BAL-GÖÇ’te Genel Başkan adayı Prof.Dr. Emin Balkan, yazılı bir açıklama yaptı…
Balkan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“BAL-GÖÇ, Bulgaristan’ın son olarak 1984’te başlattığı ve soya dönüş olarak adlandırdığı kültürel soykırım projesinin hayata geçirilmesine karşı; Bursa’da tek yürek olan insanlarımızın birlikteliğinden doğan tepki ve mücadelenin adıdır ve 37 yıl önce bugün, soydaşlarımıza yapılan zulümlerin karşısındaki dik duruşun ve dayanışmanın sembolü olarak kurulmuştur. Derneğimizin kurucularından ahirete intikal etmiş büyüklerimizi, başta Mümin Gençoğlu, olmak üzere rahmet ve minnetle anıyor, hayatta bulunan kurucularımıza da sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum.
Zamanla BAL-GÖÇ, Balkanlar’dan gelen insanlarımızın yerleştiği şehirlerde; onların kimlik, yerleşme ve güncel diğer sorunlarına çözüm bulmalarına yardımcı olan, kültürel değerlerin korunup yaşatılmasında, gelenek ve göreneklerin gelecek kuşaklara aktarılmasında, Balkan halklarıyla dostluk ve kardeşliğin geliştirilmesinde, sosyal dayanışmada ve siyasal temsiliyette rol alan en güçlü sivil toplum örgütü haline gelmiştir. Ancak bugün için bunu söylemek zordur. Bugün BAL-GÖÇ, temsil ettiğini iddia ettiği toplumun büyüklüğüne, beklentilerine cevap veremeyen, değişime ve gelişmelere ayak uyduramayan bir STK haline gelmiş bulunmaktadır.
BAL-GÖÇ’ü Atatürk ilke ve devrimlerine gönülden bağlı; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarlarına hizmet eden; Balkanlar’da ve dünyada barış ve kardeşliğin tesisine yönelik faaliyet gösteren; kültürel değerlerimizin korunup yaşatılması için çalışan, mensubu olmaktan onur duyulan,eski günlerinde olduğu gibi güçlü bir ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütü yapabilmek arzusu ile BAL-GÖÇ Genel Başkanlığına adaylığımızı açıkladıktan sonra, yazılı görsel ve sosyal medyada sürdürülen amacı belli olan algı operasyonları nedeniyle maalesef bir kez daha açıklama yapma zarureti doğmuştur.
Tabandan gelen samimi ve yoğun istek üzerine, yaptığımız değerlendirmeler sonucunda tek menfaati; zedelenen camiamızı tekrar ayağa kaldırmak olan ekip arkadaşlarımla bu yola çıktık. Bu yola çıkışımızın ardından tabandan gelen oldukça güçlü ve olumlu tepkinin, camia içindeki bazı klikleri endişelendirdiği net bir şekilde görülmektedir.
Maalesef ki, yaşamında manipülasyonu alışkanlık haline getirmiş kişilerin; tabandan gelen bu samimi, olumlu tepki ve tercihine saygı duymayacağı kolaylıkla tahmin edilebilecek bir durumdu. Adaylığımızı açıkladığımız tarihten bugüne kadar olan süreçte ne yazık ki, geçmişte aynı yönetimlerde bulunduğumuz, birlikte çalıştığımız ve halen bizler için kıymetli olduklarını düşündüğümüz bazı arkadaşlarımız tarafından sosyal medya aracılığıyla yakışık almayan vesayet altındaki söylemleri bizleri hayal kırıklığına uğratmıştır.
Şaibe, usulsüzlük gibi kavramlar, belli bir grubun gayeleri adına kullanılacak kadar ucuz olmamakla birlikte, bu iddiaların inceleneceği makam, menfaatlerinin zarar görmesi korkusuyla hareket edenlerin oluşturdukları sözde komisyonlar değil, tarafsız denetim organları ile tam bağımsız yargı makamlarıdır.
Sanılmasın ki vazgeçeceğiz, sanılmasın ki bu derneği kendi vesayeti altına almaya çalışanlara boyun eğeceğiz, sanılmasın ki bir makam için körü körüne yanlışa itilenlere doğruyu anlatmaktan vazgeçeceğiz.
Sonuç olarak, en kısa zamanda derneğimizin genel kurula gitmesi, medeni koşullarda adayların yarışabilmesi, kim seçilirse seçilsin, derneğimizin bu süreçten çok daha güçlenerek çıkması tek arzumuzdur.”