Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dokunulmazlıklar üzerinden meclise, devlete, millete, yargıya meydan okuyan, hatta hakaret eden bu densizlerin amacı, Türkiye’yi uluslararası alanda sıkıntıya sokmaktır. Açık, net söylüyorum; benim uluslararası bu saldırılardan en ufak bir korkum, endişem yoktur.” dedi.
Erdoğan, Sağlık Bilimleri Üniversitesindeki Fahri Doktora Tevdi Töreni’nde yaptığı konuşmada, üniversite yönetimine, şahsına tevdi ettikleri fahri doktora unvanı için teşekkür etti.
Geçen yıl eğitim öğretim hayatına başlayan üniversitenin, 2016-2017 akademik yılının hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, bugün aynı zamanda içinde bulundukları tarihi binanın faaliyete geçmesinin 113. yıl dönümü olduğunu hatırlattı.
Bu mekanın çok farklı bir mekan olduğunu dile getiren Erdoğan, bu mekanı da üniversitenin yönetiminin aslına döndüreceğine inandığını söyledi. Emaneti sahiplenmenin, emaneti aslına döndürmek suretiyle nesillere tevdi etmenin bir görev olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kubbeye baktığımız zaman kubbenin dört bir köşesinde bakıyorum ki şu anda karşım Hasan, Hüseyin… Onları görüyorum. Kubbe zaten malum. Orada da yine aynı şekilde sinyal geliyor. Herhalde 15 Ağustos itibariyle buranın ihalesi var. İhaleyle birlikte restorasyon başlayacak. Restorasyonla birlikte şu tarihi külliyenin, ne kampüs ne yerleşke… külliyenin aslına rücu ettiğini görmek de bizim için büyük bir heyecan doğuracaktır. Bu konuda 15 Kasım önemli bir miladımız olacaktır. Temenni ederim ki güçlü ve bu işe hassasiyet gösterecek bir firma bunu kazanır. Süratle de inşallah külliyemiz aslına avdet eder. Cennet mekan Abdülhamit Han tarafından inşa ettirilen Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 6 Kasım 1903 tarihinde bizzat Sultan Abdülhamit Han tarafından hizmete açılmıştır. Bu binanın geçtiğimiz yıl kurulan Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne tahsisiyle beraber Abdülhamit Han’ın gayesine uygun bir misyona yeniden kavuştuğunu düşünüyorum.”
“O yaşadığım anı unutamıyorum”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yine bugün açılışını yapacakları ve büyük bir kadir şinaslık örneği gösterilerek isminin verildiği Somali Mogadişu Recep Tayyip Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulunun da hayırlı olmasını diledi.
Somali’de meslek yüksek okuluna kabul edilen öğrencilerin evvela, Yunus Emre Enstitüsü tarafından verilecek, Türkçe hazırlık eğitimi göreceklerini anlatan Erdoğan, bu öğrencilerin hem Türkçe öğreneceklerini hem de sağlık alanında kaliteli eğitim ve öğretim alacaklarını söyledi.
Erdoğan, bu öğrencilerin hem Somali’de büyük bir ihtiyacı karşılayacaklarını hem de sağlık alanında uzun yıllar sürecek iş birliğinin beşeri kaynaklarını oluşturacaklarını ifade etti. Somali’yi 3 kez ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İlk ziyaretim orada en sıkıntılı anın yaşandığı dönemdi ve o zaman Somali’nin çocuklarıyla, Somali’nin anne-babalarıyla bir araya gelme fırsatını buldum. O yaşadığım anı unutamıyorum. Ondan sonra Somali’de yaptırdığımız hastanenin ve meslek yüksek okulunun açılışını yapmaya gittik. Tabii bu arada orada yol da yoktu. Onların hamdolsun açılışını yaptık. Bir de havaalanını yapmıştık. Havalanının açılışını yaptık. Son gidişimde de dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir büyükelçiliğimizi Somali’de açtık. Bizlere tahsis ettikleri deniz kenarındaki 80 dönüm arazi üzerinde çok farklı bir mimariyle muhteşem bir büyükelçilik külliyesini orada açtık.
