeyeceğiz. Yeter ki biz, Hacı Bektaş-ı Veli’nin o beş ilkesi var ya, ben beşe çıkardım onu. Ne diyor o, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. İşte mesele bu.”