Kurtulmuş, “Başkent Kulisi” programında Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in sorularını yanıtladı.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım’ın sosyal medya hesabından yaptığı “Işıklar yanıyor.” paylaşımına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, şu açıklamalarda bulundu:
“Bu tweet büyük bir talihsizlik. Hukuk diliyle konuşayım, attığı tweet hem usul hem de esas bakımından yanlıştır. AYM üyeliği trollükle beraber yürütülecek bir yer değildir. Usulen baktığınız zaman burada çok büyük bir yanlış olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca, böyle bir ‘Işıklar yanıyor’ sözünün ne anlama geldiğini, yakın tarihin en canlı tartışmalarından birisi olan ve Türkiye’de darbeleri çağrıştıran, askeri vesayetin, jüristokratik vesayetin çağrışımlarını yapan bir tweetin atılması esas bakımından yanlıştır. Eğer başka bir ülkede böyle bir tweet atılmış olsaydı buna belki bir şey denilmeyebilirdi ancak yakın zamana kadar Türkiye’de yüksek mahkemenin eliyle nasıl bir keskin jüristokrasi oluşturulduğunu yani yargıç egemenliği oluşturulduğunu biliyoruz.”
Kurtulmuş, “Türkiye’nin taze hafızalarında yerini alan bu tarz birikim varken kalkıp ‘Işıklar yanıyor’ demek büyük bir cehalet diyemeyiz böyle seviyedeki bir insan için büyük bir hukuksuzluktur ve fevkalade yanlıştır. Bunu yapmaması gerekiyordu.” diye konuştu.
Muhalefet çevrelerinden, tweet atılırken, yerel mahkemenin AYM’nin verdiği bir karara uymaması ve atılan tweet üzerinden tartışmaların işin bu boyutunu örttüğü iddiasıyla ilgili soru üzerine Kurtulmuş, ikisinin birbirinden ayrı meseleler olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, “Böyle bir tweet atılmamış olsaydı bu tartışma yapılmayacak mıydı? Dolayısıyla, ortada yanlış bir tavır var ve ona karşı olarak da demokrasi yanında yer alan insanların da tepki göstermesi kadar doğal bir şey olamaz. Muhalefet içinden de bu tweete tepki gösterenler oldu, ortak bir duruş sergilememiz gereken bir noktadır. Diğer mesele ise Türkiye’de yüksek yargının yeri sürekli tartışma olan bir meseledir. Bu anlamda geçmiş dönemlerde reformlar yapılmıştır. Mesela Devlet Güvenlik Mahkemeleri geçmiş dönemde var olan ve süper yetkilere sahip olan ayrıcalıklı mahkemediydi. Bu mahkemeler sonradan kaldırıldı, bu önemli bir reformdur. Askeri ve sivil yargı, yargıda çift başlığı kaldırmak için kaldırıldı.” değerlendirmesini yaptı.
Reform değişikliği için anayasa değişikliği yapılıp yapılmayacağı yönünde sorulan soruya, toplumda bir ihtiyaç olduğu zaman anayasaların da değişebileceği yanıtını veren Kurtulmuş, “Türkiye’de DGM ve asker-sivil yargının kaldırılarak tek bir yargının getirilmesi, bunlar da geçmiş dönemde yapılan yargıdaki reformlardan sadece ikisidir. Dolayısıyla bütün bunların hepsi, ihtiyaç olursa, ülkedeki sistemin ihtiyacı olursa, milletin ihtiyacı olursa ve bütün bunların hepsinin yeri de TBMM’dir. Anayasa değişikliği için de yeterli bir sayının oluşması gerekir.” dedi.
“ONLAR SEÇİMLERİNİ YAPSIN, BİZİM A PLANIMIZ DA B PLANIMIZ DA HAZIR”
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, erken seçim tartışmalarına ilişkin soruya, “Şu anda Türkiye’de erken seçimi gerektirecek siyasal şartlar yoktur. Erken seçim, herhangi birisi, herhangi bir parti ya da partiler isteyebilir, ama bunun bir siyasal zemininin, rasyonalitesinin, bir takım gereklerinin olması lazım. Tabii bunun ikinci adımının olması gerekir, yani rasyonalitesi var, bunu parlamentoda sağlayacak bir aritmetiğin ortaya çıkması lazım. Ne rasyonalitesi vardır ne aritmetiği vardır, dolayısıyla erken seçim üzerinden bir tartışma yapmak beyhude bir çabadır. Açıkçası Türkiye’nin bu kadar zor sorunlarla boğuştuğu bir ortamda vakit kaybıdır diye düşünüyorum. Bunun da bizim gündemimizde olmadığını bir kez daha ifade etmek isterim.” karşılığını verdi.