Bu da bizim hem Somali’ye nasıl bir önem verdiğimizi göstermesi bakımından çok önemliydi. Bu arada bazı müteşebbislerimiz başta Somali Havalimanını yapıp, işleten, ondan sonra Mogadişu Limanını aynı şekilde alıp işleten müteşebbislerimiz de Somali’ye Türkiye’nin ve Türk müteşebbisinin ne kadar önem verdiğini göstermesi bakımından çok önemliydi. Şimdi içeri girdiğimiz andan itibaren Somalili gençlerimizi görünce, Somalili gençlerimizin geleceğe yönelik arzu ve niyetlerini görünce gururum daha da arttı. İnanıyorum ki burada tahsillerini bitirdikten sonra onlar Somali’ye çok daha farklı dönecekler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somalilli öğrencilere de “Burada kalmayacaksınız. Doğru Somali’ye. Çünkü Somali’yi ayağa siz kaldıracaksınız. O bakımdan sizi Somali bekliyor. Siz orada ayrıca şifa dağıtacaksınız” şeklinde hitap etti.
Mevcut hastanede Somali’nin doktorları görev ifa ederse, ülke halkının çok daha huzurlu ve mutlu olacağını dile getiren Erdoğan, “Bizler de oraya gittiğimiz zaman ‘Türkçe bilen var mı?’ diye sormayacağız. Sizler zaten Türkçeyi bizden daha güzel konuşuyorsunuz.” dedi.
“Türkiye’nin çıtayı her geçen gün daha yükseğe taşıması gerekir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gülhane Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binasında ve diğer birimlerde eğitim, öğretim gören öğrencilerin, üniversitenin sahip olduğu tarihi misyonun bilinciyle hareket edeceklerine inandığını da vurguladı.
Sağlık hizmetleri alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan Türkiye’nin çıtayı her geçen gün daha yükseğe taşıması gerektiğini dile getiren Erdoğan, bunu sağlayacak olanın da bu tarihi okulun hocaları ve öğrencileri olduğunu söyledi.
Üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün, uzun yıllar süren siyasette beraberliğin yanında, sağlık ekibinin yöneticisi olarak yakın çalışma arkadaşlığını yaptığını aktaran Erdoğan, “Üniversitemiz akademi ve siyaset gibi iki önemli alanda çok ciddi birikimi bulunan Cevdet hocamızın liderliğinde, kendi alanında kısa sürede ülkemizin en prestijli eğitim kurumu haline dönüşecektir. Çünkü Cevdet hocamızın bir özelliği var, sabah 9, akşam 5 gibi çalışmaz, mesai sınırsızdır. Benimle beraber öyleydi, ondan sonra da bir değişiklik olmamıştır, inşallah öyle de devam edecektir. Cumhurbaşkanı olarak desteğim, tüm eğitim öğretim kurumlarımıza olduğu gibi Sağlık Bilimleri Üniversitemizin de daima yanında olacaktır.” diye konuştu.
Türkiye’deki yüksek öğretim konusunda hasbihal etmek istediğini dile getiren Erdoğan, “Gündemimde sağlık alanında katettiğimiz mesafe, yine bu alandaki 2023 hedeflerimiz gibi hususlar da var. Ancak uzun zamandır ya bir terör olayı ya da terörle mücadelede yaşanan gelişmeler sebebiyle gündemimizin diğer konularını yeteri kadar konuşma, tartışma imkanı bulamıyoruz. Bu durumdan duyduğum rahatsızlığı da her fırsatta dile getiriyor, arkadaşlarımı kendi gündemlerine, asli işlerine odaklanmaları yönünde ikaz ediyorum.” dedi.
“Hadi otur da parlamentoda işine bak”
Cumhurbaşkanı olarak imkanları elverdiği ölçüde 2023 hedefleri kapsamında çalışmalar başta olmak üzere büyük projeleri, önemli yatırımları yakından izlediğini, katkı vermeye çalıştığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bazı meseleler var ki onlarla ilgili değerlendirmelerimizi, kamuoyuyla paylaşmak da en az diğer konular kadar önemli hale geliyor. Önceki gün başlayan ve hala devam eden terör örgütü PKK’ya destek veren milletvekilleriyle ilgili süreç de işte böyle bir konudur. Terör örgütü PKK’nın boyutu Kandil’de değil, onun parlamentodaki uzantıları var. Biz bu işin önünü açtık. Bunlar varsınlar parlamentoda mücadelelerini sürdürsünler. Ne yazık ki bunlar, burayla yetinmediler. 7 Haziran’da 80 milletvekili yakaladılar. Tamam işte 80 milletvekili bak. Hadi otur da parlamentoda işine bak. Yok, 80 milletvekilini aldıkları günün ertesinde Diyarbakır’da halkı sokağa davet ettiler ve 50 kişinin ölümüne neden oldular. Ölen Kürt’tü, öldüren Kürt’tü. Bunu onlar yaptı. Esasen yaşanan hadise çok açık ve nettir.”
