Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ve AB üyesi ülkelerin büyükelçileri ile videokonferans yöntemiyle görüştü.
Pekcan, konuşmasında 9 Mayıs Avrupa Günü tebriklerini dile getirerek, pandemi sürecinde karşılaşılan tüm güçlüklerin birlik ruhuyla üstesinden gelinebileceğini, bu dönemde Türkiye ve AB ilişkilerinin daha da yakınlaşacağına inandıklarını söyledi.
Kovid-19 pandemisinin insanlığı yakın tarihteki en ciddi sınavlardan birisiyle yüz yüze bıraktığını, sağlık alanında büyük bir mücadele verildiğini belirten Pekcan, öte yandan ekonomik alanda da büyük bir mücadeleyle karşı karşıya olunduğunu dile getirdi.
Pekcan, başta turizm ve havacılık olmak tüm sektörlerin olumsuz etkilendiğini ifade ederek, 2020 yılında salgının küresel ekonomi ve ticarette yaratacağı gerilemeyle ilgili olarak uluslararası kuruluşlar tarafından bazı tahminler yayınlandığını, rakamların tahmin aralıklarının çok büyük olduğunu, dolayısıyla pandeminin ekonomik etkilerinin yeterince ölçülemediğini, değerlendirilemediğinin görüldüğünü bildirdi.
Ekonomik toparlanmanın da yine uluslararası iş birliğiyle sağlanacağının altını çizen Pekcan, “Önümüzdeki dönemde Türkiye-AB ticaretini ve ekonomik ilişkilerini daha da derinleştirmek ve değer zincirlerinde daha yakın entegrasyon sağlamak üzere gayret göstermeliyiz.” ifadesini kullandı.
“Bu sürecin zorluklarının üstesinden birlikte gelmeliyiz”
Bakan Pekcan, Kovid-19 tedbirleri kapsamında yürütülen temassız ticaret çalışmalarına değinerek, bundan sonraki süreçte de gündemde demir yolu ve Ro-Ro hatlarının daha fazla kullanılmasının ön planda olacağını söyledi.
Temassız ticaret çerçevesinde sürücülere yönelik tedbirleri gözden geçirdiklerini, 14 günlük karantina süresini beklemeye tabi olmaksızın yurt dışından gelen transit şoförlerin belli bir sürede Türkiye’yi terk etmesi koşuluyla bu önlemlerden muaf olmasını sağladıklarını belirten Pekcan, tüm sürücülerin giriş yapmadan önce sağlık kontrolünden geçirildiğini ve araçların dezenfekte edildiğini bildirdi.
Konsoloslukların sınırlı çalışma saatleri nedeniyle nakliyecilerin vizelerle ilgili sorun yaşadığına dikkati çeken Pekcan, “Bu süreçte kendilerine daha uzun süreli vize düzenlenmesinde esneklik getirilmesi için sizlerin desteğini talep ediyoruz. Aksi takdirde malların taşınmasında arzu ettiğimiz verimliliğe ulaşamayacağız.” dedi.
Virüsle mücadelede, kişisel koruyucu ekipman ve ilgili diğer tıbbi cihaz ve malzemelere duyulan ihtiyacın hayati hale geldiğine işaret eden Pekcan, gelişmelere göre Kovid-19’a karşı alınan önlemlerin düzenli olarak gözden geçirildiğini söyledi.
Avrupa Birliği’nin de kişisel koruyucu ekipmanların AB dışına satışı için ihracat izni uygulamasını 15 Mart itibarıyla başlattığına dikkati çeken Pekcan, EFTA üyelerini ve Batı Balkanlar’daki AB’ye aday ülkeleri muafiyet kapsamına aldığını hatırlattı. Pekcan, muafiyet kapsamına bakıldığında, Türkiye’nin de AB tedbirinden muaf tutulan ülkeler arasında olmasını beklediklerini dile getirerek, ‘Böylelikle Türkiye ile dayanışma için önemli bir mesaj da verilmiş olurdu.Türkiye AB üye ülkelerinden gelen taleplere yardımcı olmak için elinden geleni yapmaktadır. Bu süreçte ortaklarımızdan da aynı dayanışma ruhunu bekliyoruz. Bu sürecin zorluklarının üstesinden birlikte gelmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
“Süreç Gümrük Birliği’ni bugünün gerçekleriyle uyumlu hale getirme fırsatı sunuyor”
Bakan Pekcan, Türkiye ve Avrupa Birliği arasında ekonomik ve ticari alandaki diğer gündem konularına da değinerek, Gümrük Birliği’ni güncellemenin önemini bir kez daha vurguladı. Bakan Pekcan, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi çalışmalarına yönelik şu değerlendirmelerde bulundu:
“İçinde bulunduğumuz süreç bizlere, her iki tarafın endişelerini karşılıklı anlayış ruhu içinde ele alma ve Gümrük Birliği’ni bugünün gerçekleriyle uyumlu hale getirme fırsatı sunmaktadır. Süreç özellikle tarım, hizmet ticareti ve kamu alımları gibi alanlarda Türkiye için zorluklar barındırsa da bir bütün olarak baktığımızda güncellemenin her iki tarafın da menfaatine olduğunu değerlendiriyoruz ve sürece üst düzey bir bağlılık gösteriyoruz. Kovid-19 salgını sürecinde ticarette payı giderek artan e-ticaret platformlarının önemini bir kez daha görmüş bulunmaktayız. Ancak maalesef Gümrük Birliği hizmet ticaretini ve e-ticareti kapsamıyor. Bu da büyük bir eksiklik olarak karşımıza çıkıyor. Üye devletlerin mevcut durumun tarafların çıkarlarına yeterince hizmet edemediğini göreceğini ve daha fazla gecikmeden Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin müzakere yetkisini Komisyona vereceğini umuyorum.”
