Ya da bir nebze de olsa kişinin karakterinin de çekicilik üzerinde etkili olduğunu düşünebiliriz.
Ancak bilim insanları yapılan son araştırmalar ışığında, cazibeyi belirlemede önemli bir gizli faktör olan ve “şeytan tüyü” diye anılan şeyin ne olduğunu bulmuş gibi gözüküyor;
Yapılan ilk araştırmada , katılımcılardan duygularını farklı şekillerde ifade eden kişilerin video kliplerini izlemeleri istendi. Daha sonra karşı cinsten hangilerini daha çekici buldukları soruldu. Çalışmaya katılanların büyük çoğunluğu duygularını daha iyi anlayabildikleri kişilerin onlara daha çekici geldiğini belirtti. Yani yaşadığı duyguyu karşı tarafa daha iyi aktarmayı başaran, (güldüğünde çok gülen, ağladığında çok ağlayan gibi) kişiler karşı cins tarafından daha etkileyici bulundu.
Aslına bakılırsa, bu bulgu oldukça şaşırtıcı, çünkü bundan önce genellikle insanların fazla konuşmayan, renk vermeyen ve gizemli insanları daha çekici bulduğu düşünülmekteydi. Ancak yetişkin bireyler arasında yapılan bu araştırmaya göre, duygularınızı ne kadar iyi ifade ediyorsanız ve duygularınız karşınızdakiler tarafından ne kadar iyi okunursa, o kadar çekici hale gelmektesiniz.
Bu deney, Almanya Lübeck Üniversitesi’nde Sosyal ve Duyuşsal Sinirbilim Profesörü olan Silke Anders, tarafından yapıldı. Deneklere hangi kişiyi daha çekici bulduklarını sormanın dışında, görüntüler izletilirken araştırmacıların beyin faaliyetlerini de ölçtüler ve gerçekten de, deneklerin beyin aktiviteleri en çekici buldukları kişinin görüntüleri izletilirken diğerlerine kıyasla artış gösterdi. Yukarıda da belirttiğimiz gibi çekici bulunan bu kişiler ise, oynatılan görüntülerde duygularını en yüksek perdeden yansıtan kişilerdi.
Peki bu araştırmadan çıkartılacak sonuç ne diyorsanız cevabı basit. Her ne kadar, çekicilik gibi oldukça göreceli ve kişiden kişiye farklılıklar gösteren bir konuda kesin bir doğrudan bahsetmek asla mümkün olamasa da, yaşadığınız duyguları etkilemek istediğiniz kişilere daha iyi aktarmak sizi onların gözünde daha çekici kılabilir. Peki bunu yapmanın yolları neler? Aslında oldukça basit;
Gülümseyin
Gülümsemek sosyal sıcaklığın ilk aşaması olarak asla atlamamanız gereken bir basamaktır. Karşınızdaki insanın anlattığınız konuya ve size olan ilgisinin sınırlarını genişletmede size yardımcı olacak bir numaralı enstrüman gülümsemektir.
Özdeşleştirici Konuşun
Yani basitçe, karşınızdaki kişiyi anlattığınız şeye dahil edin ve onda da konuya hakimmiş hissi uyandırmaya çalışın. “Senin de bildiğin gibi” , “Sen de biliyorsundur” , “Sen zaten anlamışsındır” , “Sen de farketmişsindir” gibi cümleler karşınızdaki kişiyi iyi hissetireceği gibi, size sıcak bir çekim duymalarını sağlayan cümlelerdir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu konuşma biçiminin övgü başka bir deyişle “yağ çekme” biçimine dönüşmemesidir. İnsanlar kendilerini sürekli öven karşı cinse çekim duymazlar! Çoğu erkek ve kadının yaptığı en büyük hata da zaten burdadır. Konuşulan şeye dahil etme amaçlı yapılan özdeşleştirici konuşma biçimi kesinlikle övgü içermemelidir.
Ellerinizi İyi Kullanın
El ve kol hareketleri çekicilik söz konusu olduğunda göz ardı edilir ancak gerçekte oldukça önemlidir. İçerisinde bulunduğunuz durumu en iyi biçimde aktarabilmenin yolu tabi ki el ve kol hareklerinden geçmektedir. Alanında etkili kişilere ve etkili politikacılara bakarsanız hemen hepsi ellerini çok yoğun biçimde kullanırlar.
Ayrıca şunu da eklemek gereklidir ki, etkileyici olmanın yolu “dokunmaktan” geçmektedir. Tabi ki ortada hiç bir sebep yokken bunu yaparsanız bu durum en hafif tabiriyle “garip” karşılanabilir ancak anlattığınız konu dahilinde karşınızdaki kişiye dokunmanız o kişiyle aranızda bir bağ oluşmasına yol açacaktır. Saniyelik olarak gerçekleştireceğiniz bu hızlı jestler hafifce koldan tutma, omuza dokunma gibi sıradan şeyler olmalı ve ötesine geçmemelidir. Çünkü durum bununla sınırlı kaldığında karşınızdaki kişinin zihninde, sıcak olmasına rağmen kişisel sınırlara saygılı ve düşünceli bir imaj çizersiniz.