RABİA DENİZ
Türkiye, zeytin arazilerinde sanayi tesisi ve maden kurulabilmesine izin veren değişikliğe karşı, yaşamı köklerinde büyüten ölmez ağaç zeytini yaşatmak için seferber oldu.
“Zeytinin idam fermanı” niteliğindeki tasarının gündeme geldiği ilk andan itibaren tepkiler çığ gibi büyüdü. Zeytin ağacı kimilerine göre ekmek, kimilerine göre yaşam kimilerine göre ise hayat ağacıyken, zeytin ağacının Bursa için farklı bir anlamı daha var… Bu zeytin ağacının öyküsü, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne aday ülke kabul edildiği 1999 yılındaki Helsinki Zirvesi’ne dayanıyor. Zirveye giden dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e, Kıbrıs nedeniyle AB yolunda sürekli sorun yaşanılan Yunanistan’ın Başbakanı Costas Simitis bir jest yaparak, uçak gönderir. Ecevit’i karşılamaya bizzat kendisi giden Simitis’in bu jestinin ardından ölümsüz bir hatıra bırakılmak istenir. İki lider zirveden ayrılırken, birbirlerine zeytin fidanı hediye ederler.
BARIŞIN ANITI
Dönemin Başbakanı Ecevit ile mevkidaşı Simitis, Türk-Yunan ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olması ümidiyle zeytin fidanlarını alır, ülkelerine getirir. Ecevit’in elinde Türkiye’ye getirilen zeytin fidanının Bursa’da kök salabilmesi için dönemin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan Bilenser, Ecevit’e öneri sunar ve o zeytin fidanı 17 Aralık 1999’da Çekirge’de Karagöz-Hacivat Anıtı’nın yanına dikilir. Barış fidanına ilk can suyu Yunanistan İstanbul Başkonsolosu Fitios Hidas, Bursa Valisi Ali Fuat Güven ve Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan Bilenser tarafından verilir. Bursa’da atılan barış ve kardeşliğin bu tohumları, şimdilerde ise heybetli bir ağaç olarak geleceğe uzanıyor. 1999’dan günümüze, 18 yıllık bir geçmişi olan o zeytin ağacı, bugün iki ülke arasındaki barışın anıtı.
Ağacın her iki yanındaki tabelada ise Bülent Ecevit’in, Türk-Yunan dostluğu üzerine 1974 yılında kaleme aldığı “Mavi Büyü” şiirinden dizeler yer alıyor: ”Aramızda bir büyü, sıcak bir deniz, kıyılarında birbirinden güzel iki milletiz”