Anadolu’daki en iyi korunmuş Zeus Tapınağı’na ev sahipliği yapan ve “İkinci Efes” olarak adlandırılan Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesindeki Aizanoi’de devam eden kazılarda “anıt mezar” kalıntısına rastlandı.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Geçici Listesi’ne 2012 yılında dahil edilen Aizanoi Antik Kenti’nde 2011’den bu yana Halk Yatırım sponsorluğunda kazı ve alan araştırmaları yürütülüyor.
Aizanoi Antik Kenti Kazı Başkan Yardımcısı ve Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Zerrin Erdinç, AA muhabirine, il merkezine 48 kilometre uzaklığındaki bölgede daha önce Alman arkeologların yaptığı kazıların, restorasyonu da kapsayacak şekilde 2011’den itibaren Bakanlar Kurulu kararıyla çeşitli üniversitelerde görevli Türk arkeolog ve uzmanlar tarafından sürdürüldüğünü söyledi.
Kentin “agora” olarak adlandırılan antik çarşısında bu yıl ilk kez kazı yapıldığını aktaran Erdinç, “2011’den itibaren Kazı Başkanımız Prof. Dr. Elif Özer ve kazı ekibimizin girişimleriyle bu bölgede bir kamulaştırma çalışması yapıldı. Şehrin çarşısı olan agoradaki parseller kamulaştırmalar yapıldıktan sonra bu yıl nisan ayında ilk kez kazılara başladık.” dedi.
Erdinç, agoradaki kazılarda antik çağdaki yaşama ilişkin önemli bulgulara ulaştıklarını dile getirdi.
Bir anıt mezar ortaya çıkardıklarını vurgulayan Erdinç, şöyle konuştu:
“Daha önce yaptığımız araştırmalarda, burada ‘heron’ adı verilen bir anıt mezar olduğunu öngörüyorduk. Agorada olduğunu tespit ettiğimiz bu anıt mezarın etrafında kazı çalışmaları yürütüldü. Mezarın çevresindeki basamak blokları ortaya çıkarıldı ve etrafındaki kazı çalışmaları genişletildi. Agoralar genellikle şehir merkezi olarak adlandırılan alanlardır. Birçok antik kentte çoğu zaman agoraların ortasında antik kentin kurucusuna ait bir anıt mezar bulunmaktadır. Heron olarak adlandırdığımız mezarın da kentin kurucusu olan Azan’ın mezarı olduğu görüşündeyiz.”
“Agoradan Zeus Tapınağı’na ulaşılan güzergahı da tespit ettik”
Öğretim Görevlisi Zerrin Erdinç, antik çağdaki anıt mezarların bugün Anadolu’da bilinen örnekleriyle benzerlik taşıdığını belirtti.
Aizanoi’deki agoradan Anadolu’daki en iyi korunmuş Zeus Tapınağı’na ulaşılan güzergahı da tespit ettiklerini söyleyen Erdinç, şunları dile getirdi:
“Çevrede yaptığımız kazı çalışmalarında Agora’nın zeminine de ulaştık. Geçmişte sandalların yüzdürüldüğü antik çaydaki rıhtımdan agoraya çıkıyorsunuz. Daha sonra karşınıza heron olarak adlandırılan anıt mezar çıkıyor. Agorayı geçtikten sonra anıtsal bir kapıdan geçerek Zeus Tapınağı’na ulaşıyorsunuz. Aslında bu şekilde tapınak ile kent merkezini birbirine bağlayan bir hattı ortaya çıkarmış oluyoruz. Bu tespit ettiğimiz durum ise kentin planında önemli bir yer oluşturuyor.”
Erdinç, ilerleyen yıllarda agora ve heronun bulunduğu bölgelerde kazıları sürdüreceklerini, çalışmaların tamamlanmasından sonra da antik kentin turizm bakımından daha çok dikkati çekecek bir bölge olacağını sözlerine ekledi.
Aizanoi Antik Kenti
Kütahya il merkezine 57 kilometre uzaklığında yer alan ve Frigya’ya bağlı Aizanitislerin ana yerleşim merkezlerinden biri kabul edilen Aizanoi kent alanının milattan önce 3000’li yıllardan itibaren kullanıldığı tahmin ediliyor.
Milattan önce 133’te Roma egemenliğine giren, bir piskoposluk merkezi de olan kentin, erken Bizans döneminde önemini yitirdiği belirtiliyor.
Ayrıca, 13. yüzyılda Çavdar Tatarlarının üssü olan, sonraları Çavdarhisar ismini alan kent, Avrupalı gezginlerce 1824 yılında keşfedildi. “İkinci Efes” olarak nitelendirilen Aizanoi’de, Alman Arkeoloji Enstitüsünce 1970-2011 yıllarında yapılan kazılarda Zeus Tapınağı, 20 bin kişi kapasiteli tiyatro ve buna bitişik 13 bin 500 kişilik stadyum, iki hamam, dünyanın ilk borsa yapısı, sütunlu cadde, Kocaçay üzerinde 5 köprü, “Meter Steunene” kutsal alanı, nekropoller, bent ve su yolları gün ışığına çıkarıldı. Zeus Tapınağı’nın çevresinde milattan önce 3000’li yıllara ait yerleşim tabakaları bulundu.
Aizanoi’de 41 yıl süresince yaz aylarında çalışma yürüten Alman Arkeoloji Enstitüsünün lisansı Bakanlar Kurulu kararıyla 2011’de iptal edilerek kazı görevi Türk arkeologlara verildi.