İngiltere ile ay sonunda teknik ve siyasi görüşmeler yapılması hedefleniyor
Ticaret gündeminde karşılıklı menfaatleri ilgilendiren konulardan birisinin de Brexit süreci olduğuna dikkati çeken Pekcan, İngiltere ile Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerini tamamlamak ve gelecek yılın başından itibaren STA’yı yürürlüğe koymanın Türkiye’nin en önemli önceliklerinden birisi olduğunu kaydetti.
Pekcan, bu amaçla, İngiltere ile görüşmeleri sürdürdüklerini vurgulayarak, “Bu ayın sonunda hem teknik hem de siyasi düzeyde görüşmeler yapmayı hedefliyoruz. Bu süreçte, daha yakın iş birliği sağlayarak geçiş döneminde AB ile paralel hareket etmek istiyoruz. Türkiye ve AB, Gümrük Birliği ortakları olarak, İngiltere ile yapılan görüşmelerde yakın iş birliği içinde olmaya devam etmelidir. ” diye konuştu.
Bakan Pekcan, Yeşil Mutabakat ile ilgili de gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek şunları kaydetti:
“Komisyonun önerisi, seçili sektörler için potansiyel bir sınırda karbon düzenleme mekanizması da dahil olmak üzere iddialı bir dizi önlemi içermektedir. Bu alandaki herhangi bir AB tedbirinin Gümrük Birliği ve Türkiye-AKÇT STA’sına, DTÖ kurallarına ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler ilkesine uygun olması son derece önemlidir. AB, iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını desteklemek için kapsamlı finansman paketleri oluşturmuştur. AB şirketleri ve AB değer zincirlerinin parçası olan şirketler de dahil olmak üzere Türkiye’deki şirketlerin ve Türkiye’nin yeşil dönüşümünü desteklemek için yeterli finansmana erişim kilit bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, Türkiye’deki şirketlere de finansman olanakları sağlanmalıdır. AB’nin yeşil ekonomiye geçişinin korumacı önlemlerle sonuçlanmaması ve AB’nin stratejik vizyonuna katkıda bulunacak ortaklıklar oluşturmaya odaklanılması gerektiğine inanıyoruz.”
AB’nin çelikte korunma önlemleri
AB’nin çelik ürünlerindeki korunma önlemlerine yönelik endişelerini de dile getiren Pekcan, şöyle dedi:
“Önlemin başlangıcından bu yana AB ile iyi niyetli bir iş birliği yürütmüş olmamıza rağmen 2019 ekim ayı itibarıyla önlemin daha da kısıtlanmasından büyük rahatsızlık duyduk. Daha da kötüsü, önlemlerin en çok Türkiye’den ihracatını etkileyecek şekilde alınmış olmasıdır. Bu durum nedeniyle, önlemleri DTÖ’de anlaşmazlıkların halli sürecine taşımak zorunda bırakıldık ve yakın zaman önce danışmalarımızı gerçekleştirdik. Bununla birlikte, mevcut gözden geçirme sürecinde AB’deki çelik sektörünün Türk ihracatını önemli ölçüde etkileyecek ek kısıtlamalar talep ettiğini görüyoruz. Bu durum, sektörümüz için çok adaletsiz bir durum yaratmakta ve STA’mızın işleyişini ciddi şekilde engellemektedir. Önleme daha fazla kısıtlama getirilmesi STA’mız çerçevesinde bizim açımızdan kabul edilemez niteliktedir. Bu doğrultuda, korunma önlemleri kapsamında STA yükümlülüklerimize uygun hareket edilmesi için sizlerin desteklerini talep etmek istiyorum.”