CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İç Güvenlik Yasa Tasarısı’na ilişkin, “Biz kendi ülkemizde birinci sınıf demokrasi istiyoruz. Üçüncü sınıf demokrasi istemiyoruz, baskı, şiddet istemiyoruz. Uygar bir toplum olarak kendi yaşamımızı sürdürmek istiyoruz. Ve en önemlisi kendi ülkemizde huzur istiyoruz. Bırakmışsın bunların tamamını bir köşeye ‘efendim biz bu yasayı çıkaracağız’ Buyur çıkar bakalım, çıkar bakalım ne olacak” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM’ye İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nın getirildiğini, bunun doğru olmadığını savundu.
“Anayasa’yı askıya aldınız, TBMM’yi arka bahçenize çevirdiniz, yargıyı siyasallaştırdınız” diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Eğer bunu yaparsanız, bu süreç böyle devam ederse, halkın direnme hakkı doğar dedim. ‘Vay efendim, molotofkokteyli taşıyan birisinin önüne ben düşecekmişim, beraber gidecekmişim’ Bu kadar da yalan olmaz ki, insaf denen bir şey var. Direnme hakkı erensel bir haktır, direnme hakkı baskıya, zulme karşı direnmektir. İnancımızda da vardır bu, zulme teslim olmak bizim kitabımızda yoktur. Direnme hakkı… Adam, Taksim Meydanı’nda ayakta durdu, ‘duran adam’, işte direnme hakkı odur. Polis copla geliyor, karanfil veriyor, direnme hakkı odur. TOMA su sıkıyor, açmış göğsünü ‘sık ulan, istediğin kadar sık’ diyor, işte direnme hakkı budur. Vatandaşın direnme hakkı vardır. Bu Anayasa yüzde 92 ile kabul edildi mi? Edildi. Sen nasıl Anayasa’yı askıya alırsın, kimden izin aldın? ‘Efendim, yeni yasalar getireceğim’ Ne olacak? ‘Vatandaşı dinleyeceğim’ Zaten dinliyordun. Yasla güvence getirecek. Nasıl olacak? ‘Hakimi, savcıyı boşver, ben karar vereceğim, vatandaşı dinleyeceğiz’ Bir de sıkılmadan, ‘efendim bu yasa Avrupa Birliği’nde de aynen uygulanıyormuş’ Vallahi pes.”
Avrupa Birliği yetkililerinin, “bu yasanın demokratik olmadığı yönünde” açıklamalarının olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, “Ya, Başbakansın, senin önüne bu açıklama metni konmuyor mu? Emin olun, anlamakta zorluk çekiyorum. Ayrıca, bir toplumu meşru müdafaa çizgisine çekerseniz, baskıyı o noktaya getirirseniz, toplumun da meşru müdafaa hakkı doğar, bunu hiç kimse unutmasın” diye konuştu.
“Sen mücadele ettin de biz mi engel olduk”
Yüzünü örtene 4 yıl, sapan kullanana 2 yıl, silahla adam vurana 1 yıl hapis cezasının hangi ülkede olduğunu soran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Halkı kandırıyorlar. Söylediklerinin tamamının cezası var zaten. Terör örgütü üyesi ve yüzünü kapatıyorsa, Terörle Mücadele Yasası’nda zaten bunun cezası var. Sen ceza verdin de biz elini mi tuttuk veya engel mi olduk? Terörle Mücadele Yasası’nın 7’nci maddesi, ‘yüzünü kapatıp eylem yaparsan, kusura bakma, seni alır içeri atarım’ diyor. Sen attın da biz engel mi olduk? Elinde molotofkokteyliyle çevreye zarar verene cezası var Terörle Mücadele Yasası’nda. Molotofkokteyliyle otobüs, dükkan, banka yaktı, insanları öldürdü, zarar verdi de biz engel mi olduk, ‘yapma’ mı dedik? Hayır. Adam gibi yakalarsın, yargının önüne çıkarırsın, yargı kararını verir, hiç kimse de bir şey demez. Elinde silahla şehir ortasında kimlik kontrolü yapıyor, suç mu? Suç. Terörle Mücadele Yasası’nda var mı? Var. Ceza veriyor musun, tutukluyor musun, götürüyor musun hakimin huzuruna? Götürüyorsun. Neymiş? ‘Yeni kanun getirecekmiş’ Bunların hepsinin cezası var ama ortada başbakan yok, hükümet yok, boşluk var. Türkiye iyi yönetilmiyor.”
