Başbakan Binali Yıldırım, “Suriye’de YPG, PYD gibi isimlerle yeni bir mevzi kazanma yollarını denemektedirler. Dostlarımız şunu iyi bilmelidir ki hangi ad altında olursa olsun, hangi kılığa girerse girsinler biz bunları iyi tanırız. Dost ve müttefiklerimizin iş tutarken bir kere değil, on kere düşünmeleri lazım. Kiminle yola gideceklerine oturup karar vermeleri lazım. Ya Türkiye ileya da terör örgütleriyle yollarına devam edecekler.” dedi.
Yıldırım, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde Kamu Denetçiliği Kurumunca (KDK) düzenlenen 4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu’nda konuştu.
KDK’nın “Uluslararası Göç ve Mülteciler” başlığıyla düzenlediği sempozyumun hayırlı olmasını dileyerek sözlerine başlayan Yıldırım, bugün insanlığın en önemli sorunlarının başında göçlerin geldiğine işaret etti.
Yıldırım, Türkiye’nin, mülteciler ve göç meselesinin önemini bilen ve elini taşın altına koyan ülkelerin başında geldiğini vurguladı.
Suriye’de ve Irak’ta yaşanan otorite boşluğu ve iç savaş nedeniyle Türkiye’nin 3 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaptığını hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bundan da iftihar ediyoruz. Bu insanları bir yük olarak görmüyoruz. Çünkü yaşam hakkı en kutsal haktır. İnsanların hayatlarını kurtarabilmek için yerlerinden yurtlarından, evlerinden barklarından çıkıp bir bilinmeze gitmeleri kolay bir şey değildir. Bu kararı vermek elbette ki hayat hakkının ne kadar kutsal olduğunu gösteriyor. Türkiye olarak biz bu kardeşlerimize kucak açarken, hiçbir hesap içerisinde olmadık. Onların acılarını paylaşmak, hayata tutunmalarına vesile olmak istedik.
“120 ülkenin nüfusundan daha fazla”
Başbakan Yıldırım, dünya toplumundan, Birleşmiş Milletlerden, gelişmiş ülkelerden heyetlerin gelip gittiğini, Türkiye’nin yaptıklarının hep takdirle anıldığını belirterek, şu görüşlere yer verdi:
“Sırtımızı sıvazlıyorlar, ‘Çok iyi işler yapıyorsunuz’ diyorlar. İyi de kardeşim ‘Sırtımızı sıvazlamayın, biraz da siz yük alın’ dediğimiz zaman ortada kimseyi göremiyoruz. Bu üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli bir sorundur. Bu sorunu bir ülkenin tek başına halledemeyeceğinin mutlaka görülmesi gerekir. Bugün dünyada mülteci konumuna düşmüş 55 milyon insan vardır. Bunların yeri yurdu yok, memleketi yok. 120 ülkenin nüfusundan daha fazla. Bu büyük probleme duyarsız olmak, sağır olmak, görmezden gelmek, hiçbir sorunu çözmez. Eğer dünyada terörü insanlığın başının belası olmaktan kurtarmak istiyorsak, eğer dünyada küresel barışın, kardeşliğin daim olmasını istiyorsak, yapmamız gereken sorunun kaynağına inmektir. Sorunun kaynağı, adaletsizliktir, sevgisizliktir, hoşgörüsüzlüktür ve ülkeler arasındaki kalkınma, refah farkının azaltılması yönünde gereken gayretin gösterilmemesidir.”
“Gerçek mücadeleyi ortaya koyan Türkiye’dir”
DEAŞ’ın El Kaide’den sonra meydana çıktığını ve İslam dinini en kötü şekilde istismar ettiğini vurgulayan Yıldırım, “İslam’la da hiçbir alakası olmayan bu alçak terör örgütüyle dünya sanki mücadele ediyor. Mücadele etmiş gibi gözüküyor ama gerçek anlamda bu mücadeleyi ortaya koyan Türkiye’dir. Bugüne kadar sınırlarımızdan bölgeye gitmeye çalışan 50 binden fazla DEAŞ sempatizanını engelleyen ülke Türkiye’dir. Sınırlarımızdan geçişini engelledik. 3 bin 500’ün üzerinde DEAŞ örgüt mensubunu da tutuklayarak eylem yapmalarının, kan dökmelerinin, insanları katletmelerinin önüne geçtik.” ifadesini kullandı.
“Dostlarımız şunu iyi bilmelidir ki…”
Türkiye’nin terörle mücadelede dünyada bir çok ülkeden fazla tecrübe kazandığını, bunun acılarını da en çetin şekilde yaşadığını aktaran Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
“O bakımdan barışın, kardeşliğin, huzurun değerini bu topraklarda bizden daha iyi bilen kimse yoktur. Onun için Suriye’de akan kanın durdurulması, ateşkesin sağlanması için Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Rusya, İran’ın da katkılarıyla bir ateşkes süreci başlattık. Bundan sonraki adım Suriye’de kalıcı barışı sağlayacak siyasi çözümün getirilmesidir. Burada da Birleşmiş Milletlere, bölgedeki bütün koalisyon ülkelerine, ortak sorumluluk düşmektedir. Bunca bedeli ödedikten sonra görüyoruz ki bazı terör örgütleri bu sonuçtan istifade etmeye çalışıyorlar. Yıllarca Türkiye’nin başını ağrıtmış olmaları yetmezmiş gibi şimdi Suriye’de başka başka isimler altında YPG, PYD gibi isimlerle yeni bir arayış içerisinde yeni bir mevzi kazanma yollarını denemektedirler. Dostlarımız şunu iyi bilmelidir ki hangi ad altında olursa olsun, hangi kılığa girerse girsinler biz bunları iyi tanırız. Yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. O bakımdan dost ve müttefiklerimiz iş tutarken 1 kere değil 10 kere düşünmeleri lazım. Kiminle yola gideceklerine oturup karar vermeleri lazım. Ya Türkiye ile karar verecek ya da terör örgütleriyle yollarına devam edecekler.”