Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, NTV’de katıldığı programda 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi’nin ardından, gündeme dair soruları yanıtlayarak, değerlendirmelerde bulundu.
Bazı AK Parti yöneticilerinin seçim sonuçlarına şaşırdığı yönünde iddiaların sorulması üzerine Akdoğan, “Geçen hafta ben yine burada yayındaydım, o zaman da söylemiştim, arazide bir sessizlik hali var ama bu sessizlik milletin karar vermesinden kaynaklanıyor” ifadesini kullandı.
Yalçın Akdoğan, seçim sonucu olarak AK Parti için yüzde 46 ile 47 arasında bir oran beklediğini, yüzde 49’un AK Parti için sürpriz olmadığını, çünkü 2011’de de yüzde 49 aldıklarını anımsattı.
“Bu seçimde, yüzde 41’den yüzde 49’a çıkması muhteşem bir geri dönüş” diyen Akdoğan, Türkiye’nin kaderiyle AK Parti’nin kaderinin örtüştüğü gibi bir tablonun bulunduğunu ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, 7 Haziran seçiminden sonra yaşananlara değinerek, şunları söyledi:
“Bu 3-4 ayda normalde seçmen kanaati bu kadar dramatik değişiklikler yaşamaz ama olan olaylar, çok çarpıcı şekilde seçmen kanaatinin üzerinde etkili oldu. Hükümet kurma girişiminde yaşananlar, terör hadiselerinden sonra partilerin takındıkları tavırlar, 7 Haziran seçim sonuçlarından seçmenin mesajını kim doğru algıladı. Bu 3 faktör önemli ve çarpıcı değişikliklerin meydana gelmesine sebep oldu.”
AK Parti’nin başarısında güven ve istikrar vurgusunun çok önemli olduğuna işaret eden Akdoğan, “Bir bütünleme sınavı vardı, AK Parti notunu yükseltti ama onlar bütünlemeyi geçemediler. Bu çok nadir, bu tür küçük partiler için iktidar tek başına olabilir mi? Yani MHP, HDP olamaz. Çok nadir bir şans gelir. Burada bir şans verildi iktidar ortağı olmak açısından, bu şansı geri teptiler ve treni kaçırdılar. İktidar ortağı olma şansını siz geri çevirirseniz, tek başınıza zaten iktidar olamıyorsunuz, o zaman ‘benim siyaset yapmak gibi bir derdim yok’ anlamına gelir, vatandaş da o zaman size destek vermez” diye konuştu.
“Bir karar verin, istikrar mı istikrarsızlık mı yarıyor AK Parti’ye?”
Muhalefetten AK Parti’ye “Kaos ortamı yarattılar, ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler” şeklinde bir yaklaşımda bulunulduğunun sorulması üzerine Akdoğan, şunları söyledi:
“Bunlar çok ucuz yorumlar. Daha önce ‘istikrar AK Parti’ye kazandırdı’ diyorlar, şimdi aynı kişiler ‘istikrarsızlık AK Parti’ye kazandırdı.’ ‘Daha önce çatışmasızlık AK Parti’ye kazandırdı’ diyorlardı şimdi ‘çatışma AK Parti’ye kazandırdı.’ Bir karar verin, istikrar mı, istikrarsızlık mı yarıyor AK Parti’ye? Böyle bir şey olmaz. Hükümetler yani iktidar partileri için istikrar her zaman kazançtır.
Bu patlayan bombalar, terörün azması ‘AK Parti, tek başına iktidar olmasın’ diye yapılan hadiseler. AK Parti, ‘altında kalsın’ diye yapılan şeylerin üzerine çıktı, o süreçleri iyi yönetti. Seçimler yapıldıysa bu demokrasimiz için çok büyük bir kazançtır, gerçekten çok kıymetli bir durumdur. Bu süreci Hükümet’in doğru yönetmesi çok önemlidir. Eş zamanlı üç terör örgütü saldırıya geçti, bunu Hükümet mi planlıyor? Zaten burada vatandaş o terör hadisesine bakarak kanaatini oluşturmuyor, ondan sonra yaşananlara bakarak kim nasıl tavır takındı? Siyasi partilerin takındıkları tavırlar ve Hükümet’in bu süreci başarıyla yönetmesi bu puanı getirmiştir yoksa olan olaylar değil. Bu olaylar AK Parti’ye karşı yapılmış hadiselerdir.”