ABD başkanlık seçimlerine yönelik öngörüsü sorulan Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Amerika’da kim başkan olursa olsun, Türkiye bağımsız, kendi göbeğini kesen, ayakları üzerinde duran, güçlü bir bölgesel aktördür. Amerika’da ‘Ahmet oldu, Mehmet oldu başkan’ bizi ilgilendirmez, biz kendi programımıza, kendi işimize, kendi milli hedeflerimize bakarız. Bize ne Amerika’daki seçimlerden. Türkiye, Amerika’dan ya da falanca ülkeden söylenecek bir sözle idare edilecek bir ülke değildir. Hem dışarısının hem Türkiye’nin bunu görmesi lazım. Kim Amerika’da başkan seçilecekse ona karşı nasıl davranacağımızı hesap ederiz ve bunu planlarız. Türkiye olarak Amerikan seçimlerinde kimin kazanacağını belirlemek gibi ne haddimiz olabilir ne de böyle imkanımız olabilir. Onlar seçimlerini yapsın, bizim A planımız da B planımız da hazırdır.”
Kurtulmuş, Altan Tan ve Ayhan Bilgen’in çağrılarının etkisinin ilerleyen günlerde görüleceğini dile getirerek, çağrının önemli olduğunu ancak biraz geciktiğini düşündüğünü ifade etti.
“TÜRKİYE, ÖNLENEMEYEN BİR YÜKSELİŞ SERGİLİYOR”
Türkiye’nin köklerine döndükçe, kendisiyle barıştıkça, her alanda daha güçlü bir hale geldiğini anlatan Kurtulmuş, “Bu, Türkiye’nin önlenemeyen yükselişidir. savunma sanayiinde yüzde 70 civarında bir başarı ortaya koyuyoruz. Libya’daki meşru hükümetle anlaşma yaparak Doğu Akdeniz’de bizi sözde Sevilla haritası ile kara sularımıza hapsetmek isteyenlere cevap veriyoruz.” dedi.
Kurtulmuş, iki kutuplu dünya sisteminin 1990’lı yılların başında, sonradan kurulan yeni sistemin de çoktan çöktüğünü belirterek, şimdi yeni yapılanan dünyada Türkiye’nin aktif olarak yerini alarak belirleyici bir unsur olduğunu söyledi.
Yeniden yapılanan dünyada Türkiye olarak, barış içerisinde, adalet içerisinde, eşitlikçi bir şekilde, bütün ülkelerin bağımsızlığını tanıyan bir anlayış içerisinde bir dünya kurulması için mücadele ettiklerini vurgulayan Kurtulmuş, “Mücadelemizin esası budur. Bundan rahatsızlık duyanlar da kusura bakmasınlar rahatsızlık duyacaklar. Türkiye bu tezleri üzerinde önlenemeyen bir yükseliş sergiliyor.” diye konuştu.
Kurtulmuş, kimsenin hakkına, hukukuna saldırmadıklarını, her ülkenin egemen eşitliğini, bağımsızlığını kabul ettiklerini belirterek, bütün halkların da dünyanın nimetlerinden eşit bir şekilde faydalanabilmesini istediklerini aktardı.
Suudi Arabistan’da Türk mallarının boykot edilmesine ilişkin görüşü sorulan Kurtulmuş, “Bazı ülkelerin Türkiye’yi boykot etmesine gülüp geçiyoruz. Önce onlar bağımsız bir ülke olarak durmasını öğrensinler. Öyle bir sihirli kürenin etrafında gelip el tutarak ağabeylerinden alacakları desturla ayakta durmaktan vazgeçsinler. Kendi halklarının asaleti üzerinde ayakta dursunlar.” dedi.
Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin demokrasisi güçlendikçe ekonomisinin de güçlendiğini ve siyasal gücünün de arttığını anlatarak, “Eğer Türkiye’de demokrasi güçlenmeseydi çok açık söylüyorum, son yıllarda atılmış olan adımlar atılmasaydı, reformlar yapılmasaydı, bugün ne SİHA’larımız olurdu, ne tanklarımız ne de helikopterlerimiz olurdu. Bunların ikisi birbirine bağlıdır.” değerlendirmesinde bulundu.