“Bu densizlerin amacı…”
TBMM’nin geçen mayıs ayında milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu sadece onlara yönelik bir olay değil. Fakat şu anda Batı’nın ağzına bakın. Batı şu anda nasıl değerlendirmeler yapıyor. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesine götürüldü biliyorsunuz. Yüksek Mahkeme de yapılan işlemi ne yaptı? Hukuka uygun buldu. Bunun üzerine genel başkanlar dahil olmak üzere, yargı safhasında dosyası olan milletvekilleri ilgili adliyelere gidip ifadelerini vermeye başlamışlardır. Ancak bir siyasi partinin mensupları, en başında beri ısrarla bu konuyu tahrip unsuru haline getirmeye çalışmışlardır. Hatta önceleri meydan okudular; ‘Benim dokunulmazlığımı kaldırın, hemen yargıya gitmeye hazırım’. Tamam o zaman öyle diyordun da daha sonra ne oldu sana. Daha sonra aksini yapmaya ve kaçmaya çalıştılar.
Dokunulmazlıklar üzerinden meclise, devlete, millete, yargıya meydan okuyan, hatta hakaret eden bu densizlerin amacı, Türkiye’yi uluslararası alanda sıkıntıya sokmaktır. Açık, net söylüyorum; benim uluslararası bu saldırılardan en ufak bir korkum, endişem yoktur. Benim için aslolan milletimdir. Milletim ne diyor? Aslolan budur. Yoksa, ‘Batı ne diyor?’ Batı bizim için hiçbir zaman hayırlı rüya gördü mü? Görmüyor. 53 sene Avrupa Birliği’nin kapısında bekletilen Türkiye için Batı’dan biz ne bekleyeceğiz. Kendimizi aldatmayalım. Biz kendi göbeğimizi, kendimiz keseceğiz.”
“Batı bizim için hiçbir zaman hayırlı rüya gördü mü? Görmedi.”
“Batı bizim için hiçbir zaman hayırlı rüya gördü mü? Görmedi.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “53 sene Avrupa Birliğinin kapısında bekletilen Türkiye için Batı’dan biz ne bekleyeceğiz. Kendimizi aldatmayalım. Biz kendi göbeğimizi, kendimiz keseceğiz. İnanın çalışalım, gayret edelim, ilim olarak değerli hocalarım şu sevgili öğrencilerimizi geleceğe hazırlasınlar, biz bunları sollayıp aşar, geçeriz. Hiç endişeniz olmasın.” diye konuştu.
“Türkiye artık kendisine yeni yol çizmiş bir ülkedir”
Türkiye’nin son 3 yıldır yaşadığı hadiseler sebebiyle artık olaylara bakış açısını değiştirmiş kendisine yeni yol çizmiş bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bundan sonra bizim için ‘Şu ne der, bu ne der?” diye bir ölçü yoktur. Artık bizim ölçümüz, ülkemizin ve milletimizin bekası için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaktır. Mesela 2013 yılında gezi olayları sırasında biz bu anlayışla hareket ettik. Aynı yılın sonunda yaşadığımız 17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişiminde de ölçümüz yine buydu.” dedi.
“80 milletvekilini aldıkları günün ertesinde Diyarbakır’da halkı sokağa davet ettiler”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti.
“7 Haziran’da hatırlayın, 80 milletvekili yakaladılar. Tamam işte 80 milletvekili, bak hadi otur da parlamentoda işine bak. Yok… 80 milletvekilini aldıkları günün ertesinde Diyarbakır’da halkı sokağa davet ettiler ve 50 kişinin ölümüne neden oldular. Ölen Kürt’tü, öldüren de Kürt’tü. Bunu onlar yaptı. Esasen yaşanan hadise çok açık ve nettir. Bilindiği gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi, geçtiğimiz mayıs ayında istisnasız tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarını ne yaptı, kaldırdı. Yani bu sadece onlara yönelik bir olay değil. Fakat şu anda batının ağzına bakın, batı şu anda nasıl değerlendirmeler yapıyor. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesine götürüldü, biliyorsunuz. Yüksek mahkeme de yapılan işlemi ne yaptı, hukuka uygun buldu. Bunun üzerine genel başkanlar dahil olmak üzere yargı safhasında dosyası olan milletvekilleri ilgili adliyelere gidip ifadelerini vermeye başlamışlardır. Ancak bir siyasi partinin mensupları en başından beri ısrarla bu konuyu tahrik unsuru haline getirmeye çalışmışlardır.”