AK Parti’nin sadece Türk milliyetçilerin oyunu almadığını, aynı zamanda Kürtlerin de oyunu aldığına dikkati çeken Yalçın Akdoğan, AK Parti’nin demokrasi ve güvenlik dengesini iyi yönettiğini, bunu da oy almak için yapmadığını kaydetti.
“Acil eylem planı hazırlanıyor”
Yalçın Akdoğan, istikrarın ülke için çok önemli olduğunu, AK Parti’nin gereken mesajı almasının seçmenin hoşuna gittiğini belirtti.
Yüzde 10 alan partinin “Ben zafer kazandım” dediğini aktaran Başbakan Yardımcısı Akdoğan, şunları söyledi:
“Böyle bir şey olabilir mi? Siz diyeceksiniz ki ‘ben şurada yanlış yaptım, öz eleştiri yapıyorum, kendimi yeniliyorum’. AK Parti, bence bunu başardı. Balkon konuşması ‘ben zafer sarhoşluğu içerisinde değilim, 78 milyon benim vatandaşımdır, kardeşimdir, ben hepinizi kucaklıyorum, hepinize hizmet edeceğim’ demektir. AK Parti bunu yaptığı için başarılı oluyor.”
Akdoğan, diğer siyasi partilerin “Bu millet niye oy vermedi, vermiyor?” şeklinde bir öz eleştiri yapması gerektiğini ifade etti.
Henüz Hükümet’in kurulmadığını, AK Parti’nin vaatlerinin gazetelerde “hemen hayata geçecek adımlar” olarak takdim edildiğini belirten Akdoğan, “Dün, Sayın Başbakanımız talimat verdi MYK toplantısında. Bir an önce hükümetin kurulması çok önemli. 100 günü planlıyoruz, hangi adımları atacağız. Söz verdiğimiz vaatler, hepsini takvimleyerek ne dediysek hızlı bir şekilde 100 günde yapacaklarımızla ilgili acil eylem planı hazırlanıyor” diye konuştu.
“Yaklaşık 5 milyona yakın ilave oy aldık”
“1 Kasım’da AK Parti’nin kazandığı yeni zaferle, 7 Haziran’daki mesaj unutulur mu” şeklinde bir soruya Akdoğan, 7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimlerini birlikte analiz ettiklerini söyledi.
7 Haziran’da neden yüzde 40 oy aldıklarını anlamaya çalıştıkları için 1 Kasım genel seçiminde AK Parti’nin yüzde 49 oy alabildiğinin altını çizen Akdoğan, şunları kaydetti:
“Yaklaşık 5 milyona yakın ilave oy aldık biz. Bu çok önemli bir sonuçtur. Bundan sonra herhangi bir partinin buralara ulaşması da çok kolay değil. Böyle baktığımızda ikisini birden analiz edeceğiz. ‘Şuralarda eksiklerimiz var’ dediğimiz ne varsa, bu seçmene bizim taahhüdümüz olmasının ötesinde bizim için ahlaki bir görevdir, sorumluluktur. 7 Haziran seçimlerinden sonra kendimizi kıyasıya eleştirdik. 7 Haziran’dan sonra çok yapıcı siyaset tarzı ortaya koyduk. Bundan sonra da daha yapısal dönüşümler gerekiyorsa, parti olarak devlet olarak bunların yapılmasıyla ilgili çalışmalarımız olacak.”
