Çilimli ilçesi Kırkharman köyünde oturan Kadriye Akbal, 1981 yılında köye fındık toplamak için gelen yengesinin ağabeyi İsmail S. ile kaçarak dini nikahla evlendi. Çiftin, biri kız, 3 çocuğu oldu. 4 yıl sonra İsmail S., eşi Kadriye Akbal’ı köyüne fındık toplamaya gönderdikten sonra bu kez, komşusu ile kaçarak evlendi. Kadriye Akbal’ın babası, 3 çocuğun İsmail S.’ye verilmesini istedi.
Çocuklardan 2,5 yaşında olan Canan ile 3 aylık Ufuk, Kadriye Akbal’dan habersiz babalarına götürüldü. Kadriye Akbal, büyük çocuğu Yavuz’u alarak, Sakarya’dan köyüne döndü. Bu süreçten sonra Kadriye Akbal, babalarına götürülen çocuklarına ulaşamadı. Eşini defalarca şikayet eden Kadriye Akbal, bir sonuç elde edemeyince geçen yıl İsmail S. hakkında cinayet suçlaması ile şikayette bulundu.
Şikayet üzerine cumhuriyet savcısı tarafından ifadesi alınan İsmail S., 1984 yılının Mart ayında Canan isimli kızını Eminönü Yeni Cami’ye, oğlu Ufuk’u ise Kumkapı’daki tren istasyonuna bıraktığını söyledi.
Evlat hasreti ile yanıp, gözyaşı döken Kadriye Akbal, “1981 yılında evlendim. Yengemin ağabeyiydi, Sakaryalı idi. 5 sene evli kaldık, 3 çocuğumuz oldu. Fındık sezonunda ben köyüme geldim. Arkamdan kocam komşumuzla evlenmiş. Babam, ‘Evlenen kişi çocuklarına baksın’ dedi, babam çocuklarımı istemedi. Yengemle beraber çocukları babalarına gönderdiler. Babaları da eşi ile birlikte çocuklarımı bir şekilde kaybettiler. Komşum bana mektup yazdı. Çocuklarının ikisi birer akşam arayla kayboldu, büyük çocuğuna sıra geldi dedi. Gittiğimde küçük çocuklar yoktu. O günden beri hep araştırdım. Sesimi duyurmaya çalıştım, babalarını dava ettim, ama bir sonuç alamadım” dedi.
Çocuklarının akıbetini öğrenmek istediğini ifade eden Kadriye Akbal, “Kayıp oldukları zaman kızım 2,5 yaşında oğlum ise 3 aylıktı. Kızımın adını Canan koyduk. Kalçasının üzerinde 5 tane parmak izi gibi beni var. Şikayetçi oldum. ‘Ben Kadriye ile evli değilim’ dedi. 1 sene önce de cinayet suçlaması ile dava açtım. Çocuklarımın bana bir mezarı lazım. Eski eşimin bildiği bir şey varsa konuşması için yalvarıyorum. Bir şey yaptılarsa açığa çıksın, kendisi açıklasın. Son ifadesinde de tren istasyonuna ve camiye bıraktığını söylüyor. Araştırılmasını istiyorum.” diye konuştu.
Çocuklarından kendisine sadece bir resim ve 2 parça eşya kaldığını belirten Kadriye Akbal, şöyle konuştu:
“Çocuklar kime sığınsın? Kim elinden tuttu? Kim sahip çıktı? Ben onlar yokken bir sıcak çorba içemedim, yatamadım. Onlar öyle sokağa atılır da bir anne ne kadar karnını doyurabilir? Benim ömrüm hasretle bitti. Çocuklarımdan geriye sadece bir resim kaldı. Üzerlerinden çıkardığım giysileri var. Bir yırtık çorap var. Onu da bir öğretmen hediye vermişti çocuklara. 35 senedir her bayramım o kıyafetlerle geçer. İki kıyafet ile bir giyim çorabı saklıyorum. Bayramlarımız öyle geçiyor. Bizim hiç dolu dolu bayramımız olmadı. Artık yeter. Canlıysa canlı, öldülerse ölüsünü bulmak istiyorum.”
DHA