Evine gelen GSM hattı faturası için icra kararıyla hayatının şokunu yaşayan tüketici, hattın kendisine ait olmadığını öne sürüp haciz kararına itiraz etti. Hemen ardından asliye Hukuk Mahkemesi’nin kapısını çalan tüketici, GSM firması hakkında manevi tazminat davası açtı. Hiçbir borcu bulunmadığı halde davalı şirket tarafından telefon faturası borcu olduğunun iddia edildiğini, hattın kendisine ait olmadığına yönelik itirazına rağmen davalı şirket tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını dile getirdi.
3 bin TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etti. Davalı GSM firması avukatı ise şirketin başlattığı icra takibinin hukuki bir işlem olup davacının kişilik haklarını ihlal etmediğini, şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savundu. Mahkeme; savunma, icra dosyası ve tüm dosya çerçevesine göre davalı şirketin, hata sonucu davacı hakkında takip başlattığı ancak hatanın anlaşılmasıyla hacizden vazgeçtiğine dikkat çekti. Kasıtlı olarak davacı hakkında takip başlatıp haciz talep etmediği ve bu takibinde ısrarcı olmadığı, bu nedenlerle davacının kişilik haklarının ihlale uğramadığı kanaatiyle davanın reddine karar verdi. Davacıyı temsil eden avukatın ücretinin ise davalı tarafından ödenmesi gerektiğine hükmetti. Hüküm, davalı avukatınca vekâlet ücreti yönünden temyiz edildi.
Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre; manevi tazminat davalarında avukatlık ücretinin, hüküm altına alınan miktar üzerinden tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği hatırlatıldı.
Kararda şöyle denildi: “Mahkemece, davacının manevi tazminat talebi tümden reddedildiğine göre davalı yararına tarifeye göre, maktu 1.500 TL vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken davacı yararına 1.500 TL vekalet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde yer alan ’Davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesai dikkate alınarak avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 1.500 TL Avukatlık Ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine’ ibarelerinin çıkarılmasına yerine “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/3. maddesi gereğince 1.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,’ ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekli ile düzeltilerek onanmasına oy birliğiyle karar verildi.”
İHA