63 ilde AK Parti’nin, 6 ilde CHP, 12 ilde HDP’nin birinci parti olduğuna işaret eden Akdoğan, “Bizim milletvekili çıkaramadığımız il üç tane, Tunceli, Şırnak, Hakkari… CHP 35 ilde, HDP ile MHP 57’şer ilde milletvekili çıkaramamıştır. Başarı veya başarısızlığı ararken buralara bakmak lazım. Sen 57 ilde milletvekili çıkaramıyorsan, söylemlerini, politikalarını, bütün bunları masaya yatırman lazım. Sen ‘Türkiye partisi olamadın’ demektir bu. Sadece HDP için değil MHP de olamamış Türkiye partisi. İkisi de 57 ilde milletvekili çıkaramadı. Şimdi CHP ana akım parti görünüyor, 35 ilde milletvekili çıkaramadı. Bakın tabloya, Ege kıyısına ve Trakya’nın batısına sıkışmış bir parti. Katılım da düşük filan değildi. Geçen seçimlerin çok üzerinde bir katılım, hem Türkiye’de hem yurt dışında gerçekleşmiş oldu” değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti’nin tekrar bütün bölgelerde birinci parti olduğuna dikkati çeken Akdoğan, bütün partilerin bu rakamları masaya yatırması gerektiğini dile getirdi. Akdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin neden Türkiye’de hiçbir ilde birinci parti olamadığına, 57 ilde neden milletvekili çıkaramadıklarına bir cevap araması gerektiğini kaydetti.
“Şimdi onlar kendilerine bakacaklar”
AK Parti içerisinden beşinci parti çıkacağı yönündeki iddialara ilişkin Akdoğan, “Bu bir hedef saptırmaydı. Çok ciddi bir tepki vardı çünkü ülkücü camiada. Orada hedef saptırıp AK Parti içine bunu çevirip ‘AK Parti’de bir gelişme olabilir’ gibi bir görüntü vermeye çalıştılar. AK Parti’de böyle bir şey olmaz. Yüzde 49 da bunun en güzel cevabıdır. Şimdi onlar kendilerine bakacaklar. Kendi içlerinde bir takım tartışmalar olacaktır” diye konuştu.
“Tavanda birleşme olmadı ama tabanda birleşme oldu” diyen Akdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“AK Parti’nin hem Kürtlerden hem ülkücü tabandan aynı anda oy alabilmesi bence doğru bir politika izlendiğini de gösteriyor. AK Parti’nin birlik siyaseti, Türkiye’nin sigortasıdır. Türkiye’nin AK Parti siyasetine ihtiyacı var. Muhalefet göz dolduramadı, umut veremedi. Bunu anlamaya çalışıp, kendilerini yenileme çabalarının olmadığı söylemlerinden anlaşılıyor. AK Parti’de böyle bir şey olmaz.”
“Bu liderler bizim için velinimet”
“MHP’de bir kopma bekliyor musunuz?” şeklindeki soruya Akdoğan, “Diğer partilerin içişlerine karışmıyoruz. Çok da ilgimizi çekmiyor. Birileri istifa eder, etmez mi, onların kendi meseleleri. Bir tanesi 12’inci seçim mağlubiyetini aldı. Diğeri 7’inci seçim mağlubiyetini aldı. Buna rağmen ‘bunlar bıraksınlar gitsinler’. Bu bizi ilgilendiren bir konu değil. Biz kendi işimize bakıyoruz. Onlar kendi içlerinde bu tartışmaları bundan sonra yaparlar” cevabını verdi.
“Muhalefet keşke kendisini yenileyebilse” değerlendirmesinde bulunan Akdoğan, “Bu liderler bizim için velinimet. Bunlar olduğu sürece AK Parti bu şekilde yüksek oylar almaya devam edecek. Biz ondan rahatsız değiliz. Ama Türk siyaseti için ve Türkiye için bunlar kayıptır. AK Parti’nin her zaman başarılı olması için bunlar velinimettir” şeklinde konuştu.
“Terör olduğu sürece terörle mücadele sürecek”
Akdoğan Çözüm Süreci’ne yönelik “Süreç, 7 Haziran seçimlerinden sonra buzdolabına çıkmadı, Kobani olaylarından sonra süreç koptu” dedi.
