AK Parti Genel Merkezi’nde medya temsilcileriyle dün bir araya gelenBaşbakan Binali Yıldırım, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ziyaretiyle ilgili soruları yanıtladı.
Yıldırım, “Almanya’dan ciddi iade taleplerimiz var ama aynı dönüş yok. Merkel’e konuyu açacak mısınız?” sorusuna, “Gayet tabii. Ana konulardan bir tanesi. Bir kere Almanya’da var olan, devam eden Türkiye aleyhtarı, Türkiye’ye karşı husumet içeren; gerek medyada, gerek siyasi platformdaki faaliyetler görüşmenin ana konularından bir tanesi olacak.” karşılığını verdi.
Türkiye’nin sürekli bir hukuk devleti çerçevesinde hareket etmesini telkin edenlerin, dönüp kendilerine bakmaları gerektiğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Terörle ilgili binlerce dosya var. Gerek iade, gerek yargılanma talebi var. Onlara sorduğumuzda, ‘Bu yargının işi, biz karışmayız’ diyenler, Türkiye’nin darbe sonrası yaptığı iş ve işlemlere bal gibi karışma hakkını kendilerinde görüyorlar. Bu çok gülünç bir durumdur. Dolayısıyla Almanya gibi Avrupa Birliği’nin temel taşını teşkil eden, Türkiye’nin de en önemli ticaret ortağı olan bir ülkenin, ezeli dostu bir ülkenin, bu ikircikli duruma artık bir son vermesi gerekir. Sayın Merkel, bu konuda hem bizimle hem de Cumhurbaşkanımızla görüşmeler yapacak. Yani ne yazık ki bölücü terör örgütü, şimdilerde de Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), Alman kamuoyunu yanlış yönlendirmeye yönelik olarak yoğun gayret göstermektedir. Bu, sürdürülebilir bir şey değildir. Türkiye-Almanya dostluğuna zarar vermektedir. Bu bakımdan daha yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum.”
“Onları mutsuz etmemek lazım”
Başbakan Yıldırım, Almanya’da eylül ayında yapılacak seçim öncesinde Merkel’in, Türkiye ile ilişkiler konusunda belirli çevreler tarafından baskı altına alınmaya çalışıldığının hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:
“Sayın Merkel, şunu da unutmasın, Almanya’da yaşayan 3,5 milyon Türk var, bunların çoğu da seçmen. Yani bir yerde bölücüleri memnun ederken, diğer yerde asli unsurları, Almanya için üreten, çalışan milyonlarca kardeşimizi de göz ardı etmemek, onları mutsuz etmemek lazım.”