Habur Gümrük Kapısı’na belli olayları araştırmakla görevlendirilen bir gümrük ve ticaret müfettişi ile müdür yardımcılarının, 11 Ekim 2014’te, yüzü maskeli kişilerce Silopi yakınlarında yollarının kesilmesiyle ilgili tutulan raporu okuyan Kılıçdaroğlu, “Bu tablo Türkiye’nin iyi yönetilmediğini gösteriyor. Devletin kaymakamı bir yere gidemiyor, valisi, odasından dışarı çıkamıyor, emniyet müdürü sokağa çıkamıyor. Neden bahsediyorlar bunlar? Sen bunlarla mücadele ettin de biz kalkıp engel mi olduk. Sen elinde silahı olan adamı tutukladın da biz gelip engel mi olduk? Sen bunun hesabını verebilir misin Davutoğlu? Hesabını veremezsin. Kendisi zaten tehdit unsuru haline dönüşmeye başladı” diye konuştu.
“Çocuk, daha dirayetli davranırdı”
Şehrin ortasında, ellerinde kalaşnikofla kimlik kontrolü yapanların bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sanki başka bir ülke. Peki Davutoğlu’nun bilgisi var mı? Onun hiçbir ilgisi ve bilgisi yok. 23 Nisan çocuğu dedik ya, emin olun 23 Nisan’da başbakanlık koltuğuna bir çocuk otursaydı daha dirayetli davranırdı. Ben, o koltuk boştur diyorum, ‘efendim boş değil, ben burada oturuyorum’ Oturuyorsun da ne kolun kaldı, ne kadın kaldı senin” dedi.
Kamu düzeninin korunması için gerekli yasaların olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Siz ne yaptınız? Senin bakanın, kalktı bunları önleyeceği yerde, Rıza Zarrab’ın önüne yattı. Davutoğlu nereye yattı? O da ağabeyinin önüne yattı. Ülkede işsizlik var, yoksulluk var, iş istiyor vatandaş, emekli ‘ben geçinemiyorum’ diyor, Doğu, Güneydoğu’da eline silahı alan kimlik kontrolü yapıyor ‘tık’ yok, çıkmış ortaya, ‘kamu düzeni bozuk, biz kamu düzenini düzelteceğiz’ Ya sen düzelttin de biz engel mi olduk? Açık ve net söylüyorum; Biz kendi ülkemizde birinci sınıf demokrasi istiyoruz. Almanya, Fransa, Japonya, Amerika, İngiltere, Finlandiya… Birinci sınıf demokrasi istiyoruz kendi ülkemizde, üçüncü sınıf demokrasi, baskı, şiddet istemiyoruz. Uygar bir toplum olarak, kendi yaşamımızı sürdürmek istiyoruz. Bizim derdimiz bu. En önemlisi kendi ülkemizde huzur istiyoruz. Bırakmışsın bunların tamamını bir köşeye, ‘efendim, biz bu yasayı çıkaracağız’ Buyur çıkar bakalım, çıkar bakalım ne olacak?”
“Başbakanlık koltuğu o kadar boş ki; adam kalkıp birşey söylüyor, ertesi gün yalanlanıyor ve geriye çekiliyor” diyen Kılıçdaroğlu, şeffaflık yasası, “büyük kentlerdeki imar rantlarını önleme”, “4 bakanın Yüce Divan’a gitmesi” konusunda geri adım atıldığını ileri sürdü.