PKK terör örgütünün, Kobani olaylarından sonra ‘tam anlamıyla eylemsizliğe’ geçmediğini, 7 Haziran seçimlerinden sonra ise devrimci halk savaşı ilan etiğini ve terör saldırılarına başladığını hatırlatan Akdoğan, operasyonların bundan sonra hayata geçtiğini vurguladı.
“Hükümet oy almak için savaş başlattı” şeklindeki iddialar olduğunu hatırlatan Akdoğan, “Takvim budur. Buna bir karşılık olarak bu operasyonlar başladı. Çözüm Süreci’nin sahibi biziz, bunu neticeye ulaştırmak için çaba gösteriyoruz. ‘Demokratik açılım’ dedik, Habur’la sabote ettiler. ‘Milli birlik kardeşlik’ dedik, Silvan’la sabote ettiler. Bütün bunları yapmaya çalışan biziz, bozmaya çalışan da örgüt. Aynı şeyi Kobani’de bozmaya çalıştılar. Seçimden sonra bozmaya çalıştılar. Bu perspektife biz sahibiz ve bunu biz devam ettireceğiz. Ama bu sürecin başlaması ve devam edebilmesi için bu süreci zehirleyen unsurların devre dışı kalması gerekiyor. Sen yol kesersen, haraç alırsan, adam kaçırırsan, karakol basarsan, terör eylemleri gerçekleştirirsen bu süreç nasıl devam edecek. Bunların devre dışı kalması için güvenlik politikaları devreye girdi. Bu operasyonlarla bizim netice almamız lazım. Terör olduğu sürece terörle mücadele sürecek” diye konuştu.
“Baskı, tehdit, şiddet olmayınca tablo değişti”
“Çözüm Süreci” derken yapacakları reformlardan, demokratikleşmeden, hizmetten, yatırımdan, Kürtleri kucaklamaktan geri durmayacaklarının altını çizen Akdoğan, “Bu operasyonlar, halkımızın can güvenliği, hakkı, hukuku, kamu düzeni için gerektiği kadar, bu süreçlerin tekrar bir noktaya gelebilmesi için de önem taşıyor” ifadesini kullandı.
Vatandaşın sadece ‘çözüm süreci başlasın’ diye destek vermediğini anlatan Akdoğan, operasyonlara desteğin yüzde 70 civarında olduğunu söyledi. Vatandaşın örgüte tepki gösterdiğini belirten Akdoğan, “İnsanların günlük yaşantısını bozmaya başladı, PKK’nın yeni stratejisi. Vatandaş buna tepki gösterdi. Eskiden kırsalda bir takım şeyler olurdu. ‘Sen geldin şehre, yeni bir strateji, özerklik, kantonlaşma, kurtarılmış bölge, buralarda bomba patlatıyorsun, benim başıma bela oldun’ dedi. Kürtler esaret altında yaşamak ister mi? Devlet kucaklıyor, yatırımlar yapıyor, hizmet ediyor. Baskı kuran, tehdit eden bir örgüt var. Bunların esareti altında Kürtler yaşamak istemez. Böyle bir ceberrut yapı olmaz. Bunun da ‘bu seçime doğrudan tesiri oldu’ diye düşünüyorum” dedi.
HDP’lilerin ‘özgür bir seçim olmadı’ iddialarına ilişkin, “Bu kadar sükunet içinde geçen bir seçim olmamıştır. Seçim güvenliğini kimse konuşmuyor. Seçim güvenliği ile ilgili çok iyi tedbirler alındı. 385 bin güvenlik görevlisi o gün görevdeydi. Hamd olsun, vatandaşımız gitti iradesini ortaya koydu. Baskı, tehdit, şiddet olmayınca tablo değişti. Biz güney doğuda ve doğuda tekrar birinci parti haline geldik. Bunu herkesin doğru okuması lazım” değerlendirmesinde bulundu.
