Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkistan kentindeki Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde fahri profesörlük unvanı verildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki törende yaptığı konuşmada, Türkiye’nin çevresindeki sorunlara değinerek, Suriye’deki zulmün hem insani hem siyasi bakımdan giderek kötüleştiğini, Irak’ta mezhepçilik fitnesinin hala tüm ateşiyle yandığını belirtti.
IŞİD terör örgütünün Müslüman kanı dökerek İslam dünyasını ve bölgeyi zehirlemeye devam ettiğini dile getiren Erdoğan, Libya’daki fiili bölünmüşlüğün ülkenin ve oradaki vatandaşların hali bakımından kendilerini endişelendirdiğini ifade etti.
Mısır’da darbeyle iş başına gelen yönetimin demokrasiye dönüşü reddettiği gibi verdiği idam kararıyla da halkın yüreğinde kapanmayacak yaralar açma yolunda ilerlediğini vurgulayan Erdoğan, Yemen’de başlayan çatışmaların da bölgede yeni bir kamplaşmanın fitilini ateşleme aşamasına geldiğini kaydetti.
Erdoğan, Filistinlilerin haklarına saygı göstermeme konusunda adeta yarış içerisinde olan İsrailli politikacılar yüzünden bölgedeki huzursuzluğun giderek tırmandığını, Afganistan’ın ise hala huzuru yakalayamadığını söyledi.
Erdoğan, tüm bu manzara içerisinde Türkiye’nin barış, huzur, refah ve güvenin temel alındığı bir uluslararası sistemin inşası için çalıştığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Bu çabaların başarıya ulaşması için uluslararası toplumda etkinliği olan tarafların bir araya gelmesi ve birlikte hareket etmesi şart. Bunun için bir yandan bölgesel işbirliği platformları güçlendirilirken, diğer yandan Birleşmiş Milletler başta olmak üzere küresel yapıların çözüm odaklı bir anlayışla yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Suriye’de 300 bin insanın ölümüne seyirci kalan bir BM Güvenlik Konseyi dünya üzerinde yaşayan milyarlarca insana nasıl olacak da güvenli bir gelecek vaad edebilecek? Soruyorum, seçimle iş başına gelmiş siyasetçilerin değil askeri darbeyle ülke yönetimini gasbetmiş diktatörlerin arkasında duran bir uluslararası düzen, insanlara nasıl daha özgür bir gelecek vaad edebilir? Batı’nın sadece israf edilen, çöpe atılan yiyeceği, Afrika’daki tüm açları doyurabilecek bir miktara ulaşabildiği bir sistem, insanların nasıl daha müreffeh bir hayat için motive edebilir? İşte biz bu sürdürülemez uluslararası düzenin değişmesi için her platformda sesimizi yükseltiyor, itirazlarımızı dile getiriyoruz. Küresel vicdanı uyandırma ve bunu uyandırana kadar da bunları söylemeye devam edeceğiz.”
“BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi, dünyanın kaderini belirleyemez”
Erdoğan, amaçlarının bu dengesizlik içerisinde bir yer kapmak olmadığını ifade ederek, “Biz tesisini arzu ettiğimiz adil ve gerçekçi yeni düzenin taraflarından biri olmaya talibiz” dedi.
“BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi dünyanın kaderini belirleyemez, belirlememelidir” ifadesini kullanan Erdoğan, tüm dünyanın kaderini bu 5 üyeden 1’inin kararının belirlemesinin adil olmadığını dile getirdi. Bu sebeple el ele vermek gerektiğinin altını çizen Erdoğan, 2013’te Türkiye’nin en çok uluslararası yardım yapan ülkeler sıralamasında üçüncü sırada yer aldığını, 12 yıl önce yılda 45 milyon dolar yardım yapan Türkiye’nin, şimdi 4,5 milyar dolar yardımda bulunduğunu ifade etti.
İnsani yardımda Amerika ve İngiltere’den sonra Türkiye’nin geldiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Halbuki dünyada bizden çok güçlü ülkeler var. Bakınız şu anda Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye sığınan sığınmacıların sayısı 2 milyon. Bunun 1 milyon 700 bini Suriye’den, 300 bini Irak’tan ölümden kaçarak geldiler, Türkiye’ye sığındılar. Kapınızı kapayabilir misiniz? Şimdi onları biz yediriyoruz, giydiriyoruz, sağlığına, eğitimine her şeyine A’dan Z’ye bakıyoruz. BM’den yardım geldi mi, geldi. Ne kadar biliyor musunuz, 250 milyon dolar. Peki biz şu ana kadar ne kadar harcama yaptık? Değerli kardeşlerim, 5,5 milyar dolar. Ama biz bundan da şeref, gurur duyuyoruz. İnşallah Türk Konseyi başta olmak üzere Orta Asya’daki dostlarımızla birlikte oluşturduğumuz ve güçlendirme kararı aldığımız işbirliği platformu ile bu gücümüzü daha da artıracağız. Hoca Ahmet Yesevi’nin hikmetlerinden aldığımız ilham, güç ve cesaretle bu doğrultuda yolumuza devam edeceğiz.”