Olay Gazetesi Bursa

Bu belirtilere dikkat! Reflü…

Midedeki asit ile mide içeriğinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflü, yaşam tarzı değişiklikleri ile büyük ölçüde önlenebiliyor.

Her yemekten sonra sıkıntı veren, geceleri uyutmayan reflü ihmal edildiğinde ise astım, ses kısıklığı ve yutma güçlüğü gibi sorunlara ve kansere dönüşebiliyor.
 

Gastrit belirtilerinin, reflüyle benzerlik gösterdiğini belirten Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Yıldıran Songür, ancak gastrite bağlı olanların daha çok açken ortaya çıkan, midede kazınma, yanma hissiyle kendini gösteren, bazen gece uykudan uyandıran uzun süreliağrılar olabildiğini söyledi. Reflüde ise şikayetlerin daha çok yemekten sonra başladığını aktaran Uzman, mideden yukarı doğru ekşime şeklinde ortaya çıktığını ve çoğunlukla hastalarda gastrit ile reflünün bir arada görüldüğünü belirtti. 
 

BU BELİRTİLERE DİKKAT
 

. Göğsün ön tarafında, midenin üst bölümüne karşılık gelen bölgede yanma, ekşime ile boğazda yanma hissi.
 

. Ağza acı su gelmesi.
 

. Geğirti.
 

. Ses kısıklığı.
 

. Boğazda dolgunluk ve gıcık hissi.
 

. Ağız kokusu.
 

. Geçmeyen öksürük.
 

.Yutma güçlüğü ve yutarken yiyeceklerin takılma hissi.
 

.Tedaviye iyi yanıt vermeyen astım tekrarlayan astım nöbetleri.
 

.Tedavi edilemeyen larenjit ve farenjit. 

 

KANSIZLIK REFLÜ BELİRTİSİ OLABİLİR

 

Midede ekşime, yanma, sırta vuran ağrı, yediklerin boğaza gelmesi varsa reflü teşhisi daha kolay konulur. Eğer hastada kansızlık, yutma güçlüğü, lokmaların zor geçmesi, yutarken ağrı duyma, kilo kaybı, erken doyma gibi birtakım şikayetler varsa mutlaka endoskopi yapılması gerekir. Şikayetlerin reflüye bağlı olup olmadığını anlamak için 24-48 saat boyunca yemek borusuna kaçan asidin ölçülmesi için de ayrı testler yapılır. Bu testlerde yemek borusunun hem alt hem de üst tarafına çipler yerleştirilerek asidin ne kadar yukarıya, ne kadar süre ile çıktığı ve ne kadar şiddetli olduğu gözlemleniyor.

 

KANSER TÜRÜNE ZEMİN HAZIRLAYABİLİR

 

Gastroözofagial reflüde, yapılan endoskopide yemek borusunun alt-orta tarafında reflüye bağlı doku hasarı, yani bölgede küçük yaralar, ülserler görüldüğünü kaydeden Prof. Songür, “Uzun süre devam eden reflülerde ise Barret özofagus denilen, yemek borusu ile midenin birleştiği noktadaki mukozada birtakım hücresel değişiklikler ortaya çıkabilir. Bunlar da ileride bir kanser türüne zemin hazırlayabilir. Dolayısıyla söz konusu durumun tespiti için endoskopi yaparak tanıyı koymak büyük önem taşımaktadır” dedi.

 

TEDAVİ SÜRESİNİN PLANLANMASI ÖNEMLİ!

 

Çoğunlukla hastalarda yeme alışkanlığı, kilo, günlük yaşamda dikkat edilmesi gereken düzenlemeler yapıldıktan ve ilaç tedavisine başlandıktan sonra şikayetlerin kesildiğini söyleyen Songür, “Önemli olan hastaya bu tedavinin ne kadar süre ile verileceğidir. Çünkü ilaç alındığı sürece şikayetler ortadan kalkar, ilacı kesildikten sonra tekrar başlayabilir. Bunu engellemek için reflüye yol açan başta diyet ve beslenme tarzı olmak üzere yaşam tarzındaki değişiklikler yapılmalıdır.

 

Her hastaya farklı tedavi uygulanır. Bazı hastalarda ilaçlar yeterli olmayabilir ya da hasta ilaçları çok uzun süre kullanmak zorunda kalabilir. Bu durumda hastalar reflü cerrahisine yönlendirilebilir2 şeklinde konuştu. 

 

YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ ŞART

 

1.Kilo fazlalığı varsa mutlaka kilo verilmeli.
 

2.Yemek saatleri ve beslenme düzeni değiştirilmeli.
 

3.Yemeklerde mide çok fazla doldurulmamalı.
 

4.Özellikle yatmadan en az 3 saat önce sulu ya da katı gıda alımı kesilmeli.
 

5.Geceleri uyandıran ve uyku-apneyi tetikleyen reflüde, yatağın başı 15-20 cm kadar yükseltilerek uyunmalı.
 

6.Portakal, limon gibi asitli meyve suları içilmemeli.
 

7.Kızarma yiyecekler, yağlı kremalar, yağlı peynirler, bol salçalı yemekler, alkolü içecekler, kahve, çay, asitli içecekler, çikolata, cipsler, şekerli ve yağlı çörekler, tatlılar, soğan, sarımsak mümkün olduğu kadar az tüketilmeli.
 

8.Sigara kullanılıyorsa bırakılmalı.
 

9.Reflü şikayetleri fark edildiğinde mutlaka doktora danışılmalı.