“Süreçte kim yanlış yaptıysa bunun bedelini öder”
Süreci açık şekilde bozan aktörlerle yol yürünmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Akdoğan, “Biz, HDP yönetimi ile HDP’nin genel yapısı, teşkilatları ve oy veren büyük kitleyi birbirinden ayırıyoruz. O kitleye oy verenler bizim kardeşlerimizdir. Bu MHP’li de olsa HDP’li de olsa. HDP’nin içinde büyük bir yapı var. Bu durumdan rahatsız olan insanlar var. ‘Çözüm Süreci’ni mahvettiniz sonra da Kandil’in esareti altına girdiniz’ diye eleştiriler var” diye konuştu.
HDP’nin bu seçimlerde “Türkiyelileşme” siyaseti izlemediğini aktaran Akdoğan, “Kandil önlerine başka bir şey koydu. ‘Sen burada oyunu istersen yüzde 15 al beni ilgilendirmiyor. Ben başka bir oyun kurdum, sen bunun parçası olacaksın ve buna hizmet edeceksin. Kantonlaşma yapacağım. Toplumun birbirinden ayrışması lazım. Çıkacaksın ‘devlet katil’ diyeceksin. İnsanlar gidecek birbirinin dükkanını basacak’ dedi. Bu toplumsal ayrışma örgütün planının bir parçası ve HDP bunun esareti altına girdi. Önce süreci bozdular sonra Kandil’in bu yaklaşımları ile başka yola girdiler. Bu yüzden bunlar kabil-i hitap olmaktan çıktı. Bundan sonra bütün toplum kesimleri bizim muhatabımızdır. Bu süreçte kim yanlış yaptıysa bunun bedelini öder” şeklinde konuştu.
“Öcalan’ı oraya diri diri gömdüler”
“HDP ve Kandil denklem dışı diyorsunuz. Peki ‘İmralı’ hala denklemin içinde mi?” sorusuna Akdoğan, şu anki hedeflerinin PKK’nın hamlelerini boşa çıkartmak olduğunu ifade ederek, bu konuda da önemli mesafeler alındığını dile getirdi.
Akdoğan, PKK projelerinin çökertilmesi ve terörle mücadelede mesafe alınmasının çök büyük önem taşıdığını kaydederek, bunun yanında söz konusu bölgelerdeki halka dönük bütün yatırımlar ve hizmetlerin devam edeceğini söyledi.
PKK’nın Türkiye’yi terk etmesi gerektiğini ifade eden Akdoğan, “Tam anlamıyla eylemsizlik ve tüm illegal şeylere son vermesi, şartların olgunlaşması açısından önem taşıyor. Ondan sonra diğer meseleler konuşulabilir. Bunlar çok yanlış yaptılar. Bölge halkı da rahatsız olduğu için ‘Biz devletle görüşüyoruz, Çözüm Süreci seçimden sonra başlayacak’ diyerek yaptıklarını örtmeye çalıştılar. Böyle bir şey yok, biz kendi yolumuzda yürüyoruz ve doğru olanı yapıyoruz” diye konuştu.
Akdoğan, halkın istekleri doğrultusunda hareket ettiklerini belirterek, devletin ilgili kurumlarının “İmralı” ile görüşmesinin daha önceki hükümetlerde de olan bir şey olduğuna işaret etti.
Çözüm Süreci’ne çok kötülük yapıldığına dikkati çeken Akdoğan, “Öcalan’ı diri diri oraya gömdüler. Daha önce ben dedim. Bunlar Erdoğan karşıtılığı yapıyormuş gibi görünüp, Öcalan’ı batırmaya çalıştılar. O kısmı şu an bizi ilgilendirmiyor. Kendi yol haritamız ve yapacaklarımız bizi ilgilendiriyor” şeklinde konuştu.
“Deniz kuvvetlerini çökertmeye çalıştılar”
Akdoğan, “Paralel Devlet Yapılanması” operasyonlarına ilişkin soru üzerine, bu yapının başka bir ülkeye hizmet ettiğini ve bundan dolayı Türkiye’nin köklü kurumlarına kumpas kurduklarını anlattı.
