Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 2018 yılında 18 milyon ürünü güvensiz bularak ülkeye girişlerine izin vermediklerini açıkladı.
Pekcan, ithal yolla piyasaya arz edilecek ürünlerin sahip olması gereken asgari güvenlik koşullarını taşıyıp taşımadığını kontrol etmek amacıyla denetimlere titiz bir şekilde devam ettiklerini söyledi. Ürünleri risk derecesine göre ithalat aşamasında ürün güvenliği denetimlerine tabi tuttuklarına işaret eden Pekcan, ‘’Bakanlığımızın Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) üzerinden yaptığımız bu denetimler sonunda uygunsuz/güvensiz bulunan ürünleri ya imha ediyoruz ya geldiği ülkeye geri gönderiyoruz ya da kabul eden ülke olması halinde oraya sevkine izin veriyoruz” dedi. Vatandaşların sağlığını, güvenliğini ve parasını bu ürünlerden ve olumsuz etkilerinden koruduklarının altını çizen Pekcan, ‘’Bu çerçevede geçen yıl oyuncaktan tıbbi cihazlara, cep telefonundan inşaat demirine kadar 1,6 milyar ithal ürünü denetime aldık. Bunlardan yaklaşık 18 milyon ürünü güvensiz bularak ülkeye girişine izin vermedik. Bu ürünler arasında 3,6 milyon oyuncak, 350 bin serum seti, 1,2 milyon şırınga, 2,3 milyon iş eldiveni, 230 bin çift ayakkabı, 3,4 milyon ampul ve 2 bin ton inşaat demiri de bulunuyor” diye konuştu.
HIZ KESMEDEN DEVAM EDECEK
Söz konusu ürünler arasında yaklaşık 1 milyon 350 bin adaptör /şarj cihazı, 800 bin duy, 360 bin armatür, avize, led gibi aydınlatma cihazının da olduğunu anlatan Pekcan, bunların yanı sıra 200 bin fiş ve priz, 220 bin solunum maskesi, 160 bin saç kesme ve traş makinesi, 160 bin el feneri, 140 bin şırınga iğnesi, 72 bin hava veya yağ filtresi, 56 bin rulman, 46 bin set cerrahi dikiş ipliği gibi ürünlerin de standart ve kurallara aykırı olması nedeniyle uygunsuz bulunduğunu dile getirdi. Bakan Pekcan, bu yıl da hız kesmeden aynı ciddiyetle denetim faaliyetlerini sürdüreceklerini ifade etti.
HASSASİYETLE YAKLAŞILMALI
Ürünleri sürekli uygun çıkan firmaların daha az denetime düştüğünü kaydeden Pekcan, şöyle devam etti: ‘’Bu çerçevede denetimi sadece devletin sorumluluğundaki bir mesele olarak görmemek gerekir. İthalatçı firmalar başta olmak üzere tüm firmalarımızın yüksek bir tüketici güvenliği bilinciyle konuya hassasiyetle yaklaşması gerekiyor. Bu noktada devlet ve özel sektörün ortak bir anlayışta buluşması her iki taraf için de verimli sonuçlar doğuracaktır.”