Dedelerinden öğrendikleri sanatı yaşatan Durasan köylüleri, fındık, çam ve meşe ağaçlarından sepet örerek 5 asırlık geleneklerini sürdürüyor.
Tarla işinin bittiği zamanlarda veya arta kalan zamanlarda köy kahvesinde toplanan köyün erkekleri seper örüyor. Köylüler, işe, kestikleri fındık çubuklarının kabuklarını soyarak başlıyor. Uludağ’ın eteklerinden topladıkları fındık çubuklarının kabuklarını büyük bir ustalıkla soyan köylüler, daha sonra onları sıyırarak etrafını çam ağacından yaptıkları kazıklara sararak sepet haline getiriyor. Sepetlerinin sapını daha sağlam olduğu için meşe ağacından yapan köylüler, 2 saatte bir sepeti büyük bir ustalıkla örüyor.
Köy kahvesinde toplanarak dedikodu yerine sepet örüp atalarından kalan mesleği icra eden köylülerin en büyük sıkıntısı, çıkan plastik sepet ve poşetler sebebiyle doğal sepete rağbetin azalması. Daha önce bütün meyvelerin doğal sepetlere konulduğunu belirten Durasan sakinleri, “Plastik kasalar ve naylon poşetler çoğalmaya başlayınca bizim yaptığımız sepetlere rağbet azaldı. Teknolojiye yenik düştük, satılmadığı için artık gençler de bu işi yapmıyor. Bu meslek böyle giderse 20 yıl içinde unutulup gidecek. Bizim yaptığımız doğal sepetlerde saklanan meyve ve sebzeler daha uzun ömürlü olup bozulmuyor. Çünkü biz bu sepetleri fındık, çam ve meşe ağaçlarından yapıyoruz. Sağlık açısından da bu sepetler çok iyi. Fakat kimse bunun kıymetini bilmiyor. Yaptığımız sepetlerin tanesini 15-20 liradan satıyoruz. Bir kişi günde en fazla 12 sepet örebiliyor” dedi.