AYKUT GÜNGÖR
Bursa’daki Yahudilerin büyük bir kısmı İsrail’in kurulmasıyla birlikte 1948’de büyük bir göç dalgasıyla Bursa’dan ayrılmış. İsrail’e giden Türkiyeli Yahudiler, Tel Aviv yakınlarında Bat Yam bölgesinde bulunan Türkiyeliler Birliği çatısı altında örgütlenirken, Türkiyeliler Birliği iki ülke arasındaki ilişkileri artırmayı amaçlıyor ve Türkiye’den gelen Yahudilere destek oluyor.
1 hafta süren İsrail gezimizde, Bursa’dan İsrail’e göç eden Momo Uzsinay ile tanıştık ve onun Bursa anılarını dinledik.
Momo Uzsinay’ın dedesi Moshe Heskiya, Filibe’den Bursa’ya göç etmiş. Çocukluk ve gençlik yıllarının en güzel zamanını Bursa’da yaşadığını anlatan Uzsinay, Türk pasaportunu hala gururla taşıdığını vurguluyor. 1971 yılında İsrail’e göçen Uzsinay, Türkiyeliler Birliği’ne 10 yıl başkanlık yapmış. Dedesi Heskiya’nın Sakarya Caddesi, yani nam-ı diğer Yahudilik’te yaşadığını belirten Uzsinay, dedesi Moshe Heskiya’nın haham olduğunu ve Yahudilere İbranice ve Tevrat öğrettiğini anlatıyor. Momo Uzsinay babası Pepu Uzsinay’ın da Bursa’da doğduğunu belirterek, “Babam Bursa’da okuduktan sonra İstanbul’a gidiyor ve annemle tanışıyor. Ben İstanbul’da doğdum ancak sürekli Bursa’yla yakın bağlar kurduk. Babamın arkadaşları, yakınlarımız Bursa’daydı ve bizler her bayram günlerinde İstanbul’dan Bursa’ya gelirdik. Babam İstanbul’da kunduracılığa başladı. Bursa’dan çok müşterileri vardı. Bursa’nın Kapalı Çarşısı’na ve meşhur Bursa Kebabı Ustası olan Nurettin Usta’nın dükkanına giderdik. Bursa’ya gidince soluğu Çekirge Ada Palas pansiyonda alırdık. Seneler geçtikçe Bursa’nın ne kadar geliştiğini, büyüdüğünü izledik. Bursa’dan kopamadık, kopmadık, kopmak da istemiyoruz. Uludağ’ı daha çok ziyaret ediyoruz. Buradan İsrailli arkadaşlarımı her yıl Uludağ’a götürüyorum. Uludağ kalbimin bir köşesi… Türkiye ve Bursa benim vatanım benim için çok değerli. Komiktir ama hala sakladığım eski nüfus cüzdanımda “Dini Musevi- mezhebi İslam yazardı.” Bursaspor babamın takımıydı. Ben Fenerbahçe’yi tutarım ama Bursaspor’u da sürekli izlerim, merak ederim. Geçtiğimiz hafta Tel Aviv’de Maccabi Fenerbahçe karşılaşması vardı. Maccabi İsrail’de tuttuğum takım. Bileklerimi kesersen sarı lacivert kan akar ama ne var ki Maccabi de sarı lacivert” şeklinde anlatıyor anılarını.
TEHDİT EDİLDİ, İSRAİL’E GÖÇ ETTİ
1970 yılında azınlıklara baskıların arttığını dile getiren Uzsinay, kendisine yapılan tehditlerin ardından İsraile göç etme kararı aldığını ancak, Türkiye’ye sürekli olarak gidip gelmeye devam ettiğini anlatırken, “İsrail ile tam olarak bütünleşemedim ama yabancılık da hissetmiyorum. Arkadaşlarım hepsi Türk kökenli. İsrail’e gelmeden önce İbranice bilmiyordum. Küçükken dedem dua kitaplarını okumam için bana alfabeyi öğretmişti. Duaları okurdum. Alfabeyi bilirsen lisanı öğrenmek çok kolay oluyor. 6 ay içinde İbraniceyi çok kolay konuştum. Burada kimse bize pis Yahudi demiyor. Burada şahıs olarak yabancı hissetmezsiniz fakat eskisini ararsınız. Ben hala eskilerle yaşıyorum” şeklinde konuşuyor.
TÜRKLÜĞÜMÜZÜ DAİMA KORUDUK
Türkiye’den İsrail’e 80 bin civarı Yahudi’nin göç ettiğini tahmin ettiklerini anlatan Uzsinay, Türkiye’de ise hala 20 bin civarı Yahudi’nin yaşadığını söylüyor. Türkiye’den İsrail’e gelen vatandaşlara yardımcı olmak gibi bir görevleri olduğunu ifade eden Uzsinay, Türkiye’den gelenlerin çoğunun İbranice bilmediğini, öncelikle dil öğrettiklerini ve gelen herkese kapılarının açık olduğunu dile getiriyor. İsrail vatandaşlarının ABD’den sonra turizm için en çok Türkiye’yi tercih ettiklerini anlatan Uzsinay, her yıl 660 bin kişinin Türkiye’ye turist olarak gittiğine ancak bu sayının 6-7 yıldır 60-70 bine düştüğünü bildiriyor. Uzsinay, “Mavi Marmara ve One Minute çok etkili oldu. 10 sene öncesine kadar İsrail-Türkiye ilişkileri çok çok iyiydi. Yeni elçi atandı. İnşallah eskisinden çok daha iyi olur. Bu yönde adımlar atılıyor. Osmanlı’nın Ermenilerle bir problemi oldu. Yunanistan’la problemi oldu. Ama Yahudilerle hiçbir zaman olmadı çünkü Yahudiler her zaman iyi bir vatandaştı. Osmanlı’da padişahlar iki tane en önemli görevi Yahudilere verirdi. Maliye Bakanlığı Yahudilere verilirdi, Her padişahın şahsi doktoru Yahudiydi… Yahudiler de hiçbir zaman devlet işlerine karışmadılar. Bizler buraya geldiğimizde o hüviyete bürünmüş olarak geldik. Biz de burada devlet işlerine karışmadık. 80 bin kişiyiz ama hala İsrail Parlamentosu’nda bir temsilcimiz yok. Türklüğümüzü de İsrail’de daima koruduk. Hala Türkiye’ye bağlılığımız var. Son yıllarda İsrail düşmanlığı halkın içine girdi. Ancak Türk kökenli Yahudilerin büyük çoğunluğunda böyle bir korku yok. Türk ve İsrail pasaportum var. Türkiye benim vatanım dilediğim gibi geziyorum” şeklinde özetliyor ilişkileri.