Türkiye’nin “yaşayan insan hazineleri”nden halk ozanı Mehmet Acet, yaklaşık yarım asırdır sürdürdüğü aşıklık geleneğinin püf noktalarını hem kendi oğluna hem de diğer gençlere öğretiyor.
Mahlası “Aşık Sefai” olan 66 yaşındaki halk ozanı Mehmet Acet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Alevi Bektaşi kültüründe usta-çırak ilişkisinin ön planda olduğunu, kendisinin de doğup büyüdüğü Şanlıurfa’nın Kısas Mahallesi’nde küçüklüğünden itibaren bağlama çalmayı ve zakirlik yapmayı öğrendiğini anlattı.
Yıllarca yurt içinde ve dışında katıldığı etkinliklerde sayısız ödüller aldığını belirten Acet, görev yaptığı Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği Korosundan 2 yıl önce emekli olduğunu ifade etti.
“Zakirlik ve Aşıklık” alanındaki çalışmaları dolayısıyla 2015’te Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) “Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi” kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce hazırlanan “Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri”ne kaydedildiğini aktaran Acet, benzer ödülü “Bozkırın Tezenesi” olarak bilinen Neşat Ertaş ile halk ozanı Şeref Taşlıova’nın da aldığını ifade etti.
Acet, evinde ödül, sertifika ve sazların yer aldığı kendine özel bir odanın bulunduğunu anlatarak, burada bağlamaya gönül veren gençlere aşıklık geleneğini öğrettiğini söyledi.
“Kıymet bilene hazinedir”
Aşığın servetinin sazı, sermayesinin ise sesi olduğunu dile getiren Acet, şöyle devam etti:
“Farklı bir gelirim yok, emekli maaşımla geçiniyorum. Bu kültürü bizden sonraki evlatlarıma, çıraklarıma, köyümün gençlerine aktardım, aktarıyorum da. Bu görevimiz devam edip gidiyor. Bu iş, aslında ona müşteri olana ve kıymetini bilene bir hazinedir. Biz pazarlıyoruz ama müşterisi olmasa nasıl pazarlayacaksın. Biz şükrediyoruz ki bunun müşterisi çok var. Onlarca genç mahallemizde çalıyor, okuyor. Şu an yanımda eğitim alan biri oğlum 2 genç var. Kültür ve Turizm Bakanlığından alınmış ozanlık dalında sertifika ve kimlik kartları var. Benim çıraklarım, onlarla gurur duyuyorum.”
Kısas’da bir kültürevi kurulmasını istediğini söyleyen Acet, “Burada yetenekli gençler var, bu işe gönül verenler var. Bir kültür evi açıp, gençlere müzik öğretimi yapmak istiyorum. Gençlerin kahvelerden çıkıp, boş zamanlarında burada kitap okuyup, fikir alışverişinde bulunmaları iyi olur diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Acet, eğitim verdiği oğlu Haydar ile de zaman zaman sahne aldığını, dinleyicilerin beğenisini kazandıklarını ifade etti.
“Bir hazinenin oğlu olmak gurur verici”
Mehmet Acet’in oğlu Haydar Acet de babasıyla gurur duyduğunu dile getirdi.
Çocukluğundan itibaren bağlamayla iç içe büyüdüğünü anlatan Acet, “Babamdan gördüğüm kadar bu geleneğimizi elim ve dilim döndüğünce devam ettirmeye çalışıyorum. Çocukluğumdan beri bağlamanın yanında yetiştim. 35 yaşındayım sürekli göre göre, duya duya bu işe meylettim. Bir hazinenin oğlu olmak gerçekten gurur verici. ‘Devam ettiği kadar, alabildiğimiz kadar ne alabilirsek o kardır’ diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
İbrahim Demirkol ise köylüsü olan Acet’ten sürekli eğitim aldığını belirtti.
Küçük yaştan itibaren saz çaldığını anlatan Demirkol, “Her çırak muhakkak ustasını bulur. Ben de Aşık Sefai’den eğitim alıyorum. Usta elinde yetişip, pişerek bugünlere geldim. Kültür Bakanlığı tescilli zakirlik belgesi aldık, bu eğitimlerin bir sonucu olarak. Halen cemlerde zakirlik yapmaktayım.” dedi.
AA