“Türkiye’nin dış borcu 80 milyar lira arttı”
Davutoğlu’nun Başbakanlık yapma iradesinin ve gücünün olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “Ben, senin başbakanlık yapmanı istiyorum. Kukla olmanı istemiyorum. ‘Türkiye Cumhuriyeti’nde kukla başbakan olmaz’ diyorum. ‘Bizimle, ağabeyimin arasını bozmak istiyor Kılıçdaroğlu’ diyor. Ya sen kendi görevini yap, o kendi görevini yapsın. Yasalarla tanımlanmış görevler. Merkez Bankası’na müdahale ediyor, sen başbakan değil misin?” diye konuştu.
Manisa’daki il kongresinde, Davutoğlu için “ustanın çırağı” diye afiş hazırlandığını öne süren Kılıçdaroğlu, “Vallahi çırak bile olamaz” dedi.
Merkez Bankası’ndan sorumlu Başbakan Yardımcısının etkisiz eleman konumuna düştüğünü ileri süren Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’na yapılan müdahalelerin sonucunda doların 2,5 TL’yi bulduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin toplam dış borcunun, 16 Ocak 2015 itibariyle 910 milyar lira olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, dolardaki artışla toplam dış borcun 990 milyar liraya çıktığını, durduk yerde, Türkiye’nin dış borç faturasının 80 milyar lira yükseldiğini savundu.
Özel sektörün, 16 Ocak itibariyle 632 milyar lira olan borcunun ise 687 milyar liraya çıktığını ileri süren Kılıçdaroğlu, gelecek günlerde Türkiye’yi zamların beklediğini öne sürdü.
“Maşallah, faiz lobisiyle mücadele ediyorlar”
Türkiye’nin iyi, vatandaşların çıkarı doğrultusunda yönetilmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Peki bundan kim kazandı? Ayakkabı kutusunda dolar saklayanlar köşeyi döndü. İsviçre bankalarında hesabı olanlar köşeyi döndü, hepsi dolar. Dün açıklandı, eminim birinin yüreği perişan olmuştur, ‘eyvah benim adım da çıkacak mı?’ diye. Ben bu vesileyle açıkça söylüyorum; Bir dönem, ‘Sayın Cumhurbaşkanı’nın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabının olduğu söylenmişti, gidip bir dilekçeyle başvurması ve temize çıkması gerekiyordu ama o, bir türlü başvurmadı. Biliyorum parayı çok seviyor, dolarları da çok seviyor. Ben yine milletin önünde söz veriyorum, bana, avukatına yetki ver, parasını ben vereceğim, sen hiç masrafa bile girmeyeceksin. Gidip dilekçe verecek, ‘benim İsviçre bankalarında hesabım var mı yok mu, bana bildirin’ diyecek. Bu yürekliliği göster diyorum. Gösterir mi? Bir de bunlar ne diyor? ‘Efendim, biz faiz lobisiyle mücadele ediyoruz’ Maşallah, faiz lobisiyle mücadele ediyorlar. Rakamları çıkardık, hani derler ya ufak at da civcivler yesin.”
Türkiye’nin 1980-2002 arasında, 22 yılda 135 milyar lira faiz ödediğini belirten Kılıçdaroğlu, 12 yılda tam 598 milyar lira faiz ödendiğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, bu faizin emekliler, işsizler, çiftçiler, memurlar, sanayiciler, üretenler tarafından ödendiğini kaydetti.
“Adayların yüzde 85’i ön seçimle belirlenecek”
Emeklinin aldığı aylığın azlığından yakındığını belirten Kılıçdaroğlu, “Az tabi, nasıl versin? Faiz lobisine veiryor, sana niye versin? Asgari ücret çok düşük, düşük olur tabi, faiz lobisine çalışıyorlar, sana çalışmıyorlar ki. Bu gerçekleri artık senin de öğrenmen lazım değerli kardeşlerim” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, huzurlu, herkesin işi, aşı olan bir Türkiye isteniyorsa adresin CHP olduğunu söyledi.
Toplantının çıkışında, bir basın mensubunun, “CHP’de milletvekili adaylarının nasıl belirleneceği” sorusuna, Kılıçdaroğlu, “Yoğun bir talep var ama biz, ön seçim yapacağız ağırlıkla. Yüzde 85 ön seçimle” yantını verdi.
Ergenekon davasında yargılanan teymen Mehmet Ali Çelebi de CHP grup toplantısına katıldı.