Bu örgütün Türkiye’ye karşı yürütülen bir ihanet yapılanması olduğunu ifade eden Akdoğan, şöyle konuştu:
“Paralel yapı bir ihanet şebekesi ve Türkiye düşmanlarıyla uzun zamandır bir algı operasyonları içindeler. Bu örgüt, ‘Türkiye teröristlere yardım eden ülkedir, otoriterleşme var, eksen kayması var’ gibi söylemlerle bir algı operasyonu yürütüyor. Bu Türkiye düşmanlığıdır. Deniz kuvvetlerini çökertmeye çalıştılar. Yüzlerce kişi komutanlıkta casus olabilir mi? Casus dediği gizli ve bir kaç kişi olur. Bütün yapıyı casusluk adı altında çökertmeye çalışıyorsunuz. Bu noktada toplumun vicdanı sızlıyor. Sapla saman birbirine karışıyor. Doğru bir şey yapılıyormuş gibi yaparak başka bir şey yapmaya çalışarak çalışıyorsunuz, başka birinin önünü açmaya çalışıyorsunuz. Kendiniz bir vesayet rejimi kurmak için bu tasfiyeleri yapmaya çalışıyorsunuz.”
“Basın özgürlüğüyle basın ahlakı birlikte gider”
AK Parti’nin kazandığı seçim zaferini tevazuyla karşıladığını ve diğer yüzde 50’yi anlamaya çalıştığını aktaran Akdoğan, bazı yayın organlarının da “beyninizi alın da oy kullanmaya gidin, 2 Kasım iç savaşın başlama tarihidir” gibi söylemlerle millete hakaret ederek hükümete savaş açtığını söyledi.
Akdoğan, şunları söyledi:
“Nokta dergisinin yaptığı da yenilir yutulur bir şey değil. Savaş provası ve tahriki gibi söylemler demokrasiye uyan bir şey midir? Bu yüzden medya, demokrasinin önemli bir parçasıdır ama taşıdığı muhtevayla bunun parçasıdır. Sen demokrasiye mi hizmet ediyorsun, darbeye mi hizmet ediyorsun, iç savaş çığırtkanlığı mı yapıyorsun? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz. Amerika’da ulusal güvenlik dendiği anda akan sular durur. Türkiye’de çarşaf çarşaf yayınlanmayan bir şey kalmadı. Basın özgürlüğü ile basın ahlakı birlikte gider.”
Bir soru üzerine de Akdoğan, yeni Anayasa’nın Türkiye’nin bir ihtiyacı olduğunu belirtti.
Akdoğan, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ve daha büyük reformlar yapabilmesi için yapısal bir dönüşüm gerçekleşmesi gerektiğine işaret ederek, gelecek aylarda Avrupa Birliği ile ilgili sürecin daha da hızlanacağını bildirdi.
“CHP ve AK Parti oyunu arttıran 2 parti oldu”
Akdoğan, Anayasa’nın topyekun değiştirilmesi için diğer partilerle bir uzlaşma içinde olunması gerektiğini dile getirerek, yeni Anayasa’nın bir araya gelebilmenin, ortak bir zeminde uzlaşmanın buluşabilmek için bir fırsat olabileceğini belirtti.
“Partilerin 1 Kasım’dan alacakları bir ders de artık bir araya gelmeleridir” diyen Akdoğan, “CHP ile birçok konuda farklı düşünüyoruz ama görüştük. Ne oldu? CHP ve AK Parti oyunu arttıran 2 parti oldu. Diğerleri aşağıya gittiler. Yani her şeye olumsuz bakan, görüşmekten kaçan partiler kaybetti. Bu çerçevede yeni Anayasa’ya da bunun için bir fırsat verelim, yeni bir sayfa açalım. Yeniden bir araya gelip görüşebilmemizin bir zemini olsun yeni Anayasa” değerlendirmesinde bulundu.
Başkanlık sisteminin de uzlaşmanın bir parçası olacağını kaydeden Akdoğan, mevcut sistemin Türkiye’ye dar geldiğini dile getirdi.
Seçim barajına ilişkin bir soru üzerine de Akdoğan, bu konuyu daha önce de birçok defa gündeme getirdiklerini ifade ederek, sadece barajın değil, komple seçim sisteminin ele alınması gerektiğini vurguladı.