“Sen nasıl saygı istiyorsan bize de saygı duyacaksın”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En son işte yaşanan olaylarda Avrupalı bakanlar Türkiye’ye hücum ediyorlar, buraya gelip gidiyorlar. Malum partiyi gidiyorlar ziyaret ediyorlar. Ne olacak yani, gelip gidecekseniz. Buradaki kararı mı değiştireceksiniz. Burada hukuk var. Biz bunlara bir şey söylediğimiz zaman diyorlar ki ‘Biz hukuk devletiyiz, dolayısıyla biz hukuka müdahale edemeyiz, hukuk bağımsızdır. tarafsızdır.’ E senin ki tarafsız, bağımsız. Bizdeki hukuk, guguk mu? Bizim ki de tarafsız bağımsız. Sen nasıl saygı istiyorsan bize de saygı duyacaksın. Kusura bakma.” diye konuştu.
“Sayın Şansölye’ye teröristlerle ilgili 4 bin MİT dosyası verdim”
Teröristlerle ilgili, Sayın Şansölye’ye 4 bin MİT dosyası verdiğini ifade eden Cumharbaşkanı Erdoğan, “6 ay kadar önce İstanbul’da yaptığımız görüşmede, ben size 4 bin dosya vermiştim, hatırlıyor musun dedim. Hatırlıyorum dedi. Peki ne oldu o dosyalar dedim. Dedi ki o dosyalar şu anda 4 bin 500 oldu. Peki ne olacak dedim. Geciken adalet, adalet değildir. Bu adaleti geciktiriyorsunuz. Avrupa, birlik olarak PKK’yı terör örgütü ilan etmesine rağmen şu anda teröre yataklık yapmaktadır. Çok açık net.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
“Böyle bir ortamda kendilerini biliyorsunuz, ifade vermek üzere davet eden yargı mensuplarını ve dolayısıyla Türk devletini hiçe sayanlara müsamaha gösterilmesi söz konusu olamaz. Meclisin karar verdiği, Anayasa Mahkemesinin hukuka uygun bulduğu, yargının kendi usulü çerçevesinde harekete geçtiği bir konuda birilerinin çıkıp ‘Biz sizi tanımıyoruz’ demesi aslında ‘Bunun için bize yapılacak her türlü muameleyi de peşinen kabul ediyoruz’ anlamına geliyor. Çünkü hukukun usulü bellidir; ifade vermeye gitmezsen zorla götürülürsün. Önceki gün yapılan işlemlerin adı tam olarak işte budur, yani hukukun işletilmesidir. Bu ülkede hiç kimse layüsel değildir. Hiç kimse kendisini hukukun üstünde, dışında, sağında, solunda göremez.”
“Ey Batı, bunları duy bakalım”
Sadece 20 Temmuz 2015 tarihinden bu yana PKK, 787 güvenlik görevlisini ve 312 sivil vatandaşı şehit ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu eylemlerde 4 binin üzerinde güvenlik görevlimiz, 2 binin üzerinde vatandaşımız da yaralandı. Bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlarda 5 bin 500 silah, 650 bin mermi, 142 ton patlayıcı malzemesi, 15 bine yakın bomba ele geçirildi. Ey Batı, bunları duy bakalım.” dedi.
“Siz milletvekili gibi değil de terörist gibi davranırsanız elbette terörist muamelesi görürsünüz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz milletvekili gibi değil de terörist gibi davranırsanız elbette terörist muamelesi görürsünüz. Bir fikri, bir siyaseti savunmakla terör örgütünü, teröristi, terör eylemlerini savunmak çok farklıdır. Bizim her türlü fikrin ifadesine, katılmıyor olsak da saygımız vardır. Ancak konu ülkenin bütünlüğü, milletin birliği, vatandaşların can güvenliği olduğunda hiç kimse kusura bakmasın, gözümüz kimseyi görmez. Sıfatı ne olursa olsun, kendi ülkesine, kendi milletine ihanet içinde olanların yargıya hesap vermesini sağlamak, bunun için gereken altyapıyı oluşturmak, bizlerin en başta gelen görevidir.” diye konuştu.